6. Bölüm "Güvendesin Güvercin"

45.4K 2.1K 177
                                    

Yeni bir bölümle karşınızdayım arkadaşlar. İnşallah beğenirsiniz. Bazı kısımlar küfür içerir bilginize.

İlk yardım çantasından çıkardığı pamuğa, döktüğü tentürdiyotla elini dizime uzattığında "Yavaş ol" diye bağırdım.

"Dur daha dokunmadım bile" diyerek sırıttı. Yüzümün aldığı şekli gördüğünde şaka yapmadığımı anlamış olacak ki " Sakin ol, mümkün oldukça canını yakmamaya çalışacağım." dedi teselli verir gibi. Soğuk ve ıslak pamuk dizime değdiğinde acıyla yüzümü buruşturup dizimi üflemeye başladım.

"Bebek gibi bir de ağla istersen" dedi öteki dizimi de temizlerken. Cevap verecek gücü kendimde bulamadığımdan sessiz kaldım.

"Ne o dilini mi yuttun Güvercin?"

Bir yandan hareketlerine devam ederken bir yandan da söyledikleriyle beni sinirlendirip konuşturmaya çalışıyordu. Bunu kafamı dağıtmak için yaptığını bilsem de dizlerimin acısının bana hissettirdiklerinden kurtulamıyordum. Sonunda pansumanı bitirdiğinde derin bir oh çektim.

"Teşekkür ederim" dedim fısıltıyla.

"Şimdi git biraz dinlen" derken elindeki pamuk parçalarını poşete atıyordu. Yerdeki külotlu çoraba uzandığında, ne yapacağımı şaşırmış, utanmıştım. Yerdeki çorabı alıp, eliyle havaya kaldırdı. Gözleriyle birkaç saniye inceledikten sonra "Gerçekten bu küçük sıkı şey ile nasıl rahat ediyorsunuz?" diye sordu.

Yüzümün ifadesinden utandığımı farketmiş olacak ki daha da üstüme gelmeye başladı.

"Tamam, gerçekten sexy bir şey ama rahatsız edici gözüküyor."

Hızla elindeki çoraba uzanıp elinden çektim. Tam bir şeyler söyleyecektim ki kapının yumruklanmasıyla yerimden sıçradım. O da gerilmişti. Kollarımdan tutup göz hizama eğildiğinde usulca "Kapının arkasına geç ve sakın çıkma" dedi salonun ucundaki mutfak kapısını gösterirken.

Eli belindeki silaha gittiğinde gözlerim yerinden fırlayacak gibi açılmıştı. Bu akşam bir ölümü daha kaldıramazdım. Gözlerim dolarken "Lütfen" diye fısıldadım. Kapının tekrar kırılacak gibi yumruklanmasıyla bakışlarını gözlerimden çekip kolumdan yavaşça kapıya doğru ittirdi.

"Dediğimi yap!"

Mutfağa doğru hızla giderken, işittiğim sesle adımlarımı yavaşlattım.

"Aç kapıyı Yağız, benim Demir." dedi kapının arkasındaki adam. Duyduğu şeyle rahatlamış olacak ki elindeki silahı hızla beline koyup kapıyı açtı.

"Lan senin ne işin var burada?" sesi bir yandan şaşkın, bir yandan da sinirli çıkmıştı.

"Telefonu açma tenezzülünde bulunsaydın şimdi burada olmazdım kardeşim." dedi adının Demir olduğunu öğrendiğim adam. Onun da ismini öğrenmiştim böylece. Yağız, demek ismi Yağızdı...

Her halinden sinirli olduğu belli olan Demir "Oğlum ödümü kopardın lan! Bir şey oldu sandım." Derken iki adamın birbirini kucaklamasını izliyordum.

"Kız gibi ağla istersen" dedi Yağız sırıtarak.

"Ben sana kızı göstereceğim, ödümü kopardın lan! Hele de Eymen'in adamlarının seni takip ettiğini öğrendiğimden beri ölüp ölüp dirildim. İnsan bir haber verir" dedi içeri girerken, bir yandan da sitem ediyordu.

Eymen ismini duyduğumda bütün vücudum gerilmişti. Demek bize ateş eden adamlar Eymen'in adamlarıydı. Mutfak kapısının önünde durmuş iki adama bakarken Demir ile gözlerimiz kesişti. Gözleri, hala neden elimde tuttuğumu bilmediğim külotlu çoraba kayarken sinsice sırıtıp "Meşgul olduğunu bilseydim rahatsız etmezdim dostum" dedi.

HIRÇIN GÜVERCİNWhere stories live. Discover now