15. Bölüm "Hadi Güzelim Nefes Al!"

36.7K 1.9K 157
                                    

Herkese merhabalar dostlarım. Geçen bölüm yaptığınız yorumlarla beni çok mutlu ettiniz. Hafta da bir gün uzun mu yoksa iki gün kısa bir bölüm mü yayınlamalıyım diye sormuştum sizlere. Herkes bir şeyler söyledi. Kafam iyice karıştı. Genelde sık ve uzun bölümler istendi. Hem sık hem de uzun bölüm yayınlama fırsatım ne yazık ki yok dostlarım :(( Ama ben yine de elimden geldiği kadar bölüm atmaya çalışacağım. Büyük ihtimal hafta içi kısa bir epilog yayınlayıp, haftasonu da bölümü yüklerim diye düşünüyorum. Arada bu akşamki gibi sürpriz bir bölüm de paylaşabilirim tabi. :)) Fikirlerinize açığım dostlarım. Lütfen belirtmeye çekinmeyin. Sonuçta bu yolda hep birlikte yürüyoruz.

Bölümü Evgeny Grinko'nun Valse adlı eşsiz parçası eşliğinde yazmıştım. Buraya da yükledim. İsterseniz parçayla birlikte okuyun. Eminim sizi de duygulandıracaktır.


Gelelim bölüm ithafımıza. Bu günkü bölümü eminim hepinizin de benim gibi bayıla bayıla okuduğu hikayelerin sahibi sevgili @Eyyana 'ya ithaf etmek istiyorum. "BİR PARÇA MASAL" kitabını okumayan kaldıysa ki ben kalmadığını düşünüyorum, en kısa zamanda mutlaka bir göz atmalarını tavsiye ederim. Zaten bir başladım mı elinizden bırakamayacaksınız. Kesinlikle okumaktan pişmanlık duymayacağınız bir eserdir kendisi. Aras ve Rüya'nın duygu dolu aşkının burnunuzun direğini sızlatacağı kesin. Yazarımız tek bir eserle de yetinmeyip bir birinden güzel hikayeler yazmaya devam etmektedir. "CEYLAN" ve "NAR ÇİÇEĞİ" benim diğer favorilerim. Ah o, Çağrı Mert ve Ceylan arasındaki tutkulu, bir o kadar trajikomik aşk hikayesi yok mu, zaman zaman kahkahalara boğulurken, zaman zaman da isyan bayraklarını çekeceksiniz. Memnun kalmanız garanti! Benden söylemesi :):)

Bu bölüm sana gelsin canım yazarım. En başından beri desteğini hiç eksik etmediğin için çok teşekkür ederim.


"Lütfen bırak... Dokunma..." Vücudumu saran elleri güçsüzce itmeye çalışarak sayıklıyordum. Burnuma dolan koku her ne kadar bana huzuru çağrıştırsa da Eymen'in görüntüsü hala aklımdan çıkmıyordu.

"Hadi güzelim, aç gözlerini."

Saçlarımda hafifçe gezinen eller ruhuma sakinleşmem gerektiğini fısıldıyordu. Kulaklarımdan kalbimin en ücra köşelerine kadar dokunan kalın ses "Güvercin" diye mırıldandığında gerilen kaslarım birer birer gevşemeye başlamıştı.

"Demir, çabuk bana sürahiyi uzat!"

Gözyaşlarım sessizce göz pınarlarımdan çıkıp yüzüme değmeden, başımı gömdüğüm dizlerimi ıslatıyordu.

"Bön bön bakmasana oğlum şu sürahiyi uzat dedim."

Zihnimde beliren kesik kesik görüntüler aklımı daha da karıştırıyordu. Hastane odasında değildim bunu anlamıştım. Artık gerçekle hayal arasındaki ince çizgide yürüyordum. Karanlık bir ormanda yönümü bulmaya çalışırken yaralandığımı hatırlıyorum. Çok üşüyordum. Yağmur damlaları gözyaşlarımla karışırken dudaklarım çaresizce tek bir ismi sayıklıyordu. Yağız...

Sesimin, volkanik dağlar gibi patlayıp kulaklarımı sağır edercesine çıktığını düşünsem de, özenle seçtiğim harflerin bir araya gelip zar zor oluşturduğu iki hece cılız bir haykırış olarak dudaklarımdan dökülerek bana geri dönüyordu. Y-a-ğ-ı-z...

Yüreğim, kor ateşler gibi kavrulurken dişlerimin bir birine vurmasıyla ortaya çıkan ince tını beni daha da hissizleştiriyordu. Film şeridi gibi gözümün önünden geçen hayatım, gözüme o kadar anlamsız gelmişti ki... Bunca yıl boşuna yaşamıştım sanki... Yirmi üç yıllık hayatımda tek bir duyguya yoğunlaşmıştım; o da Acı... Ne aşkın, ne sevginin, ne de diğer duyguların hayatımda sürekli bir yeri olmuştu. Ama acı; zehirli bir kene gibi bacaklarını tenime geçirmiş, bunca yıl da yakamdan düşmemişti. Ben onu koparıp atmak istedikçe o, beni daha da yaralamış zehrini yavaş yavaş içime boşaltmıştı. Ne beni öldürecek kadar ileri gitmiş, ne de beni bırakmaya cesaret edebilmişti...

HIRÇIN GÜVERCİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin