12. Bölüm "Senin Aklını Alacağım Eymen BOZOKLU"

45K 2K 250
                                    

Öncelikle gecikme için özür dilerim arkadaşlar. Şehir dışındaydım ve tahminimden daha uzun süre kaldığımdan bölümü yükleyemedim. Her zamankinden biraz daha uzun bir bölümle bunu telafi ederim inşallah :)


Bölüm ithafım sevgili @ozz123 'e gelsin. Hikayeme yaptığı komik yorumlarla her daim yüzümü güldüren değerli arkadaşımın "TOPRAK ADAM" isimli kitabını okurken de büyük bir zevk alıyorum. Sadece toprak ve kum zemine çıplak ayakla bastığında görünebilen Özgür'ün ki biz ona sadece 'Toprak Adam' diyeceğiz değişik hikayesi zaman zaman bizi hüzünlendirirken zaman zaman da kahkahalara boğacak. Değişik bir kurgusu olan bu kitaba bir göz atmadan gitmeyin derim.


Yağız, soğuk akan fıskiyenin altında, gözlerini kapatmış az önce yaşananları düşünüyordu. Ona 'Ufaklık' dediği için kendinden geçen Nehir'in görüntüsü aklından gitmiyordu. Bir kelime, sadece bir kelime, nasıl olur da onun, bu denli tepki vermesini sağlayabiliyordu ki? Bu kız geçmişte neler yaşamıştı böyle... Kollarında ağlayan o ela gözler kendine geldiğinde, onu sarıp sarmalayıp içine sokmak istemişti. Birçok kez, o gözlerden süzülen yaşların sebebi olmuştu belki ama bu sefer, ne yaptıysa bilmeyerek yapmıştı. Bir kelime diye geçirdi içinden sadece bir kelime...

Soğuk suyun altında bir müddet daha durarak kendine gelmeye çalıştı. Bu kız neden bu kadar kafasını kurcalıyordu. Geçmişinde neler yaşadığı onu bu denli ilgilendirmemeliydi ama delicesine bir merak kanında dolaşıyor, bu güne kadar kardeşinden başka kimselerin dokunamadığı yüreğini sızlatıyordu.

"Eğer sana tüm bunların sebebini anlatırsam, beni yine de Eymen'e teslim edecek misin?" diye sormuştu ağlamaktan kızaran ela gözler. Umutla bir cevap beklemişti ama beklediği cevap gelmeyince vazgeçmişti. Umudun yerini hayal kırıklığı alırken Yağız'ın ağzından basit bir 'Hayır' kelimesi bile dökülememişti. Sinirle yumruğunu, fayans kaplı duvara geçirdi. Kendini rahatlatmak için aldığı soğuk duş bile, o gözlerdeki hayal kırıklığını aklından silemiyordu.

Belli ki Nehir'in Eymen'le kapanmamış bir hesabı vardı. Kafasını, akan suyun altından az önce yumrukladığı duvara koyup derin bir nefes alarak " Seni bu denli çaresiz bırakan şey ne?" diye fısıldadı kendi kendine. Biricik kardeşi öldüğü zaman, Eymen'in geçmişini araştırdığında yaklaşık on yıl önce babasının Nehir'in annesiyle evlendiğini ve Nehir'in annesinin ölümünden sonra, onu düşmanlarından uzak tutmak için kimselerin bilmediği bir yere sakladığını öğrenmişti. Yani sebebini bu olduğunu sanıyordu ve hiç garipsememişti, çünkü aynısını o da kardeşi Eylül için yapmıştı zamanında.

Büyük oteller zincirinin sahibi olmak zordu. İşlettiği kumarhanelerde gözü olan düşmanları vardı. Türkiye'nin sayılı iş adamlarından biriydi görünürde ama kimselerin bilmediği karanlık işlerleri de vardı elbet. Kumarhane yönetmek her babayiğidin harcı değildi. Eylül'ü, gelebilecek kötülüklerden korumak için birkaç yıl yurtdışına yerleştirmişti yerleştirmesine ama ilerleyen hastalığı buna izin vermemişti. Zaten, ailesinden ona kalan yeğane varlığıydı kardeşi. Aklına dolan kardeşinin görüntüsü, gözünden bir damla düşüp kalbi kadar soğuk olan su ile vücudundan süzüldü...

Hızla, suyu kapatıp banyodan çıktı. Asılı duran havluyu alıp beline sardı. Çekmeceden de küçük bir havlu alıp kısa saçlarının üstünden birkaç defa geçirip kirli sepetine fırlattı. Nehir'in çaresiz bakışları aklına geldikçe delirecek gibi oluyordu. Bu kızı bir ay boyunca izlemişti. İstese onu ilk bulduğu zaman yakalayıp kaçırabilirdi ama yapmamıştı. O zamanlar bile pek arkadaşı olmayan bu kızın, okuldan başka bir yerlere neden gitmediğini şimdi daha iyi anlıyordu. Korkuyordu...

HIRÇIN GÜVERCİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin