52. Bölüm " Ağlamandan Nefret Ediyorum!"

19.8K 992 276
                                    

Bol bol yorum bekliyorum kuşlar. Sizleri çok seviyorum. Beğenmeyi de unutmayın lütfen. Hayalet okuyucular siz de seviliyorsunuz :)) Ama gösterin artık kendinizi :)) Sizlerle de bol sohbet muhabet edelim 😀😀😀 Ayrica bir önceki bölümde yaptiginiz o yorumlara bayildigimi söylemeden gecemeyecegim cansınız caaannn💖💖❤💙

Burnumun üzerinde hissettiğim kaşıntıyla yüzümü buruşturup yatağımda yan dönerek uyumaya devam emek istedim. Uyku; beni etkisine alan büyülü bir girdaptı sanki. Ben gözlerimi açmaya çalıştıkça beni daha çok içine çekiyordu. Saçlarımın üzerindeki kıpırtı aksi gibi beni daha da mayıştırıyor gözlerimin üzerine tonlarca yük koymuşum gibi hissettiriyordu. Bacaklarımı gövdeme doğru çekip kendimi uykunun tatlı kollarına teslim edecektim ki burnuma dolan okyanus kokusu hücrelerimin her bir zerresini esiri altına almıştı bile. Derin derin içime çektiğim bu koku, benim yaşama sebebim, hayatımın anlamından başka bir şey değildi. Sanırım bu hayattaki en büyük ödülümdü.

"Nehir..."

Ömür boyu duymayı arzuladığım bu ses, kalbimin bir kelebeğin kanat çırpışı kadar hızlı ve hassas bir şekilde atmasına sebep oluyordu. Uyanmak istemediğim bir gerçekliğin içinde süzülüyordum sanki. Yanaklarımdan başlayıp dudaklarımın üzerinden çeneme inen tüy hafifliğindeki dokunuş heyecanımı körükleyip uyumayı bir hayale dönüştürse de bu, dokunuşları uyumaya tercih edeceğim gerçeğini değiştirmiyordu.

"Geç kalacağız."

Yağız'ın bütün duyu organlarımı altüst edip beni sarhoşa çevirmesini özlemiştim. "Hııı..." diye olumsuz bir şekilde inlediğimde yüzümden hızla çekilen elleri hissetmemem mümkün değildi. Savunmasız ve biçare kalmış gibi hissettim o an. Hafifçe gözlerimi aralayıp yatağın önünde diz çökerek beni izleyen Yağız'ın eşsiz parlaklıktaki gözlerine baktım. Açılan gözlerimi, dudağının kenarında beliren ufak bir tebessümle izledi. "Günaydın." Sesi içten ve samimi olmasına karşın hala mesafeliydi.

"Günaydın." Ellerimi başımın altına koyup yüzüne bakmaya devam ettim.

"Kalkmayı düşünmüyorsun herhalde?" dedi. Hala yatağımın önünde diz çökmüş vaziyette duruyordu.

"Seçim şansım var mı?" diye sordum gülümseyerek. "Eğer varsa oyumu kalkmamaktan yana kullanmak istiyorum."

"Öyle bir şansın yok maalesef. Bir saat sonra randevumuz var ve daha kahvaltı bile etmedin. On dakikaya hazır ol." Diyerek ayağa kalkıp kapıya doğru yürümeye başladı.

"Ama Yağız nasıl hazır olab..."

"Beş dakika oldu." Diye bağırdı içeriden tam itiraz edecektim ki "Biraz daha konuşmaya devam edersen hazırlanmadan seni bu şekilde aşağı indireceğim haberin olsun." Diyen Yağız'ın otoriter sesini duymamla anında kalkıp yüzümü yıkamak için banyoya girmiştim bile.

Yağız'ın buraya gelirken getirdiği çantanın içinde bulduğum bir kot ve kazağı üzerime geçirerek hızla hazırlandım. Beni evden getirmeden önce birkaç parça eşyamı da almıştı. Hatta hızla göz gezdirdiğim de iç çamaşır bile koyduğunu gördüm.

Salona geldiğim de Yağız'ı telefonla konuşurken gördüm. Beni görür görmez çıkmamızı işaret etti. Telefon görüşmesini sonlandırmamıştı. Karşı tarafı sessizce dinlerken asansörün düğmesine basmıştı bile. "Emin misin?" diye sordu kaşlarını çatarak. Duyduğu her ne ise hoşuna gitmemişti sanırım. "Buradaki adam sayısını da arttır. Söyle gözlerini dört açsınlar. Bu sefer hatayı affetmem Demir! Bir kez daha uyar hepsini!" Asansörden indiğimizde beni kolumdan tutup çıkışa doğru yönlendirdi. Demir'le konuşuyordu demek. Güvenliği arttırdığına göre hoşuna gitmeyen bir şeyler olmuştu. Yağız'ı bu kadar sinirlendirip güvenliği arttıracak tek bir ihtimal vardı; o da Eymen.

HIRÇIN GÜVERCİNWhere stories live. Discover now