80.Bölüm

430 32 173
                                    

Uzun zaman sonra yeni bölüm sizlerle

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


Uzun zaman sonra yeni bölüm sizlerle. Keyifli Okumalar

Oy Vermeyi Unutmayın.

Bana şefkatle bakarak iyi misin diye sorup arkamda ki kalabalığa ne oluyor burada diye bağırmıştı. Sessizdim. Diğerleri ise hocam yok bir şeyden başka tek kelime söyleyemezlerken dağılın çabuk diye yeniden sesi yükseldi. Herkes çil yavrusu gibi koridorda dağılırken o bana belirsizce tebessüm edip elini omzuma koyarak hadi sen de sınıfına geç dedi. Sırtını dönüp attığı ilk adıma onu durdurmak için seslendim.

"Emel hocam!"

Bir kez daha yüzünü bana çevirdi. Yutkunmuştum.
"Teşekkür ederim."

Teşekkür edecek bir şey olmadığını kendisinin koridor nöbetçisi olduğunu söylemişti. Olsun dedim mahzunca.
"Ben yine de teşekkür ederim."

Gitmekten vazgeçip bir an düşündü. 'Ne istiyorlar senden?' diye sorup ekledi. "Yine birine şaka falan mı yaptın? Ya da yaptınız?"

Başımı hafifçe eğdim. Utanç duymuştum karşısında. Beni keşke böyle tanımasaydı dedim o an. "Hocam ben artık... Yani o olaydan sonra..." Yüzüm kızarmıştı. Gözlerimi sıkıca bastırdım. Zaten az önceden dolu olunca çabuk nemlenip yanağıma ikisi süzülmüştü bile. Burnumu çektim. Sesim bir gitarın telleri gibi titrerken "Özür dilerim hocam." dedim. "Ben çok pişmanım. Çok üzgünüm. Artık kimseye böyle acımasız şeyler yapmayacağım. Zaten, eskisi kadar sözlü şaka bile yapmıyorum."

Gururumu yılların ardından karşısında kırmayı başarıp ilk defa içten gelerek ondan özür dilemiştim. Az önce yaşadığım hissi bizzat kendim ona yapıp yaşatmıştım. Ben günahlarımın bedelini mi ödüyordum? Meğer ne kadar da utanç verici bir hismiş. Ben bunu Yusuf'uma nasıl yapmıştım? Orman gözlüm... O gün yine aklıma kapı çalmadan misafir olunca yüzüm kızarmıştı. Emel hoca bana doğru iki adım atıp çenemi eliyle kavrayarak yüzümü doğrulttu.

"Bana gönderdiğin çiçeklerden sonra bu konuyu kapattım. Yoksa şu an böyle karşımda duramazdın, anlıyorsun değil mi?"

Başımı salladım. Haklıydı. Diğer türlü okuldan uzaklaştırma alırdım. Mahsun yüzüme bakarken Kızıl dedi.

"Bu kadar kısa zamanda seni böyle olgunlaştıracak ne yaşadın? Yolunda gitmeyen bir şeyler mi var?"

"Hiçbir şey yolunda gitmiyor ki..."

"Bir gün her şey geçecek. Dertler evimize gelen misafir gibidir. Sadece tek farkı bazen gönlümüze bazen beynimize bazen ruhumuza otururlar. Onları bedenimizde ağırlarız. Bazıları geç kalkar gider bazıları tez zamanda. Ama mutlaka bizi bir gün terk ederler Kızıl. Dertler kalıcı değildir. Her gecenin bir gündüzü yok mudur? Dünyanın karanlığını delen ışıklar senin gönlünü karanlık mı bırakacak sanıyorsun?"

KIZILWhere stories live. Discover now