on dört

2.1K 173 38
                                    

 Koridorun ucunda olan aradaki çöküntü tarzı aralığa girmiştik. Bunun özel bir konuşma olduğunu vurgulayan Chun Hei'yi uyararak arkadaşlarını çağırmamasını istemiştim.

 Söyleyeceklerini merak ediyordum ama pek de çaktırmıyordum. 

"Söylesen de zil çalmadan önce gidebilsem," dedim baş parmağımla koridoru işaret ederek. 

"Açıkçası söyleyecek pek bir şeyim yok, sadece uyarmak istedim," dediğinde ağzımı açarak başımı sallamaya başladım. "Ah," dedim uzatarak. "...buraya kadar kendimi boşuna yormuşum."

 Arkamı dönüp gidecekken beni bileğimden yakaladı ve geri çekerek durdurdu. "Uyarılarımı dinle ki sonradan pişman olmayasın," dediği an gülerek göz devirdim. Gidersem ot gibi kalırdı. Benim yapmak istediğim de buydu zaten.

 Onu hiç dinlemeden hızlı adımlarla yanından uzaklaştım. Koridorda merdivene doğru ilerlerken onun arkadaşlarının yanından da emin adımlarla geçmiştim. Benden bu hareketi beklemediğine emindim. Bunca zaman sınıfın köşesinde sessizce oturan ve sadece derslerde ağzını açan HyeRim aniden konuşmaya, hatta onlara ukalalık taslamaya başlamıştı. Ne şaşırtıcı!

Ne yazık ki bu HyeRim'e alışmaları gerekecekti çünkü içimdeki HyeRim buydu, Jimin'in katkıları ile de kendimi artık rahatça ifade edebiliyordum. Jimin bana çok şey katmıştı. Belki de yaşamak için sebep sunmuştu. Açıkçası, ailesi olmayan, her gününü okula gidip eve gelerek geçiren genç bir kızın hayatındaki tek renk sahilde yaptığı yürüyüşlerdi ki o da yeterli değildi. Okulda da arada sırada bu kızlardan zorbalık gören bir genç kız intiharı bile göze alabilirdi. Hayatıma son vermeyi düşünmesine düşünmüştüm ama ölmek için fazla korkaktım. Her zaman zor olan ile yaşamayı benimsemiştim ve kişiliğim tamamen yaşadıklarıma dayalı olarak gelişmişti. Her zaman mücadele etmek de yorucu olmaya başlamıştı ki Jimin çıkmış, ondan yardım almama izin vermişti. Ona minnettardım.

"Ya Kim HyeRim!"

  Chun Hei bana arkamdan bağırırken sadece kendi kendime gülümsemiş, ve merdivenlere doğru dönmüştüm. Basamaklardan çıkarken de yüzümdeki gülümseme zil ile tamamlanmıştı. Derse girmeden önce Jimin'i görebilir miydim?

"Kim HyeRim," dedi merdivenin diğer ucundaki Chun Hei. Koşarak bana yetişmişti anlaşılan. "Seni uyarmıştım," diyerek bana doğru basamakları çıkmaya başladığında istemsizce güldüm. "Aslında uyarılarını dinlemedim," dedim ve bedenimi merdivenin parmaklıklarına yasladım. "...yani bu beni uyarmadığın anlamına gelir," desem de bana doğru adımlamaya devam ediyordu. 

 Merdivenlerden yukarı çıkan Jimin ve iki üç sınıf arkadaşını görmemle güvenim biraz daha artmıştı.

"Hadi ama Chun Hei, makyajını bir kız kavgasında bozmak istemezsin," dememle daha da sinirlemişti.

 Saçıma elini atmaya kalkıştığında saçımı elimle sol tarafa toplayarak merdivenin boşluk tarafına ilerledim. 

"Hye?" dedi Jimin sorgular sesiyle. Merdivenlerden sakin adımlarla inerken saçlarımı tek omzuma aldım ve Jimin'in yanına geçerek merdivenlerde durup saçını düzelten Chun Hei'ye baktım. Jimin'in gücü. Hemencecik kendine çeki düzen veriyordu.

"Bu bir uyarıydı," dedi Chun Hei merdivenden bana doğru. Başımı sallayarak onu onayladım. "Bekliyorum Chun Hei. Ama bir dahakine daha yaratıcı bir şeyler bul. Böyle klişe şeyler, komik oluyor biraz," dememle dediklerimi görmezden gelerek merdivenlerden çıkmaya başlamıştı.

"Sana onlardan korkma dedim, sen onların sinirine basmışsın," dedi Jimin gülerek. Omuz silktim. "Saçmalamaya başlamıştı," dedim yüzümde bir gülümsemeyle. 

paperplane || park jiminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin