on bir

2.3K 203 60
                                    

"Öyle işte," dedi sonra Dak Ho. Hepimiz dudaklarımızı büzmüş, birbirimizin acılı aşk hikayelerini dinliyorduk.

 Dak Ho geçen sene bir kızdan çok hoşlanmış ve ona çıkma teklifi etmişti. Her şey gayet yolunda ilerlerken bir gün kızı sokakta başka bir adamın elini tutarken görmüştü ve hemen ardından kızın onu aldattığını öğrenmişti. Sanırım hayatta bundan daha büyük bir kazık olamazdı.

"Üzülme," dedi JaeYeun, Dak Ho'nun sırtını sıvazlayarak. "Mutlaka seni gerçekten seven birini bulursun, daha genciz, vaktimiz çok," dedim JaeYeun'a ek olarak. 

"Peki ya sen HyeRim?" dedi JaeYeun. Herkes sırayla anlatıyordu ya, sırada bana gelmişti ama benim anlatacak çok şeyim yoktu. Jimin olayını da anlatmak istemiyordum açıkçası, daha kesin olmayan bir şeydi ayrıca zaten böyle şeyler yüzünden kimsenin diline dolanmama amacıyla Jimin ile çıkmayı reddetmiştim. 

 Hissettiğim gerginlikle elim kolyeme gitti ancak yine öpüştüğümüzü hatırlayınca gözlerimi kapatıp içimden samimi bir küfür savurdum. 

"Siktir ya..."

"HyeRim küfür mü etti," dedi Dak Ho şaşkınlıkla. Gözlerimi açtığımda JaeYeun ile birbirlerine şaşırarak bakıyorlardı. "Evet, evet küfredebiliyorum, abartmayın," dediğimde Dak Ho işaret parmağını sanki ben suçluymuşum gibi bana sallamaya başladı. "Küfür ettiğine göre etkili bir hikaye olmalı," dediğinde sıkıntıyla kurumuş dudaklarımı bastırdım. "Öyle," dedim ardından kendi kendime başımı sallayarak onayladım. "Yalan yok, öyle. Biraz sıkıntılı bir hikaye."

"Dökül bakalım," dedi JaeYeun neşeyle. Sadece üç kişiydik, konuşulanlar aramızda kalabilirdi ancak ben yine de isim paylaşmak gibi bir riske girmek istemiyordum.

"Aslında çok uzun zaman öncesine dayanan bir hikaye değil," dememle ikisi de daha bir dikkatli bakmaya başlamışlardı. "Ben genellikle akşamları sahilde yürüyorum, keyfine yani. Sessiz kısımlarda takılıyorum keni kendime. Ama geçen gün şans eseri-"

 Aniden yanımda bir ağırlık oldu ve tanıdık kokunun sahibi sırtını benim koluma yaslayarak anlatacaklarımı böldü, kendisi devamını anlatmaya başladı.

"...biri HyeRim'in ayaklarının tam ucuna muhteşem bir atış kabiliyetiyle içinde yazı bulunan bir kağıt uçak attı. Vay canına! Acaba içine kim bir şey yazmıştı," derken işaret parmağı ile kendini gösteriyordu. "Tam olarak bu şahıs!"

 O bunların hepsini söylerken sınıf tamamen sessizleşmişti ve ben de utançtan yüzümü duvara çevirmiş ve hatta ellerimle yüzümü kapatmıştım.

"Hadi ama Hye," dedi Jimin hafifçe bana yaklaşarak. "Aşırı tepki verme, sana söylemiştim böyle gelip seni rahatsız edeceğim diye."

"Yani bu kişi Park Jimin miydi?" dedi JaeYeun şaşırarak. "Bu yüzden spor salonunda-"

"Orası biraz ayrıntı. Açma o konuyu lütfen," dedi Jimin onu susturarak. 

"Of Jimin, of..." dememle Jimin bana yasladığı sırtıyla beni biraz daha dürttü. "Başarıyorum sanırım," dedi Jimin eskisi gibi kulağıma fısıldayarak. "Sadece git," dedim başımı kaldırarak. Beni görmesiyle yüzüne daha saf bir gülümseme yerleşmişti. "Neden ya? Daha hikayenin devamını anlatacaktım," dediğinde hafifçe Jimin'i ittirdim. 

"Sadece git," desem de ona bu sözlerin hiç biri işlememişti anlaşılan. Pekala, Jimin'in benimle kurduğu bu yakın temas bir yandan beni heyecanlandırsa da kafamı çevirip sınıftakilerin bakışlarına baktığımda tüylerim diken diken oluyordu.

"Ee, sonra," diye Jimin'e soran JaeYeun ile elimi sertçe alnıma geçirmiştim ama bu beklediğimden daha çok ses çıkarmıştı. İşte o an olacakların hepsi olmuştu.

paperplane || park jiminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin