67. Bölüm: "Yüreği Yangın Yeri..."

16K 818 113
                                    

Merhaba arkadaşlar. Sonunda gelebildim. Tatil, hastalık, işe geri dönüş derken uzak kaldık bayağı. Sizi çok özledim. Hikayemiz sayenizde 1 M oldu. Hepinize çok teşekkür ederim canlarım. Size upuzun bir bölümle geldim. Uzak kalmamızın acısını telafi ederim inşallah bu bölümle. 1M'nin hatırına sizlerden de rekor beğeni be yorum bekliyorum. Bol bol yazışalım. Fikirleriniz benim için çok önemli gerçekten.

Yeni kapağımız nasıl olmuş? Ben çok beğendim. Mutlaka fikrinizi belirtin cidden çoook merak ediyorum. Beğendiniz mi? Beğenmediniz mi? 

Yeni kapağımız ve medyadaki görsel sevgili @Destinesiaaa 'nın marifetli ellerinden çıktı. Canım benim, sana da çok teşekkür ederim. Bu süreçte bana çok desteğin dokundu. Kapak konusunda kör cahil olduğumu kabul ediyorum her zaman :))

Hepinize keyifli okumalar diliyorum canlarım. Hayatınızdan sağlık ve mutluluk eksik olmasın. Sizleri çok seviyorum :))  

Tuvaletin yerlerine bulaşmış kanlar, Yağız'ın resmen bilincinin kaybolmasına sebep olmuştu. Hissettiği öfke, içinde bulunduğu çaresizlikle harmanlanınca etrafa saldırmış, yumruklarını önüne gelen her yere savurmuştu.

Son yumruğunu aynaya geçirdiğinde, ayna büyük bir gürültüyle tuz buz olurken onun da elleri kanlar içinde kalmıştı. Bir kez daha elini savurmaya kalkıştığında onu engellemeye çalışan birinin varlığını hissetti. Kulakları sinirden uğulduyor bedeni tir tir titriyordu. Bu titreme, ne soğuktan ne de başka bir şeydendi. Bu titreme, sevdiği kadının bir caninin elinde olduğunun kabullenişinin vermiş olduğu sinir harbinin dışavurumuydu.

"Abi yeter! Kendine gel!" Dedi bir ses ama kimin konuştuğunu anlayacak yetide değildi. Beline sarılan eli bütün kuvvetiyle itmeye çalıştı.

"Bırakın lan!"

"Abi gözünü seveyim daha fazla vurma." Dedi Demir. "Ellerin kan içinde kaldı, bu şekilde Güvercin'e bir faydan dokunmaz." Demir kamera görüntülerinden Eymen'i tespit ettiği an Yağız'ı aramış ve Nehir'in kaybolduğu haberini almıştı. Olanları öğrenir öğrenmez soluğu Yağız'ın yanında almasına rağmen arkadaşının kendine zarar vermesine engel olmamıştı. İçerideki herkesi dışarı çıkartmış Yağız'ı sakinleştirmeye çalışıyordu.

Yağız onu tutan kişini Demir olduğunu anladığında, onu geri savurdu. "Neye faydam dokunmaz Demir neye?" diye sordu öfkeyle. "Nehir'i bile koruyamadım! O orospu çocuğu alıp gitmiş, buna bile engel olamadım ben, sen bana faydadan bahsediyorsun."

"Böyle söyleme kardeşim. Bulacağız Güvercin'i. Senin toparlanmana ihtiyacım var Yağız; bu işin altından tek başıma kalkamam." Diyerek bir kez daha Yağız'ın kollarından tutmaya yeltendiğinde Yağız geri çekildi.

Demir, arkadaşını daha önce hiç bu kadar bitmiş görmemişti. Nehir kaçtığında dünyası başına yıkılmıştı. Esip gürlemiş onu affetmeyeceğini söylemesine rağmen onu bir an bile izlemeyi bırakmamıştı. O zaman da berbat bir durumdaydı ama şimdi... Şimdi çok daha farklı görünüyordu; bir ölüden farksızdı. Gözleri odağını kaybetmiş, öfkeden ne yapacağını şaşırmıştı. Hissettiği çaresizlik, yüzündeki her çizgiye, her mimiğe öyle bir işlemişti ki onu hiç tanımayan biri bile bakışlarından yüreğindeki umutsuzluğu anlardı. "Toparlanman lazım." Dedi fısıltıyı andıran sesiyle. Gözü Yağız'ın elinden akan kana kaydı. "Bir an evvel pansuman yapmalıyız. Sanırım dikişe ihtiyacın var." Diyerek arkadaşının eline uzandı fakat Yağız izin vermedi.

"Yapamadım Demir. "dedi Yağız, kan içinde kalan elini saçlarında ümitsizlikle gezdirirken. "Güvercini koruyamadım. O şerefsizin peşimizde olduğunu bilmeme rağmen hiçbir şey yapamadım."

HIRÇIN GÜVERCİNWhere stories live. Discover now