42. Bölüm "Öpüşmemizi Ateşli Buldun Yani!"

28.4K 1.1K 158
                                    

Arkadaşlar bölüm gecikmesi için öncelikle özür dilerim. Muhtemelen böyle gecikmeler bu aralarda olacak. Doğuma iki hafta kaldı ve hala eksikleri tamamlıyorum tabi bir yandan da son günlerin vermiş olduğu ağırlık ve heyecan var :)) Bu yüzden sizlerden anlayış bekliyorum canlarım :)) Hepinize keyifli okumalar :))

Bölüm ithafımız sevgili @Duyyguuu_ ya gelsin. Canım, doğum gününe yetişmedi malesef :(( ama bölüm ile gönlünü alacağımı düşünüyorum. Her daim yorumlarını eksik etmediğin ve hikayemize destek verdiğin için çok teşekkür ederim. Nice yıllara tatlım :))

Telefon tekrar çalmaya başladığında birbirimizden ayrıldık. "Önemli olabilir, istersen aç." Diye fısıldadım. Yavaşça kucağından indiğimde cebindeki telefonu çıkartıp kimin aradığına bakmadan kulağına götürdü.

"Efendim?" Birden yüz hatları değişmiş, gerilmişti. Arayan kişi her kimse onu huzursuz etmiş gibiydi fakat çok kısa bir sürede yüzü ifadesizleşmişti. Duygularından kendini bir anda soyutlayabilen bir adamdı Yağız. Sadece o isterse yüzündeki maskeyi kaldırıyor, bize içindeki o muhteşem adamı gösteriyordu. Koltuktan bir hışımda kalkıp sertçe konuşmaya başladığında konuştuğu kişiyi tahmin etmek zor olmamıştı...

"Seni gebertmeden öteki dünyaya gideceğimi de nereden çıkarttın?" Dudağının kenarında beliren kıvrım; soğuk ve alay doluydu. Gergin olduğunda yaptığı gibi dişlerini sıkıp bırakıyordu fakat yüzünden ne hissettiği hiç belli olmuyordu.

Ağzını kımıldatarak bana Demir'i çağırmamı söylediği an odadan nasıl çıktığımı bilmiyordum. Vücudumda salgılanan adrenalin, titrememe ve paniklememe sebep oluyordu. Hızla mutfağa girdiğimde Demir ve Hatice Teyze'yi koyu bir sohbete dalmış olarak buldum.

"Demir acilen Yağız çağırıyor." Dediğimde Demir'in yanımdan nasıl fırladığını bile anlayamamıştım. Peşinden gittiğimde çoktan odaya girmişti bile. Yağız telefonu hoparlöre alıp Demir'in eline verdi. Demir, nereden çıkarttığını anlamadığım bir kabloyu Yağız'ın telefonuna bağlarken bir yandan da masadaki bilgisayardan bir şeyler yapıyordu.

"Bu yaptıklarını yanına bırakacağımı mı sanıyorsun Yağız? Beni herkese rezil ettin." Eymen'in sesini duyduğum an zaten titreyen bacaklarım iyice kuvvetsizleşmişti. Yağız durumu fark etmiş olacak ki yanıma gelerek bana destek oldu.

"Rezil bir adam olduğunu kabul ediyorsun yani Bozoklu? Sen o pislikleri yaparken utanmadın da herkes öğrendiğinde mi dert oldu lan şerefsiz herif?" Yağız konuşurken bir yandan da bana çıkmam için kapıyı işaret ediyordu. Kafamı hızlı hızlı sallayarak itiraz ettim ve kollarından çıkıp kanepeye oturdum. Kollarımı bağlayarak ne kadar kararlı olduğumu belli etmiştim. Odadan çıkmayacaktım.

"Utanmak mı?" telefonda yankılanan kahkaha tüylerimi diken diken etmişti. "Her anından zevk aldım. Hele de yanında tuttuğun fahişe yok mu" demesiyle Yağız'ın gürlemesi bir oldu.

"İnan bana asıl zevki benim ellerimden alacaksın şerefsiz. Senin ağzını parçalayıp o zevk aldığın organını eline verdiğimde ömründe hissetmediğin duyguları tadacaksın."

"Kendinden bu kadar eminsin yani?"

"Ben boş konuşmam Bozoklu. Bunu en iyi sen bilirsin."

Kısa bir sessizlikten sonra tekrar Eymen'in sesi odayı doldurmuştu. "O halde neden elim kolum serbest bir şekilde dolaşıyorum söylesene Yağız? Yoksa adamaların daha beni bulamadı mı?"

Demir, iyice Bilgisayara gömülmüş bir şeyler yapıyor, bir yandan da Yağız'a devam etmesi için işaret veriyordu.

"Sen olmayan aklını öyle şeylere yorma. Bir bakmışsın ensende bitivermişim."

HIRÇIN GÜVERCİNDär berättelser lever. Upptäck nu