51. Bölüm (2. Kısım) "Vücudun Aklımın Karışmasına Sebep Oluyor."

18.6K 975 236
                                    

Size Uzun bir bölümle geldim arkadaşlar. Umarım beğenirsiniz :) Size ufak bir serzenişte bulunmak istiyorum. Okunma oranı ve beğeniler arasında çok fark var malesef. Hikayeyi okuyan hayalet okurlar lütfen kendinizi belli edin. Beğeni ve yorumlarınızı bekliyorum. Sürekli beğeni ve yorumlarını esirgemeyen dostlarımı zaten biliyorum ve onlara da sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum canlarım :)) Haftada iki bölüm atıyorum bu aralar hem de bu yoğunluğumda. Umarım bol bol yorumlarınızı da okurum. Sizleri çok seviyorum.Keyifli okumalar :)

Bilerek yapıyordu. Beni kıskançlıktan öldürmekti niyeti. O zaman toptan kurtulacaktı benden işte. Adımlarımı sinirle yere basarak asansörün önüne gittim. Yağız'ın arkamdan gelip gelmediğini bile kontrol etmemiştim. Kafamı arkama çevirdiğimde koca bir boşlukla karşılaştım. Bu daha çok sinirlenmeme sebep oldu. Sinirle asansörün düğmesine bastığımda odanın giriş kartının Yağız'da olduğunu hatırladım.

Asansöre binip lobide indiğimde fırsattan istifade oteli gezmeye karar verdim. Gösterişli bir oteldi. İç dizaynı insana ferahlık veriyordu. Birkaç tabelayı takip ettiğimde kendimi bahçede gezinirken bulmuştum. Hava güneşli olmasına rağmen soğuktu. Derin bir nefes alarak devasa büyüklükteki havuzun yanından geçtim. Mevsim dolayısıyla hala sezon açılmadığından havuz kullanıma kapalıydı. Etrafta ağaçlardan dökülen sarı yapraklar muazzam bir görüntüyü gözler önüne seriyordu. Gözüm denizin dalgalarına takıldığında adımlarımı iskeleye doğru çevirdim. Esen rüzgâr içimi titretmişti. Hırkamın iki yakasını birleştirerek kollarımı bedenime sardım. İskelenin ucuna geldiğimde bir müddet hırçın denizin köpürüp köpürüp taşmasını izledim. Dalgalar iskelenin ayaklarına sert bir şekilde çarpıp geri dönüyordu. Yazın, masum bir eğlence aracı olan deniz; kışın resmen bir ölüm makinesi gibi görünüyordu.

Aklım yine Zeynep'e gitti. Yağız'dan istediği neydi ve o kızın ismi bana nereden tanıdık geliyordu? Onu daha önce görmediğime emindim. Yağız'a bakışları ve tavırları aklıma kötü şeylerin gelmesine sebep oluyordu. Benim yanımda konuşmadıklarına göre özel bir şey olmalıydı. Yağız ona pek yüz vermese de onunla konuşmayı kabul ettmişti. Yağız ve Zeynep... Birden gözümün önüne gelen görüntüyü anında kovdum. Neden böyle şeyler düşündüğümü bilmiyordum ama aklıma gelen şeyler kötü hissetmeme sebep oluyordu. "Hayır hayır Yağız bana bunu yapmaz. O kadar da değil." Diye kendi kendime konuşurken arkamdan gelen ses yanaklarımın alev alev yanmasını sağladı.

"Neyi yapmazmışım Nehir?"

"Hi hiçbir şey." Dedim kekeleyerek. Yağız'ı arkamda görmeyi hiç beklemiyordum.

"Şimdi de kendi kendine mi konuşmaya başladın?" Hafifçe gülümseyince ben de ona karşılık verdim.

"Konuştuğumun farkında bile değilim. Beni nasıl buldun?"

"Tahmin ettim sadece. Üşüyeceksin, içeri geçelim seninle konuşmamız gereken konular var."

"Tamam." Az önceki konuyu uzatmadığı için ona minnettardım. Otele doğru yürümeye başladığımızda ne konuşacağımızı merak etmiştim.

Lobiye girdiğimizde Yağız kahve içerek konuşmayı teklif etmişti. Otelin cafe kısmında oturmuş söylediğimiz Türk kahvelerinin gelmesini beklerken Yağız'ın derin nefes alıp yeşil gözlerini yüzümde gezdirmesinden pek de iyi şeyler konuşmayacağımızı anlamıştım. Garson, kahvelerimizi masaya bıraktığında Yağız da konuşmaya başladı.

"Bu konuların seni üzdüğünü biliyorum fakat konuşmak zorundayız."

Şimdiden içim daralmıştı. Eymen ile ilgili bir şeyler konuşacaktık. Derin bir nefes alıp hızla çarpmaya başlayan kalbimi sakinleştirmeye çalıştım."Konuşalım o halde." Dedim ama kendim bile sesimi zor duymuştum. Yağız'ın çatılı kaşlarının altında parlayan gözleri bu sefer düşüncelerini alenen belli ediyordu. Gözleri resmen sevgiyle bakıyordu. Üzülmemi istemediğini haykıran bakışları beni biraz olsun rahatlatmıştı.

HIRÇIN GÜVERCİNWhere stories live. Discover now