17. Bölüm "Sadece Bir Öpücük mü?"

43.3K 1.8K 274
                                    

Bu bölümü yeni yeni tanıdığım ve tanıdıkça güzel yüreğine hayran olduğum bir yazar arkadaşıma sevgili @Burcuzelik 'e ithaf ediyorum. İyi bir okuyucu olduğu kadar akıcı ve yaratıcı bir kaleme de sahip olan dostumun yeni başladığı GELECEKTEN GELEN isimli kitabına mutlaka bakmalısınız. Fantastik bir dünyanın içinde kendinizi kaybederken; bir yandan da Asil, güçlü, ve yenilmez bir kral olan Lord Alex'in, tam tabiriyle Ejderha Kral'ın, insanlığın kaderini belirleyecek olan savaşçı kız Ang ile aralarındaki bağı çözmeye çalışacaksınız. Bu nasıl bir bağ mı? Kanlı dolunay ritüelinde gerçekleşecek bir birleşmede oluşacak ve iki bedeni de bir birine bağlayacak bir bağ. Bilinen tek şey; bu bağın iki ay içinde kurulması gerektiği. İster ikna yoluyla, ister zorla. Bakalım bu tılsım iki savaşçıyı birleştirmeye yetecek mi? Ben okumaya başladığımda elimden bırakamadım. Yazarımızın akıcı anlatımı ve yaratıcı dünyası hikayeyi okumaktan ziyade yaşıyormuşum izlenimi verdi bana. Okumaktan pişman olmayacağınız bir kitap kesinlikle. Seviliyorsun yazarım. İyiki tanışmışız seninle :))


Ben şaşkın şaşkın bakarken, Yağız çoktan gitmişti bile. "Sen öyle sanmış. Tabi öyle sanacağım Yağız Efendi. Hem neden seninle duş alacakmışım ki?" diye kendi kendime söylenerek yataktan kalktım. Üstümde Yağız'ın tişörtü ve boxeri ile dururken az önce söylediklerimin ne kadar komik olduğunu daha iyi anlıyordum. "Adam zaten beni yıkayıp bana kendi çamaşırlarını giydirmişti. Ben hala kafamda onunla duş yapıp yapmayacağımın muhasebesini yapıyordum.

Üzerimdeki ıslak tişörtü çıkartıp, yatağın üstünde duran Yağız'ın kazağını giydim. Altıma da gardırobunda bulduğum eşofman altını geçirdiğim de tam da palyaçoya benzemiştim. Eşofmanın paçalarını kıvırmam bile beni bu komik görüntüden kurtaramamıştı ama üstümde Yağız'ın bir şeylerinin olduğunu bilmek içime garip bir huzur ve güven veriyordu. Tabi, bu iç çamaşırıma kadar onun eşyalarını giymemi gerektirmezdi ama şu an buna ihtiyacım vardı sanırım. Her şeyimle Yağız'a karışmak beni hiç olmadığım kadar iyi hissettiriyordu.

Aniden zihnimde beliren görüntüyle birlikte az önce içime dolan huzurdan eser kalmazken içime çöreklenen acı hissi yüzümün düşmesi için yeterli bir sebepti. Yağız'ı şöminenin karşısında uyurken gördüğüm zamanki görüntü, an be an aklımdaydı. Gerilmişti ve sayıklıyordu. "Gitme canımın içi..." Şimdi bunun aklıma düşmesi reva mıydı? Her şeyin daha iyi olabileceğine dair umutlarım yeniden yeşermişken, canımın tekrar yanmasını nasıl görmezlikten gelecektim. "Eylül'üm" demişti içli içli sayıklarken. Kendimi bezgince yatağa bıraktım. Gözlerim tavanı karış karış arşınlarken aklımda tek bir şey dolanıyordu. Yağız'ın tıpkı o gün, ağzından dökülen isim gibi benim de ismimi dua edercesine söylemesi. Ömrü hayatımda; bir kadının yerine konulmayı, onun gibi sevilmeyi hiç bu kadar çok istememiştim. "Eylül'üm" demişti. Yağız'ın Eylül'ü... aklımda beliren görüntüyü hızla uzaklaştırdım. Bu zamana kadar varlığından bile haberdar olmadığım bir duygu, içimde azgın nehirler gibi çağlarken, ilk kez tattığım bu duygunun beni bu kadar yaralamasına kızıyordum. Kıskançlık...

Kafamı sağa sola sallayıp kalbimi sızlatan bu duyguyu kabullenmek istemezken bile, beni büyüsü altına alan o gözlerden kaçamayacağımı çok iyi biliyordum. Hızla yataktan kalkıp kendimi odadan dışarı attım. Düşünmek bana iyi gelmiyordu. Ağrıyan bileğime bile aldırmadan hızla merdivenlerden inerken Yağız'ın endişeli gözleriyle karşı karşıya geldim.

"Yavaş ol Güvercin ne bu hiddet?" diye sordu oturduğu kanepeden kalkıp yanıma doğru gelerek. "Bileğini iyice kötüleştirmeye niyetlisin galiba?"

Sözlerini umursamayıp, hiçbir şey söylemeden merdivenlerden hızla inmeye devam ettim. Yağız soran gözlerle merdivenlerin başında durmuş bana bakıyordu. Basamakların sonuna geldiğimde adımlarını tam önüme getirip yüzüme garip garip bakmaya başladı. Yanından geçmeye niyetlendiğimde tekrar önüme geçti. Ne yapmak istediğini anlamıyordum. Şu an gerçekten canım çok sıkkındı ve Yağız'ın muzipliklerine ayıracak vaktim yoktu. Tekrar gitmek için yeltendiğimde yine önüme geçti.

HIRÇIN GÜVERCİNOn viuen les histories. Descobreix ara