61. Bölüm "Geçmişin izleri..."

19.7K 870 98
                                    

Hepinize iyi bayramlar dilerim dostlarım. Sevdiklerimizle hep birlikte daha nice bayramlara inşallah. Hepinize keyifli okumalar❤💖💙

Sabah uyandığımda Yağız yanımda yoktu. Yatağın kenarına toplanmış olan yorganı üzerime çektiğimde Yağız'ın o eşsiz kokusu burnuma doldu. Gözlerimi kapatıp kokuyu derin derin içime çektim. Onun olduğumu bilmek kadar, onun da bana ait olduğunu bilmek huzurlu ve mutlu hissettiriyordu. Komodinin üzerinde ki saate gözüm takıldığında şaşkınlık ve telaşla yatakta doğruldum. Dijital saat tam 14.02'yi gösteriyordu. Bir an yanlış mı görüyorum diye düşünüp tekrar baktığımda sonuç yine değişmedi. Nasıl olur da bu saate kadar uyumuştum anlamıyorum. Uykuyu sevsem de sabah erken kalkma gibi bir alışkanlığım vardı ve bu aralar bu alışkanlığımın nasıl oldu da değiştiğini anlamaya çalışıyordum.

Yağız neredeydi acaba? Kollarımı havaya kaldırıp gerindiğimde üzerimden düşen yorganla birlikte açığa çıkan çıplak göğüslerim dün gecenin aklıma gelmesine sebep oldu. Gülümseyerek kendimi tekrar yatağa bıraktım. Yağız'ın dünkü o hali, neredeyse kahkaha atmama sebep olacaktı. Bütün gece Demir'i evden göndermek için bin dereden su getirmişti. Yemekten sonra film izlemek isteyen Demir'i, onayladığım için gece bana da küçük bir ceza vermeyi ihmal etmedi. Onun ceza diye adlandırdığı o edepsiz şey benim için harika bir ödül olmuştu ya orası ayrı bir konu. Sanırım o ceza için Demir'e çeşitli davetler götürüp Yağız'ı çıldırtabilirim. Sonunda ceza alacaksam buna kesinlikle değerdi. Bu işten en karlı çıkan yine Demir olurdu ya, o da ayrı mesele.

Bedenimin çeşitli yerlerinde ufak sızılar vardı ve bu sızıların sebebinin en büyük sorumlusu odanın etrafına fırlatılmış dantelli siyah jartiyer takımından başkası değildi. Yağız'ın, beni bu takımın içinde gördüğü o anın görüntüleri, hala kalbimin delicesine atmasına sebep oluyordu.

"Siktir! Rüya gibisin Güvercin."

"Beğendin mi gerçekten?"

"Beğenmek kelimesi, şu an hissettiğim duyguları anlatmakta az kalır. Biraz daha o kapının dibinde dikilirsen kalp krizi geçirebilirim güzelim."

"Ama şunu tam takamadım sanki." Jartiyerin arka ipini göstererek arkamı döndüm. Dantelden ince iplerle kalçalarımı saran varla yok arası çamaşırımın iplerini çekiştirdim. Bütün kalçalarım olduğu gibi gözler önünde duruyordu. "Sanırım klipsinde bir sorun var."

"Sikeyim klipsini." Diye resmen kükrediğinde bakışlarındaki ateş, ikimizi de yakacak duruma gelmişti. "Kahretsin çıldırıyorum. Bu halde bile boşalabilirim bebeğim. Arkanı dönerek beni delirtmek mi istiyorsun?" Onun bu haline kıkırdarken anında yataktan inip dibimde bitti.

"Ne yapıyorsun Yağız?" diye sordum arkadan kalçalarımı avuçladığında. Nefesini ensemde hissettiğimde sırtımı göğsüne bıraktım. Başımın arkası, omzuna düşerken gözlerim dokunuşlarının etkisiyle kapandı.

"Şu bahsettiğin klipsi takacağım."

"Klipsten bahsettiğine emin misin bebeğim?"

"Neden sordun yoksa takmamı istediğin başka şeyler de mi var Güvercin?" Boynumda gezinen dudakları bedenimin arzuyla kıvranmasına sebep oluyordu. "Eğer öyleyse seve seve takarım."

Sertliği kalçalarıma baskı yaparken, ellerimi duvara yaslayıp kendini bana ittiğinde ihtiyaçla seslendim. "Yağız?"

"Söyle güzelim." O da nefes nefeseydi...

"Dayanamayacağım."

"Ben de güzelim bende..." Beni kendine çevirip bacaklarım iki yanına gelecek şekilde, beni kucakladı. "Önce üzerindekilerden kurtulacağım, sonrada sana istediğini vereceğim Güvercin. Bu gece cezalısın." Diyerek beni yatağa bıraktı. "Cezan da; sabaha kadar sana yapacaklarıma katlanmak olacak keza o zamana kadar bile sana doyabileceğimi sanmıyorum."

HIRÇIN GÜVERCİNWhere stories live. Discover now