yirmi beş

1.4K 121 90
                                    

Jimin'in yanında TaeHyung'u kaçırması ve iki reşit gibi gözükerek aldıkları on tane birayı masaya koymuş, içmeye başlamıştık. JaeYeun ve diğerleri kolay kolay sarhoş olmuyorlardı anlaşılan.

Jimin ise benim tek başıma bir teneke içmeme izin vermemiş, kendi tenekesini benimle paylaşmıştı. Beraber içiyorduk ve Jimin, ciddi anlamda benim sarhoş olmamdan çok korkuyordu. Her seferinde parmakları arasında tuttuğu o tenekeyi almak için bir savaş veriyor, bazen de başaramıyordum.

Yine elim Jimin'in parmaklarındaki tenekeye gitti, bu sefer de büyük bir zorlukla aldım onu Jimin'den. Çok kalmadığını düşünerek tüm tenekeyi su içer gibi tekte içtikten sonra elimde buruşturmuş ve masaya atmıştım

"Hye," dedi Jimin başını bana çevirerek. "Onu yeni açmıştım," demesiyle birlikte yüzümü buruşturdum. "Su gibiydi," dedim ve işaret parmağımı boynuma değdirdim. "...ama kuruttu."

Biraz bir garipti, soğuk ve ferahlatıcıydı ancak çok hızlı içince rahatsız edici bir kuruluk hissettiriyordu.

"Salak," dedi Jimin bana bakarak. Başımı hızlıca ona çevirsiğimde bana hafifçe sırıtarak baktığını görmüştüm. Bu içimi yumuşatan o gülüştü işte. Bu gülüşünü ve bu bakışını çok seviyordum.

Onun kolunu kaldırarak ona yaklaştım ve kafamı ona yasladıktan sonra kolunu indirdim. Bu şekilde kafam göğsündeydi ve onun kolu da beni sarıyordu. Şu an uyuyabilirdim, zaten yorgunduk. Akşama kadar havuzda eğlenmiştik, sonra akşam yemeği yemiştik ve şimdi de dünkü çardakta oturup bira içiyorduk.

"Tatlılar," dedi JungKook bize bakarken. "Ben de erkek arkadaş istiyorum," dedi JaeYeun JungKook'un dediğine ek olarak.

Bu sırada Jimin dudaklarını saçlarıma değdirdikten sonra kolumu okşamış, beni kendine biraz daha yakınlaştırmıştı.

"Uyuyacak mısın?" Dedi kulağıma eğilerek. "Uyumak istemiyorum!" Dedim onun gibi kısık sesle.

"Bağırdı!" Dedi TaeHyung bir kahkaha patlatarak. "Bu kadar hızlı mı?" Dedi Dak Ho ek olarak. "Sarhoş işte," dedi JaeYeun ek olarak.

"Sahroş değilim! O kadsr hılzı sahrış olanmız!"

Jimin'den uzaklaşarak söylediklerim ile birlikte görüşümün de parlaklaşıp dalgalanmaya başladığını görmemle gözümü kapatıp elimi başıma götürdüm.

"Sarınırm sahroşum."

Hepsinin güldüğünü duymamla ben de kısık sesle kıkırdadım ve Jimin'e güvenerek vücudumu ona serbest bıraktım.

"Uyuyabilirsin," dedi beni kendine daha da çekip, rahatça yerleşmemi sağlarken. "Yarın..." diyebilmiştim ancak demek istediğim çok şey vardı. Jimin tek eliyle yüzümü okşarken rahatlatıcı ses ile konuştu.

"Sadece uyu. Yarın gitmeden görüşeceğiz," dedi ve açık saçlarımı geriye atarak yüzümü açığa çıkardı. Elimi onun beline atıp ona daha da sokulduğum sırada Jimin kendi birasından bir yudum daha aldı.

Kalp atışını duyuyor, arkada dönen sohbete kulak misafiri oluyordum. Bu sırada Jimin'in eli kolumu ve sırtımı okşuyor, beni huzurlu bir uykuya davet ediyordu.

Başımı kaldırıp kısılmış gözlerimle Jimin'e baktığımda ona baktığımı fark etmiş, başını eğerek gözlerimizi birleştirmişti.

Gülümseyerek şişkin, kırmızı dudaklarını gerdi. Biraz da görüşümün parlaması yüzünden daha da parlak gözüküyordu ve evet, bu bile çok etkileyiciydi. "Uyu hadi," dedi dudaklarını oynatarak.

paperplane || park jiminWhere stories live. Discover now