26. Bölüm "Fırtına Öncesi sessizlik"

23.1K 1.2K 95
                                    

Arkadaşlar öncelikle bölüm daha erken saatlerde gelecekti ama akşamüstü aldığım kötü bir haberden ötürü bu saate kaldı. Kafam tamamen başka taraflara kaydığından dolayı bölümün eksiklerini görememiş olabilirim lütfen beni mazur görün.

Lafı çok uzatmak niyetinde değilim. Haftasonu yurt dışına çıkacağım ve yaklaşık üç hafta buralarda olamayacağım. Eğer gittiğim yerde internete girme imkanım olursa ve bölüm yazabilirsem sizinle paylaşmak için elimden geleni yapacağım inanın bana. Olur da bir aksilik olursa lütfen bu üç haftalık bir dönemde beni ve Hırçın Güvercinimizi unutmayın. Hepinize çok değer verdiğimi biliyorsunuzdur eminim ama ben bir kez daha söylemek istiyorum ki; sizleri çok seviyorum iyiki varsınız dostlarım. 

Emniyet Müdür'ünün odasının önüne geldiklerinde derin bir nefes aldı. Şimdi en büyük sınavlarından birini verme zamanıydı. Sorulan sorulara akıllıca cevap vermeliydi. Eymen'in Nehir'e yaptıklarını kesinlikle söylemeye niyeti yoktu çünkü ne olursa olsun onu kendi elleriyle ve kendi yöntemleriyle cezalandıracaktı. "Bu işten bu kadar kolay sıyrılamayacaksın Eymen" diye mırıldandı.

"Bir şey mi dediniz Yağız Bey?" Konuşan yanındaki başkomiserden başkası değildi.

"Bir an evvel şu işi bitirelim" dedim dediğinde Emniyet Müdürünün odasına girmişlerdi bile.

Yağız, içeri girerken kendisine dikkatlice bakan Emniyet Müdürü ile göz göze geldi. Ellili yaşlarının ortalarında görünüyordu. Adam, Kahverengi gözlerini üzerinde hızlıca gezdirip oturduğu koltuktan ayağa kalkarak yanlarına geldi.

"Hoş geldiniz Yağız Bey. Ben Şile Emniyet Müdürü Faruk YAMAN." Diyerek elini uzattı.

Yağız kendisine elini uzatan adamı kısaca süzüp, sakinliğini ve her zamanki ifadesiz ama sert duruşunu bozmadan kendisine uzatılan eli sıktı. "Ben de Yağız KARAYEL. Zaten kim olduğumu biliyorsunuz." Dedi adamın gözlerinin içine bakarak. Emniyet Müdürünün de işin içinde olup olmadığını tam olarak kestiremediği için her hareketine dikkat etmeliydi, keza Eymen'in ne haltlar karıştırdığını henüz tam olarak öğrenememişti.

"Bilgileriniz bugün elime ulaştı." Dedi koltuğunun başına giderken "Bir müddet sizi burada misafir etmek zorunda kalacağız. Ayakta kalmayın lütfen oturun." Masasının önündeki koltuğu işaret etti. "Sen çıkabilirsin Kazım komiserim. Gerisi benim bilgim dahilinde olacak."

Yağız, rahat bir şekilde yavaş hareketlerle koltuğa oturdu."

"Kazım Komiserim, arkadaşlara söyleyin de bizi iki tane kahve getirsinler." Dedi Kazım komiser tam kapıdan çıkacakken.

"Bu arada size sormadım ama kahve seviyorsunuzdur umarım. Gece uzun ve malum bizim konuşacak çok şeyimiz var."

Yağız sırtını koltuğa yaslayıp bir bacağını da yandan dizinin üzerine koydu. "İçeriz tabi ki de Faruk komiserim. Benimki sert ve şekersiz olsun." Dedi.

Kazım komiser aralarında soğuk rüzgarlar esen iki adama son kez bakarak "Ben hemen söylüyorum arkadaşlara." Deyip kapıdan çıktı.

Yağız, karşısında büyük bir özgüvenle oturan adamın tavırlarından her ne kadar hoşlanmasa da onun da işini yaptığını biliyordu. Bilmediği tek şey Eymen'le iş birliği yapıp yapmadığı idi. Bunu da ilerleyen zamanda öğreneceğine adı gibi emindi.

"Bu şekilde oturmamdan rahatsız olmuyorsunuz değil mi? Diye sordu koltuğun bir tarafına yasladığı eli ile ayaklarını işaret ederek.

"Keyfinize bakın Yağız Bey. İstediğiniz gibi davranmakta özgürsünüz. Sonuçta henüz tutuklu değilsiniz."

"Tutuklu olmamı gerektirecek bir durumun olduğunu düşünmüyorum zaten."

HIRÇIN GÜVERCİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin