62. Bölüm "Davet"

16K 761 82
                                    




Hepinize merhabalar canlarım. Yeni bir bölüm ile geldim :) Haftalardır yorumlarınıza cevap veremiyorum ne yazık ki yoğunluktan ama hepsini büyük bir heyecan ve merakla okuyorum inanın bana.  Siz yine görüşlerinizi yorumlarınızı ve varsa şikayetlerinizi muhakkak bana bildirmeye devam edin. Hepinizi kocaman kocaman öpüyorum. Keyifli okumalar :)

Davet günü geldiği için sabah erkenden kalkıp hazırlanmayı planlasam da sabah bir türlü kafamı yastıktan kaldıramadım. Yağız birkaç defa beni uyandırma teşebbüsünde bulunmuş fakat sonunda pes etmişti. 'Sakın seni uyandırmadım diye bana gün içinde trip atmaya kalkma Güvercin. Her defasında bütün çabalarımı bertaraf edip, tekrar uyuman benim suçum değil. Ayrıca davet akşam olacak zaten, sabah kalkıp hazırlanmaya başlamanın ne alemi var anlamıyorum? Madem uykun var uyu güzelim.' Hatırladığım son sözler bunlardı.

Yataktan kalktığımda neredeyse öğlen olmak üzereydi. Hala üzerimde bir uyuşukluk vardı. Bu akşamki davet olmasa kafamı vurduğum gibi uyumaya devam edecektim. Banyoya girmeden önce birkaç cimlastik hareketi yaparak açılmaya çalıştıysam da nafile, sanki günlerce ağır işte çalışmışçasına yorgun ve bitkin hissediyordum. Hızla sıcak bir duş alıp bir şeyler atıştırmak için alt kata indim. Salonda kimseler yoktu. Mutfağa girdiğimde Hatice teyze her zamanki gibi bir şeyle hazırlamakla meşguldü.

"Günaydın Hatice Sultan." Dedim.

Sesimi duyar duymaz bana doğru dönüp hızla yanıma geldi. "Günaydın kuzum. Nasıl oldun daha iyi misin? Dün seni öyle baygın görünce çok korktum yavrum." Konuşurken ellerimi tutmuş şefkatle gözlerime bakıyordu.

"İyiyim sultanım." Dedim avucumu kavrayan ellerini sıkarak. "Gözüm kararmış birden, önemli bir şey yok." Yaptığım açıklamaya inanmasını ummaktan başka bir şansım yoktu.

"Kararır tabi yavrum kararır. "dedi sitem eder gibi. "Sabah geç saatlere kadar uyuduğun için öğün atlıyorsun. Zaten el kadar bir şeysin tansiyonun düşüyor herhalde. Bundan sonra yatağının yanına da bir şeyler koyacağım. En azından uyumadan önce atıştırır öyle yatarsın. Bu bile seni bir müddet idare eder."

"Abartma istersen Sultanım. Oldu olacak yemeklerimi de sen yediriver."

"Valla utanmasam onu da yapardım ya neyse. Bak saat kaç oldu hala kahvaltı yapmadın. Hadi geç otur da hemen bir şeyler koyayım önüne kızım. Bu sefer de bayılırsan Yağız oğlum hepimizi kapının önüne koyar."

"Bu Yağız da sizi ne çok korkutmuş teyzem ya. Koskoca kadınım bir şey olmaz bana. Aramızda kalsın ama Yağız biraz fazla pimpirikli davranıyor."

"Demek pimpirikli davranıyorum Güvercin?" arkamdan gelen sesi duymamla kafamı mutfak kapısına doğru çevirdim. Yağız gülümseyerek bana bakıyordu. "Görüyorsun değil mi Hatice Sultan, düşünceli olmak da artık suç sayılır oldu." Dedi Hatice Teyze'ye göz kırparak.

"Ya öyle demek istemedim sevgilim." Diyerek kendimi Yağız'ın kollarına bıraktım. Parmak uçlarımda yükselip başımı boynunun girintisine sokup kokusunu derin derin soludum.

"Hiç bana boşuna sırnaşma güzelim, az önce söylediklerini duydum. Bundan sonra seni düşünürsem iki olsun." Serzenişte bulunmasına karşın kolları beni sevgiyle sarmıştı. Ayrıca yüzündeki ifade benimle dalga geçtiğinin en büyük kanıtıydı.

"Sırnaşırım tabi. Sen benim biricik, sevgili kocamsın. Canımın en tatlı parçası, birtanemsin." Diye mırıldandım kafamı göğsüne gömerek. Yağız'dan yükselen kahkaha sesi beni de keyiflendirmişti.

"Ohooo... Yağcılarda inecek var. Görüyor musun Sultanım, iki dakikada alladı pulladı beni tavladı. Siz kadınlardan korkulur valla."

Kafamı göğsünden çekip gülerek bir kolumu beline sardım. "Söylediklerimde çok ciddiyim bir kere."

HIRÇIN GÜVERCİNWhere stories live. Discover now