on üç

3.2K 189 224
                                    

upuzun bölüm! 5806 kelime! Uyarmadı demeyin :)

Uyuyamıyordum.

Her şey çok güzeldi, düzenliydi ve yaşantımda beni rahatsız edecek şeylerden çok beni memnun edecek şeyler vardı. Her şey olağanüstü derecede mükemmeldi.

Hayatımda artık beni seven ve benimle ilgilenen biri vardı ve bu sadece muhteşemdi. Üstesinden gelemiyordum bu gerçekliğin, hala her şey gözümde bie film gibiydi.

Bir kaç saniye içinde büyük bir titreşim içinde gözümü hastanede açabilirdim sanki. O kadar inanılmazdı ki onun benim hayatımda olması.

Jimin mükemmel bir insandı. Her insanın kusurları vardı ve bu reddedilemez bir gerçekti ama Jimin gizli bir mücevher gibiydi.

İyi kalpli, anlayışlı ve düşünceliydi. Ayrıca yakışıklıydı da. Nasıl böyle hayalsi olabiliyordu?

Örtünün içinde aıcaktan bulandığımı fark edip üstümdeki örtüyü attım ve yatağımın kenarındaki cama uzanarak camı açtım.

Gecenin soğuk rüzgarı odaya işgal ederken üstümdeki örtüyü attım ve bacaklarımın üşümesine izin verdim. Vücudumu tekrar yatağa bırakarak saçlarımı da geriye fırlattım.

Sabah erken kalkıp duş alsam iyi olur, diye düşündüm. Üstümdeki bu ağırlığı bir şekilde atmam gerekiyordu.

"Uyuyor mu acaba?"

Kendi kendime mırıldanarak telefonuma uzandım ve elime alarak saate baktım.

Gecenin dördüydü ve uyku tutmuyordu, Jimin'e mesaj atamazdım da.

Böyle uykusuzluk çektiğim günler çok nadir olurdu. Hasta va stresli olduğum zamanlar düzgün uyku çekemezdim sadece. Normalde güzelce uyuyabilen biriyimdir ama bu gece...olmuyordu işte.

Elimdeki telefonun titreşmesiyle başımı hafifçe telefona çevirerek aydınlık ekranda gözüken bildirime baktım.

jimin: uyudun mu?
ben uyuyamıyorum...

Heyecanla bildirime tıkladıktan sonra karşıma gelen mesajlaşma panelinden hızlıca ona bir cevap yolladım. Her ne kadar uykulu olsam da az önceki ağırlık üstümden uçup gitmişti, şimdi daha iyi hissediyordum.

hyerim: ben de uyuyamadım
bu gece fazla sıcak herhalde diyeceğim ama hava soğuk aslında

jimin: belki de bugün olanlar yüzünden rahatça uyuyamıyoruzdur

Yazdığı şeyle hafifçe gülümsedim ve hemen ardından gerçekliğin farkına vardım.

Bugün, yani teknik olarak dün, Jimin'le öpüşmüştük. O anın heyecanı ve getirdiği gerginliği hala üstümde taşıyor olabilirdim. Ama bu kadar da uzum sürer miydi?

Evet, sürerdi. Yedi yirmi dört onun hakkında düşünüyordum artık. İster istemez...

Aniden ekranımda gözüken Jimin'den gelen görüntülü arama isteği ile duraksadım.

Kalkıp saçımı başımı kontrol etmeli miydim? Belki. Ama bunu o kadar da umursamıyordum. Kameraydı yani, direkt karşımda değildi ya. Hem saat geçti, uykuluydum ve uyuşuktum. Kalkamazdım.

Aramayı yanıtlayarak kameramın da açılmasıyla onun yüzünü gördüm.

"İyi bak, bu gece çıkmamışsın dışarı. Dediklerimi dinliyorsun," demesiyle hafifçe gülümsedim.

"Tabii ki dinliyorum," dedim ve sordum. "Sen neden uyuyamadın?"

Ekranda saçları dağınık olan Jimin elini hafifçe alnına koydu ve ekrandaki bana baktı.

paperplane || park jiminTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon