Ön Okuma

8.4K 421 26
                                    


Arkadaşlar 1 M olmuşuz :)) Çok mutluyum. Desteğini eksik etmeyen herkese sonsuz teşekkür ederim. İyi ki varsınız. Sizleri çok seviyorum. Bölümümüzden küçük bir alıntı paylaşıyorum sizlere. Yeni bölüm de 1, 2 gün içinde gelecek. Öpüyorum hepinizi canlarım. Sizi seviyoruuummm :):))

 Tuvaletin yerlerine bulaşmış kanlar, Yağız'ın resmen bilincinin kaybolmasına sebep olmuştu. Hissettiği öfke, içinde bulunduğu çaresizlikle harmanlanınca etrafa saldırmış, yumruklarını önüne gelen her yere savurmuştu.

Son yumruğunu aynaya geçirdiğinde, ayna büyük bir gürültüyle tuz buz olurken onun da elleri kanlar içinde kalmıştı. Bir kez daha elini savurmaya kalkıştığında onu engellemeye çalışan birinin varlığını hissetti. Kulakları sinirden uğulduyor bedeni tir tir titriyordu. Bu titreme, ne soğuktan ne de başka bir şeydendi. Bu titreme, sevdiği kadının bir caninin elinde olduğunun kabullenişinin vermiş olduğu sinir harbinin dışavurumuydu.

"Abi yeter! Kendine gel!" Dedi bir ses ama kimin konuştuğunu anlayacak yetide değildi. Beline sarılan eli bütün kuvvetiyle itmeye çalıştı.

"Bırakın lan!"

"Abi gözünü seveyim daha fazla vurma." Dedi Demir. "Ellerin kan içinde kaldı, bu şekilde Güvercin'e bir faydan dokunmaz." Demir kamera görüntülerinden Eymen'i tespit ettiği an Yağız'ı aramış ve Nehir'in kaybolduğu haberini almıştı. Olanları öğrenir öğrenmez soluğu Yağız'ın yanında almasına rağmen arkadaşının kendine zarar vermesine engel olmamıştı. İçerideki herkesi dışarı çıkartmış Yağız'ı sakinleştirmeye çalışıyordu.

Yağız onu tutan kişini Demir olduğunu anladığında, onu geri savurdu. "Neye faydam dokunmaz Demir neye?" diye sordu öfkeyle. "Nehir'i bile koruyamadım! O orospu çocuğu alıp gitmiş, buna bile engel olamadım ben, sen bana faydadan bahsediyorsun."

"Böyle söyleme kardeşim. Bulacağız Güvercin'i. Senin toparlanmana ihtiyacım var Yağız; bu işin altından tek başıma kalkamam." Diyerek bir kez daha Yağız'ın kollarından tutmaya yeltendiğinde Yağız geri çekildi.

Demir, arkadaşını daha önce hiç bu kadar bitmiş görmemişti. Nehir kaçtığında dünyası başına yıkılmıştı. Esip gürlemiş onu affetmeyeceğini söylemesine rağmen onu bir an bile izlemeyi bırakmamıştı. O zaman da berbat bir durumdaydı ama şimdi... Şimdi çok daha farklı görünüyordu; bir ölüden farksızdı. Gözleri odağını kaybetmiş, öfkeden ne yapacağını şaşırmıştı. Hissettiği çaresizlik, yüzündeki her çizgiye, her mimiğe öyle bir işlemişti ki onu hiç tanımayan biri bile bakışlarından yüreğindeki umutsuzluğu anlardı. "Toparlanman lazım." Dedi fısıltıyı andıran sesiyle. Gözü Yağız'ın elinden akan kana kaydı. "Bir an evvel pansuman yapmalıyız. Sanırım dikişe ihtiyacın var." Diyerek arkadaşının eline uzandı fakat Yağız izin vermedi.

"Yapamadım Demir. "dedi Yağız, kan içinde kalan elini saçlarında ümitsizlikle gezdirirken. "Güvercini koruyamadım. O şerefsizin peşimizde olduğunu bilmeme rağmen hiçbir şey yapamadım."

"Senin suçun değildi kardeşim." dedi Demir arkadaşının omzuna elini koyup. "Bu olanlar için sakın kendini suçlama. Elimizden geleni yaptık fakat o orospu çocuğu bizden daha akıllı davrandı." Dedi sakin bir ses tonuyla. Yağız'ı bir şekilde sakinleştirmeliydi. Bu işe hep birlikte girmişlerdi ve yine hep birlikte üstesinden geleceklerdi. Demir de en az Yağız kadar korkuyordu; Nehir'in zarar görmesinden deli gibi korkuyordu.

"Onu yalnız bırakmamam lazımdı." Dedi Yağız günah çıkarırmışçasına. Onu bu sikik tuvalete yalnız göndermemem gerekiyordu amına koyayım. "diyerek hızla yumruğunu lavaboya geçirdi. Demir onu durdurmayı düşündüyse de son anda vazgeçti. Yağız'ın konuşması, içindekileri dökmesi, sinirinin bir şekilde boşalması gerekiyordu. Demir onun bu halini gördükten sonra bundan daha da emin olmuştu. Kendine zarar vermesini göze alarak arkadaşının gözlerinin içine bakıp onu can kulağıyla dinlemeye devam etti. "Ona özel, tuvalet bile ayarlayabilirdim. Bunun için imkânlarım vardı Demir, bunu nasıl düşünemedim aklım almıyor. Allah kahretsin!" diye bağırdı öfkeyle. "Allah beni kahretsin. Gerekirse onunla tuvaletin içine girmeli yanında beklemeliydim. O zaman onu kaybetmemiş olurdum. O zaman bu kadar çaresiz hissetmemiş olurdum. Güvercin kollarımın içinde huzurla uyuyor olurdu. Bir kızı korumayı başaramadık. Senin suçun değil diyorsun bana, söylesene Demir; senin, benim suçumuz değilse Nehir'in suçu mu o pisliğin ellerinde olmak?" Yağız, Demir'in iki elini tutmuş sarsarken aslında kendi iç hesaplaşmasını yapıyordu.

"Değil abiciğim değil tabi. Hiç Nehir'in suçu olur mu? O bu hikayedeki en günahsız insan." Diyebildi Demir üzgün bir sesle.

"Ona söz verdim kardeşim." diyerek Demir'in kollarını bıraktı Yağız. Bedeni iyice güçsüzleşmişti. Ayakta duracak takati kalmadığından dizlerinin üzerine çöktü. "Onu koruyacağıma dair, ona söz verdim. Sana bir daha asla zarar vermez dedim ama ona en büyük kötülüğü ben ettim. Onu bir başına savunmasız bıraktım." Ağlamak istiyordu, küçük bir çocuk gibi ağlayıp rahatlamak istiyordu ama boğazına takılan yumru; o kadar sert ve acıydı ki ağlamasına izin vermediği gibi yüreğinde de ağır bir tahribata sebep oluyordu.

 "Eğer keşke onu yapmasaydım, keşke bunu yapmasaydım sonucu böyle olurdu diyerek keşkelerin ardına sığınmaya başlarsak sonunu getiremeyiz dostum. Şimdi kafamızı toplamamız gerek." Dedi Demir, Yağız'ın yanına çökerek. "O pislik Güvercin'e zarar vermeden onu bulamamız gerek. Asıl bunun için biraz daha beklersek suçlu oluruz Yağız. Nehir'i ne kadar sevdiğini ve bu durumun sana ne kadar acı verdiğini biliyorum. Seninle eskiden ne olayların içinden sıyrıldık, ne badireler atlattık. Herkesin olmaz dediğini oldurduk. İmkansız diye bir şey yoktur Yağız ama geç kalmak diye bir şey vardır dostum ve biz yeteri kadar geç kaldık bence. Burada oturup vaz mı geçeceğiz?" diye sorduğunda Yağız'ın çatılan kaşlarını serbest bırakıp ve bir hışımda yerinden kalktığını gördüğünde rahatlamıştı.

"Haklısın Demir. Bir an evvel o şerefsizi bulup cezasını kesmeliyim. Nehir'e zarar vermesine izin veremem." diyerek suyu açıp yüzünü buz gibi su ile yıkadı. Demir'in de dediği gibi ellerini çabuk tutup bir şeyler yapmaları gerekiyordu. Elindeki kesiklerin hala kanamaya devam ettiğini gördüğünde elini Demir' e uzattı. "Sunun çaresine bak kardeşim. Gidip dikiş attıracak zamanımız yok." Dedi.

Demir hızla boğazındaki kravatı çıkartarak Yağız'ın eline doladı. "Onun ağzını burnunu kıracağım, onu bize bulaştığı için pişman edeceğim kardeşim. Nehir'e yaşattıklarının hesabını öyle bir soracağım ki nefes aldığına bile pişman olacak. Güvercin senin sevdiğinse benim de kardeşim, Eymen'i sadece senin haklamana izin vermem haberin olsun." Dedi Demir. Yağız'dan bir onay bekliyor gibiydi. Yağız'ın başını aşağı yukarı sallamasıyla iki adam kucaklaşıp sırtlarına yumruklarını vurdu.

"Yeter ki onları bulalım kardeşim, yeter ki bulalım herşeye razıyım..." dedi Yağız. 

HIRÇIN GÜVERCİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin