56. Bölüm 2. Kısım "Söz Vermişti, Gitmeyecekti!"

17.4K 944 146
                                    

 Merhaba arkadaşlar. öncelikle yorumlarınıza cevap veremediğim için inanın çok üzgünüm. Hepsini okuyorum fakat cevap yazmaya fırsatım olmuyor bu aralar malesef. İnşallah bu bölümde hepsini cevaplayacağım. Hepinize keyifli okumalar diliyorum :)

Yağız odaya girdiğinde, odada kimsenin olmadığını görünce rahatladı. Üzerindeki montu çıkartarak portmantoya astı. Bu saate kadar gelmediklerine göre Nehir hala istediği gelinliği bulamamıştı. Birkaç defa telefonda konuşmuşlar fakat her defasında memnuniyetsiz bir şekilde dert yanan Güvercin'in üzgün sesiyle telefonu kapatmak zorunda kalmıştı.

Odadaki cam bölmemin önüne geldiğinde eşsiz deniz manzarasına bakıp iç geçirdi. Elini cebine atıp bugün aldığı kutuyu çıkarttı. Siyah kadife kutunun kapağını açtığında, gördüğü şey dudaklarının mutlulukla kıvrılmasına sebep olmuştu. Nehir ve Demir'i sabah yolcu ettiğinden beri mücevherciler arasında mekik dokuyup durmuştu. Her ne kadar nikâhı aceleye getirmiş olsalar da en azından diger şeyler eksiksiz olmalıydı. Aldığı yüzüğü kutusundan çıkartıp gözünün hizasına kadar kaldırdı. Etrafı küçük pırlantalarla çevrilmiş tek taş yüzük Nehir'in zarif eline çok yakışacaktı. Nehir'in Yüzüğü gördüğünde vereceği tepkiyi çok merak ediyordu. Gelinlik arama telaşından kızın yüzük mevzusunu unuttuğuna emindi Yağız. Demir haricinde kimse onun bütün gündür yüzük peşinde koşturduğunu bilmiyordu. Demir de bilmeyecekti de Güvercin'in bir türlü gelinlik bulamamasından dert yanmak için onu aradığında söylemek zorunda kalmıştı. Telefonunun çaldığını farkettiğinde elindeki yüzüğü kutusuna koyup cebine soktu.

"Gene küfredip rahatlamak için mi arıyorsun kardeşim?" diyerek açtı telefonu. En son konuştuklarında Demir'in ağzından çıkan küfürün haddi hesabı yoktu. Bu durum hoşuna da gitmiyor değildi Yağız'ın. Öyle ikide bir yatak odalarına kadar girip olacak işe çomak sokup durmasaydı belki üzülebilirdi arkadaşının bu haline ama yaptıkları aklına geldikçe nedense gram üzüntü duymuyordu.

"Bu eziyetlerin hesabını sana bir bir ödeteceğim dostum."

"Görende ırzına geçtim sanır. Ulan alt tarafı Güvercin ile gelinlik alışverişine çıktın, bu kadar dırdır etmenin ne gereği var?"

"Alt tarafı mı dostum?" Demir'in sinirli çıkan sesi Yağız'ı biraz olsun eğlendirmişti. "Oğlum, ebem sikildi resmen. Ne menem bir şeymiş bu gelinlik aramak. İzmir'de girip çıkmadığımız gelinlikçi ve moda evi kalmadı. E birde Güvercin istediğini bulamadıkça girdiğimiz bütün gelinlikçilerin dükkanlarını yakıp yıkmamak için zor tuttum kendimi."

"Abartma Demir."

"Ne abartacağım lan! Her defasında kızın gözlerindeki kırgınlığı sen görseydin benim yapamadığımı anında yapardın eminim ki."

Demir'in söylediği şeyi duyduğunda kalbinde bir sızı hissetti Yagız. Gelinlik için bile olsa Güvercinin üzülmesine dayanamıyordu. "Sanırım haklısın dostum." Diyerek kendini kanepeye attı ve sırtını bezgince arkasına dayadı. "Ne yaptınız peki buldunuz mu aranan gelinliği?"

"Bulduk abi bulduk sonunda. Güvercin, üzerini değiştirirken seni arayayım dedim geleceğimizi haber vermek için. Sen ne yaptın aldın mı yüzüğü?"

"Aldım dostum, bulana kadar imanım gevredi resmen."

"Biz bir saate kalmaz geliriz muhtemelen. Ayakkabı zımbırtısı çıktı şimdi de. Onu da alınca sağ salim getireceğim Güvercini, sonrasında artık sen ne yaparsan yap. Ben birkaç kadeh devirip bu günü unutmak istiyorum." Dediğinde ikisi de kahkaha atmıştı.

"Tamam ulan tamam! Amma ağladın. Hadi getir artık müstakbel karımı. Özledim, geberdim burada."

"Sana da müstakbel karına da..." Demir'in cümlesini bitirmesini beklemeden keyifle gülümseyerek telefonu kapattı. 'Sana az bile bu eziyet.' Diye kendi kendine söylenerek üzerindeki kazağı bir çırpıda çıkartıp attı. Nehir gelmeden bir duşa girse iyi olacaktı. Üzerindeki bu yorgunluktan bir an evvel kurtulmak istiyordu. Adımlarını tam banyoya yönlendirmişti ki kapısının çaldığını duydu.

HIRÇIN GÜVERCİNWhere stories live. Discover now