36. Bölüm. "Lütfen Yağız, Gitme!"

22.2K 1.2K 211
                                    

Merhaba arkadaşlar aslında bölümü yüklemeyecektim çünkü henüz bitiremedim.Fakat sevgili @asosyalromanci arkadaşımın isteği üzerine yüklüyorum. Aynı zamanda bölümümüzü de ona ithaf ediyorum. Tatlım umarım mutlu olmuşsundur :)) Bu bölümü gelecek bölümün girişi gibi düşünün lütfen. diğer bölüm de bir aksilik olmazsa perşembe günü yüklenecektir. Tek söyleyebileceğim bomba gibi bir bölüm bizi bekliyor. Geçen bölüm yaptığınız yorumlar ve beğeniler beni acayip mutlu etti. Herzaman yanımda olduğunuz için ve beni hiç kırmadığınız için çok teşekkür ederim. Hepinize keyifli okumalar...

Yağız'ın muhteşem menemenini yedikten sonra ortalığı toplamak biraz zaman alsa da onun mutfaktaki hallerini izlemeye değmişti. Muhteşem görselliğinin yanında sakarlığı da çok eğlenceliydi. Sanırım, ben bu adamın her halini fazlasıyla seviyordum.

Son tabağı da bulaşık makinesine koyarken kendimi, arkamdan belime sarılan kolların arasında buldum. Zaten kendisinden önce kokusu her yerimi sarmıştı.

"Hadi ama yavrum daha bitmedi mi işin?" diye sordu bir yandan köprücük kemiğimin üzerine küçük bir öpücük kondurarak.

Gözlerimi kapatıp başımı geriye; Yağız'ın omzuna bıraktım. Kokusunu yavaşça içime çekip anın büyüsüne kendimi bıraktım. Karnımın üzerindeki ellerini biraz daha sıkıştırıp beni kendisine iyice çekti. Dudakları köprücük kemiğimin üzerinde hareketsiz duruyor, nefes alıp verişi boynumdan tüm bedenime yayılarak ayaklarımı yerden kesiyordu. Huzur... Sanırım şu an yaşadığımız bu sükunetin adı; huzurdu. Boştaki ellerimi Yağız'ın karnımdaki ellerinin üstüne koyarak onu tamamıyla hissetmeye çalıştım.

"Yağız?"

"Söyle güzelim." Başını, bulunduğu kuytu köşeden ayırmadan konuşmuştu.

"Keşke hep böyle kalabilsek." Dedim mırıldanarak. "Keşke yarın ne olacağını düşünmek zorunda olmasak ve birbirimizin tadını özgürce çıkarabilsek."

"İnana bana Güvercin, sana huzurlu bir hayat yaşatacağım. Kötü olan her şeyi ardımızda bırakacağız. Geçmişe dair yaşanmamış ve güzel olan ne varsa hepsini tek tek yaşayıp, kötü anılarının yerini yeni ve güzel olanlarla dolduracağız. Tabi birbirimizin tadını çıkarmak konusuna gelecek olursak ki; burası en sevdiğim kısım olacak, aklını başından alacağım Güvercin. Seni göklere çıkartıp tekrar tekrar yer yüzüne indireceğim ve inan bana bunu büyük bir zevkle yapacağım güzelim." Boynuma ıslak bir öpücük bırakıp beni kendine çevirerek sırtımı tezgaha yasladı. Bir eli belimi sımsıkı tutarken, diğer eli ile sol yanağımı avucunun içine alarak okşadı. Yeşilin en güzel tonuna bulanan gözleri gözlerimi bulduğunda gözbebeklerimiz birbirine kenetlendi. "Çok mutlu olacağız Nehir, hem de hiç olmadığımız kadar Güvercin."

Ellerimi onun beline dolamış ateşler içinde parlayan gözlerinin içene bakıyor zihnimi ele geçiren büyülü düşüncelerin içinde kayboluyordum. Bu büyünün adı 'Yağız'a tutulmak büyüsü' olsa gerekti. Bedenimin, sadece onun dokunuşlarıyla ve sözleriyle can bulmasının başka bir açıklaması yoktu. Yağız'ı tamamıyla kendime çekip, kollarımı beline doladım ve alnımı göğsüne dayadım. Saçlarımı usulca okşayan eller güven duygusunun somutlaşmış hali gibiydi.

"Yanımda sen olduktan sonra, bana her yer cennet bahçesi zaten Yağız. Seninle olmak pahasına, yasak elmayı yiyip cennetten kovulmaya bile razıyım ben, yeter ki bana hep aşkla ve tutkuyla bak."

Yağız'ın başımda dolaşan elleri daha da güçlü bir hal almıştı. Yavaşça başımı göğsünden kaldırıp göz hizama kadar eğildi. "Ben senin tutsağınım zaten Güvercin. Seni hapsettiğim kafesin anahtarını çoktan sana teslim ettim bile. Sen ne zaman istersen o kafesi yuvamız yapmaya hazırım güzelim. Yeter ki sen ellerimi hiç bırakma." Diyerek dudaklarımı küçük ve nazik öpüşüyle mühürledi.

HIRÇIN GÜVERCİNWhere stories live. Discover now