2. Bölüm "Ne iz ne de hatıralar..."

59.4K 1.9K 83
                                    

İki Saat Önce…

Üzerimde kalpli pijamalarımla yatağıma uzanmıştım. Okuduğum kitabın en heyecanlı sayfasında, kapımın kırılırcasına açılmasıyla Derya’yı bana sırıtırken gördüğümde başımın cidden belada olduğunu anlamıştım.

Sinsi bakışlarıyla avını pusuya düşüren bir aslan gibi yavaşça bana sokulup “ Bu akşam doğum günüm var ve sen de beni yalnız bırakmayacaksın.” diyerek kurduğu emir cümlesi ile bana kaçışım olmadığını ima etti.

“Dışarı gezmelerini sevmediğimi biliyorsun Deryacım, sen bu akşam arkadaşlarınla önden bir kutlama yap, yarın akşam da söz, evimizde ben sana vurdulu kırdılı bir doğum günü kutlaması yapacağım.” dediğimde Derya’nın gözlerindeki hayal kırıklığını gördüm ve anında söylediklerime pişman oldum.

Bazen yaşadıklarımın altında ezilip, hayatımı sınırlandırmaktan vazgeçemediğim için gerçekten kendime çok kızıyordum. Galiba bazı şeylerin üstesinden gelmeyi istemiyordum. Hayatı bu şekilde sessiz sedasız yaşamak hoşuma gidiyordu. Belki de ardımda bıraktıklarımın korkusuydu bana hayatı zindan eden, kim bilir… ama bildiğim bir şey vardı ki o da; bu akşam bana tanıştığımızdan beri destek olan, binbir türlü garipliklerime katlanan Derya’yı kıramayacağımdı.

“Hadi o zaman hazırlan da gecenin altını üstüne getirelim.”dediğimde Derya ağzı açık bana bakıyordu. Benden böyle bir cevap beklemediği o kadar belliydi ki.

Yalandan sağına soluna birini arıyormuş gibi bakınmaya başladı. “Nehirciğim, canım arkadaşım nereye saklandıysan orada kal bir daha da çıkma.  Ben bu yeni Nehir’i çok sevdim. Senin bu her gün adetliymiş gibi huysuz havalarından, sanki vebalıymışçasına insanlardan uzak durmandan, gerçekten çok sıkılmıştım tatlım. Benim çılgın arkadaşım, biricik dostum yeni Nehir ile gecelere akmaya gidiyorum.” der demez kafasına attığım yastıkla neye uğradığını şaşırmış cevabını anında terliği popoma yapıştırarak vermişti.

“Seni nankör,  bu güne kadar çektiğim sıkıntılarda her daim yanımdaymış süsü verip ilk fırsatta beni şutlamayı düşünüyordun demek. Aramızdaki herşey bitti.” derken yalandan yüzümü buruşturmuş, olmayan gözyaşımı da elimin tersiyle silip; “Şimdi gidebilirsin ben hazırlanacağım, malum yetişmem gereken bir doğum günü partisi var.” dedim. Büyük bir kibirle burnumu havaya kaldırmayı da unutmadım tabi.

 Derya’nın, gülmekten gözünden yaşlar akıyordu. “Geleceksin değil mi Nehir şaka yapmıyorsun?” dedi aniden. Yüzü yaptığımın şaka olması ihtimali karşısında düşmüştü. Sorduğu sorunun cevabını duymak için sabırsızca iki dudağımın arasından çıkacak kelimelere odaklanmıştı.

Yüzünün aldığı şekilden ötürü kahkahalarımı tutamayıp Derya’nın şaşkın bakışları altında onu kucakladım. “Fikrimi değiştirmeden sende hazırlansan iyi olur cancağızım.”  dedim sımsıkı sarılırken.

 Bende, bir şeylerin değiştiğini o da farkına varmıştı. Gözleri, içten içe benim adıma sevindiğini belli eder gibi bakıyordu. Neydi bende değişen bu şeyler? Duygularım mı, hayata bakışım mı? yoksa canımı gerçekten çok sıkan korkaklığım mı? Bilmiyorum ama her ne ise anasını satmış, boş vermiştim. Hayat bir kelebeğin kanat çırpışı kadar hızlı geçiyordu ve ben kozamdan çıkmaya bu kadar hazır hissetmişken bu akşam, yaşamanın tadını her saniyede çıkarmaya kararlıydım.

Derya yavaşça kapıya doğru giderken, gözünden akan bir damla yaşı bana çaktırmadan silip “Ben hazırlanmaya gidiyorum, kızlar saat dokuzda gelecekler. Taksime gideceğiz kuzu.”dedi. Tam odadan çıkmak üzereyken de sadece benim duyabileceğim bir şekilde “ Teşekkürler” diye mırıldandı.

HIRÇIN GÜVERCİNWhere stories live. Discover now