26. Bölüm "Fırtına Öncesi Sessizlik." Alıntı

21.2K 853 113
                                    

Yeni bölümümüz bir kaç gün içinde gelecek arkadaşlar. Ama ben size bugün küçük bir alıntı ile merhaba demek istedim. Umarım hoşunuza gider. Seviliyorsunuz...

"Öncelikle, kahvenizi içtikten sonra sizi sorgu odasına alıp, orada soruşturmayı yürüteceğiz. Tabi Eymen Bey'in şikayetleri doğrultusunda. Sizden sonra şu anda tedavisi süren Eymen BOZOKLU'nun ifadesini de alacağız. Birkaç gün sizi burada misafir etmek durumunda kalabiliriz. Soruşturmanın akibetine göre buradan, ya mahkemeye sevk edileceksiniz ya da serbest kalacaksınız."

Yağız bir dikişte bitirdiği kahvesini yarı sert bir şekilde sehpaya bıraktı. " Kahveler de bittiğine göre ben hazırım. Bir an evvel şu soruşturmaya başlayalım. Ben de ne için burada tutulduğum konusunda aydınlamış olurum." Deyip ayağa kalktı "Sakıncası yoksa bir yere telefon açmak istiyorum." Bir an evvel Nehir'le konuşması gerektiğini biliyordu. Eğer haberleri gördüyse paniğe kapıldığına emindi. Şu durumda yanlış bir şey yapmasını istemiyordu. Bulundukları yerden ayrılırsa bu onun için şu anda çok tehlikeli olacaktı.

"Eğer avukatınızı arayacaksanız tabi ki arayabilirsiz, ama başka birini aramanıza şu anda müsaade edemem. Her iki tarafın sorgusu bittikten ve olay bir çözüme ulaştıktan sonra istediğiniz herkesi aramakta özgür olacaksınız."

"Yakınlarıma nasıl haber vereceğim peki. Herkes haberlerde duydukları kadarıyla benim için endişelenecekler."

"Dilerseniz sizin için istediğiniz kişiyi arayıp iyi olduğunuzu, soruşturmadan sonra onları arayabileceğinizi söyleyebilirim."

"Sizin yanınızda arayıp konuşsam olmaz mı? İnanın sizin benim iyi olduğumu söylemeniz onları endişelendirmekten başka bir işe yaramaz."

Karşısında karalı ve güven verici bir şekilde konuşan adamın samimiyetine inanmıştı ama hala böyle bir şeye izin verip vermemekte karasız kalmıştı. İnisiyatif kullanıp tabi ki de izin verebilirdi ama ya yanılıyorsa şu anda karalılıkla bakan yeşil gözler suçluysa bunun vicdan azabını çekeceğini biliyordu. Biraz düşünüp sonunda yıllar içindeki tecrübelerine güvenmesi gerektiğine karar verdi.

"Sadece bir kişiyi arayıp birkaç dakika konuşabilirsiniz. O da benim yanımda ve bu telefondan olacak."dedi kendinden emin bir şekilde.

"Siz nasıl isterseniz öyle olsun. Yeter ki iyi olduğumu bilsinler." Deyip komiserin masasındaki telefona uzandı. Demir'in numarasını tuşladıktan sonra sabırsızlıkla açılmasını bekledi. Birkaç çalıştan sonra açılan telefonda Nehir'in sesini duymasıyla rahat bir nefes almıştı.

"Nasılsın Güvercin?"

.................

"Ben iyiyim beni merak etmeyin."

..................

"Ağlama lütfen." Dedi dişlerini sıkarak. Nehir'in ağlamasına hiç dayanamıyordu.

..................

"Bunları seninle konuşmuştuk. Lütfen şimdi kendini toparla. Çıkan haberlere itimat edip kendini üzme, her şey hallolacak Güvercin bana güven." Nehir'in bir hata yapıp her şeyi mahvetmesinden korkuyordu. Onu kaybetmeye dayanamazdı.

.....................

"Televizyon izlemeni yasaklıyorum. Ben gelene kadar başka şeylerle kendini oyala. Soruşturma bitince yanında olacağım, bunları hep birlikte atlatacağız Güvercin."

.....................

"Söyle güzelim."

......................

"Biliyorum Güvercin. Sen de benim için çok değerlisin. Sakın ben gelene kadar daha fazla üzülme. Bu canımı gerçekten çok sıkıyor."

......................

"Ne istersen yaparım güzelim, yeter ki üzülme."

......................

"Söz güvercin. Her şeyi ayrıntılı olarak konuşacağız. Söz veriyorum."

......................

"Yağız Bey, bu kadar yeter artık kapatmanız gerekiyor." Dedi Faruk Müdür sessiz bir şekilde.

Yağız komiserin sözlerini umursamayacak kadar, telefonda ağlayan kıza odaklanmıştı. Eliyle bir dakika işareti yapıp biraz daha izin istedi.

"Son cümlelerinizi toparlayın."

Komiserin sözlerinden sonra Yağız çaresizce başını sallamakla yetindi ve telefona cevap verirken.

"Efendim Güvercin?"

....................

"Unutmam güzelim. Gelince her şeyi ayrıntılı olarak konuşacağız. Ben de seni..."

Yağız telefonun kapatma tuşuna basan Faruk Müdür'e sinirle baksa da cümlesini tamamlayamadan telefonu kapattığı için çok öfkeliydi. En azından bu kadarına izin verdiği için şükretmesi gerekirdi belki ama Nehir'in itirafına karşılık onu sevdiğini bile söyleyememişti. Üstelik telefonda ağlamaktan zar zor konuşan Güvercinin üzgün sesi kulaklarından gitmek bilmiyordu.

"Allah kahretsin." Diye bağırdığı elinde tuttuğu ahizeyi masaya fırlatırken. Oturduğu yerden bir hışımla kalkıp yumruğunu duvara geçirdi. "Suçsuz olmama rağmen buraya tıkılıyorum üstelik milyonlarca insanın izleyeceği haberlerde yalan yanlış iftiralara maruz kalıyorum bu da yetmez gibi sevdiklerimle doğru düzgün konuşmama bile müsaade edilmiyor. Adalet bunun neresinde komiserim siz söyleyin."

Sizce Eymen'in planı ne?

Yağız bu durumun altından kalkabilecek mi?

Sizce o telefon görüşmesinde Nehir Yağız'a ne söyledi?

Alıntımızı beğendiniz mi?

Lütfen kısa da olsa fikirlerinizi belirtin. Sizin düşünceleriniz inanın benim için çok değerli :))) Bir iki gün sonra görüşmek üzere sevgiyle kalın...

HIRÇIN GÜVERCİNWhere stories live. Discover now