35. Bölüm "Mutfakta Aşk Başkadır."

27.9K 1.5K 327
                                    

Herkese merhabalar. öncelikle bölüm gecikmesi için çok özür dilerim. İki haftadır hastayım ve yatıyorum. Kolumu kımıldatacak kuvvetim yoktu inanın. Tamamiyle iyileşmemekle birlikte bir kaç gündür biraz daha iyi hissediyorum.Bölümü tamamladım ve yükleyeyim dedim. İnanın çok zor şartlar altında yazdım. Sizden tek isteğim bol bol beğeni bol yorumlar yapmanız. Bu bölüm bir rekor kırabilirsek inanın çok mutlu olacağım. En azından sizin de en az benim kadar kitabımıza destek olduğunuzu bileceğim. Sessiz okurlar sizler de kendinizi gösterirsiniz inşallah. Hepiniz benim için çok değerlisiniz aramıza yeni katılan arkadaşlar var. Hepsine tekrardan hoşgeldiniz diyorum. Umarım bölümü beğenirsiniz. Kitabımızı arkadaşlarınıza tavsiye etmeyi unutmayın diyerek lafı çok uzatmadan bölüme geçiyorum. Keyifli okumalar arkadaşlar. İyiki varsınız :))

Sabahın ilk ışıklarıyla gözlerimi açmaya çalışırken, beni sımsıkı saran bedene doğru daha çok çekildim. Panik duygusu bir an bedenimi ele geçirmiş olsa da gözlerimi araladığımda karşımda gördüğüm yüz, bütün sinir uçlarımın gevşemesine ve rahat bir nefes almamama sebep oldu.

"Bir yere kaçamazsın Güvercin."

Yağız'ın bilinçsizce söylediği şey beni gülümsetti. Kollarını belime dolayarak beni kendine iyice yapıştırdı. "Sen benimsin Güvercin, yalnızca benim." Diye fısıldadığında rüyasında neler gördüğünü cidden merak etmiştim.

Kendimi sıkı kollarının arasından sıyırarak, başımı yastıkla beraber duvara yasladım. Yağız bu hareketim karşısında memnuniyetsiz bir ifade takınıp, her ne kadar beni tekrar aşağı çekmek istese de uyku sersemi olduğu için fazla uğraşamamıştı. Sırtıma çektiğim yastığı sabitlemeye çalışırken bu sefer de kalçalarıma sarılan ellerle olduğum yerde kaldım. Kafamı aşağı çevirdiğimde gördüğüm manzara tam fotoğraflıktı gerçekten; kafasını karnıma gömmüş, huzur içinde gülümseyerek uyuyan Yağız. Bir ara kalçalarımı avuçlayıp bir şeyler mırıldandı ama ne dediğini anlayamadım. Zaten bu manzara karşısında hiçbir şey anlayacak durumda da değildim.

Yağız, o kadar masum ve sevilesi duruyordu ki ellerimi usulca saçlarına getirip yavaşça okşamaya başladım. "Tanrım ben böyle bir adamı hak etmek için ne yaptım?" diye fısıldadım. "Lütfen onu benden alma..."

Ellerimin arasından kayıp giden siyah saçları her zamankinden biraz daha uzamıştı. Yavaşça kafamı Yağız'a doğru eğip kokusunu derin derin içime çektim. Parmaklarım saç tellerinin arasından süzülüp, günlerdir kesilmemiş olan sakallarının üzerinde usulca dans etti. Onu uyandırmak istemiyordum. Onu bu şekilde izlemek o kadar güzel bir his uyandırıyordu ki kucağımda savunmasızca yatan bu adamı, sonsuza dek izlemek için nelerimi vermezdim.

Yakışıklı yüzü kirli sakalının arkasından bile dikkat çekiyordu. Hele de kapalı gözlerini gölgeleyen uzun ve gür kirpikleri Yağız'a o kadar çok yakışıyordu ki. Bazen yeşil, bazen de elanın eşsiz güzelliğine bulanan gözleri mi daha dikkat çekici, yoksa kıskanılası o kirpikleri mi karar verememiştim.

Onu bu şekilde izlemek huzur demekti, aşk demekti benim için. İlk kez bir erkeğin kollarında böyle edepsiz bir şekilde yatıyor ve bundan zerre pişmanlık duymuyordum. Biliyordum ki; bu adam benim için her şeyi yapar, biliyordum ki; benim üzülmem onun yüreğinde ne yangınlar yakar ne fırtınalar koparır. En önemlisi de onun da beni her şeyden çok sevdiğini ve ne olursa olsun beni bırakmayacağını biliyordum, tıpkı benim onu sevdiğim gibi...

Sonunda bir bacağını da bacağımın arasına doladığında ağzımdan fırlayan kahkahaya sahip çıkamamıştım. İşin komik tarafı, Yağız bana yapıştıkça yüzündeki ifade daha da aydınlanıyor, dudağının kenarı belli belirsiz bir tebessümle kıvrılıyordu. Beni mengene gibi sarmıştı resmen. Bir ömür boyu bu şekilde kalmaya razıydım, yeter ki onu, hep böyle huzurlu ve mutlu bir ifadeyle izleme şansına nail olabileyim.

HIRÇIN GÜVERCİNWhere stories live. Discover now