55. Bölüm "Kokusuna Bulandım..."

19.8K 898 112
                                    

Merhaba arkadaşlar. Malesef bölümü düzenleme şansım olmadı. Umarım hatalarımı görmezden gelirsiniz. Sizi daha fazla bekletmek istemedim. Hepinizi kocaman öpüyorum dostlarım. Hepinize keyifli okumalar.

Akşam otele giderken arabada ayağımı uzatmış iyice yayılmıştım. Gelinlik hariç her işi halletmiştik. Önce kan tahlilini yaptırıp akciğer filmi çektirdik. Sonuçlar çıkana kadar fotoğraf işini halletmiştik. Kan sonuçlarının çıkması uzadığı için gelinlik bakmak için az bir vaktimiz kalmıştı. O yüzden bu işi yarına ertelemiştik. Aslında bu benim de işime gelmişti çünkü gelinliği Yağız ile almak istemiyordum.

"Yorulmuş gibisin Güvercin." Yağız'ın sesini duyunca ayaklarımı uzattığım yerden çekip ona doğru hafifçe döndüm.

"Yorulmuşum valla sevgilim. Aslında arabayla gidip geldik neden bu kadar yorulduk anlamadım. Ayaklarım ağrımış resmen."

"Eee Antalya'da sürekli evde oturmaktan hamlamışsın güzelim. Oysa senin tazı gibi koştuğun zamanlar hala gözümün önünde. Beni az koşturmamıştın peşinden." Dedi beni kaçırdığı güne atıfta bulunarak.

"Ya Yağız çok kötüsün gerçekten. Altı üstü bar çıkışı birkaç km koştun peşinden. Onda da yakaladım zaten."

"Seni yakalamak mümkün mü yavrum? Bak hala koşuyorum peşinden."

"İstersen koşma." Dedim uyarıcı bir ses tonuyla.

"Sen iste, ben bir ömür koşarım peşinden Güvercin. Dur durak bilmem hiç de yorulmam, yeter ki her koşuşumun sonunda sana ereceğimi bileyim."

"Peşimden koşma." Dedim gözlerinin içine bakarak. "Hep yanımda yürü. Elimi hiç bırakma Yağız."

Vitesin üzerindeki elini anında kucağımda duran elimin üzerine koyup, güven verircesine sıktı. "Bu saatten sonra istesen de bırakmam güzelim."

Yağız arabayı durduğunda otelin önünde olduğumuzu farkettim. Anahtarları görevliye teslim edip içeri girdik. Asansöre doğru yöneldiğimiz esnada karşıdan bize doğru sırıtıp yürüyen Zeynep'i gördüğümde bütün neşem silinmişti. "Asansörün başında nöbet tutuyor sanki haspam." Diye kendi kendime söylenirken Yağız'ın, elimi sağa doğru çekip yolumuzu değiştirmesi bir oldu. "Nereye gidiyoruz?" diye sordum şaşkınlıkla.

"Bu sefer de merdivenlerden çıkalım." Dediğinde göz kırpıp gülümsedi.

Gözümün ucuyla Zeynep'e baktığımda bizi uzaktan izlediği gördüm. Yüzü asılmıştı ve sanırım dişlerini sıkıyordu. Bir an sıkılmış yumruklarını farkettiğimde keyfim neredeyse yerine gelmişti. Yaptığımın iyi bir şey olmadığını biliyordum ama bu kız sanırım benim bütün savunma kalkanlarımı harekete geçiriyordu. "Yavaş yürü biraz Yağız, o koca adımlarına yetişemiyorum." Diyerek sonunda nefes nefese isyan ettim. Cidden çok hızlı çıkıyordu merdivenleri ellerimiz birleşik olduğu için peşinden çocuk gibi sürükleniyordum.

Adımlarını durdurup bana doğru muzipçe döndüğünde neden gülümsediğini anlayamamıştım. "Bence seni sıkı bir antremana sokmak gerekiyor. Baksana iki merdiveni çıkarken bile nefesin kesildi. Benimle yatakta nasıl başedeceksin merak ettim şimdi bak?"

"Hah işte. Dönüp dolaşıp bu konuyu da yatağa getirdin ya pes doğrusu Yağız."

"Her konuyu yatağa getirme potansiyelim var bu aralar Güzelim. Hele de evleneceğim kesinleştiğinden beri hiç aklımdan çıkmıyorsun."

"Aklın başında değil ki beni çıkartasın. Aklın hep bacak aranda." Deyip gülümsedim ve elinden tuttuğum gibi tekrar merdivenleri çıkmaya yönlendirdim. Aklıma az önceki sözleri geldiğinde birden tekrardan onu durdurdum. "Hem seninle yatakta başedemeyeceğimi de nereden çıkarttın sen? Merdiven çıkarken yoruldum diye seninle başedemeyeceğimi mi sanıyorsun?" dedim imalı bir şekilde. Bir yandan da işaret parmağımı omzuna vurup yavaşça karnına doğru zik zak çizmeye başladım."

HIRÇIN GÜVERCİNDove le storie prendono vita. Scoprilo ora