60. Bölüm "Sen Beni Öldüreceksin Kadın!"

23.4K 880 87
                                    


Merhaba arkadaşlar. Size yeni bir bölümle geldim. Üzülerek söylüyorum ki artık yavaş yavaş finale yaklaşıyoruz. Önümüzde daha kaç bölüm var bilemiyorum ama kitabımızın sonuç bölümüne gelmiş bulunmaktayız. Bu bölüm de sonuç kısmının geçiş bölümü umarım beğenirsiniz. Bölümün sonunda sizlere bir kaç sorum olacak cevaplarınızı mutlaka bekliyorum. Hayale,t okuyucular siz de yıldıza basmaktan çekinmeyin lütfen. Bu yolda hep birlikte yürüyoruz :)) Hepinize keyifli okumalar.

Nikahın ertesi günü İzmir'de bizi tutan bir şey olmadığına karar verip Yağız'ın İstanbul'daki evine gitmiştik. Demir ve Yağız ara ara çalışma odasına kapanıyor iş ile ilgili bir şeyler yapıyorlardı. Herşey o kadar güzeldi ki hala evlendiğimize inanamıyordum. Eymen olayı çözülene kadar bu evde yaşamaya karar vermiştik. Aslında başka bir eve taşınıp masraf etmemizin çok da bir gereği yoktu fakat Yağız, herşeyini ikimizin seçtiği yeni bir evde yaşamamız için ısrar ediyordu.

Mutluyduk ve inanılmaz derecede huzurluyduk. Hayatımın büyük bir kısmında özlemini çektiğim huzur, bir ömür yanında olmak istediğim adamın yüreğinden bana bahşediliyordu. Her ne kadar geçmişimi anmaktan hoşlanmasam da o geçmişin karanlığı, bizi bir araya getirmiş görünmez bir sevgi bağı ile bağlanmamızı sağlamıştı.

Gözlerim, yatak odasındaki banyodan çıkan Yağız'ın ıslak vücudunda gezindi. Saçlarından süzülen damlalar göğsünün üzerinde alelade süzülüp kasıklarının üzerindeki havlunun yüzeyine nüfus ediyordu. Sert ve güçlü görüntüsünün altında yatan o naif adamdı, benim benliğimi birbirine katan.

"Günaydın uykucu güzel." Diyerek yanıma doğru geldi. Yatağın yanına oturup iki elini yanaklarıma yaslayarak üzerime doğru eğildi. Dudakları alnıma değerken kokumu öyle bir içine çekti ki bir an başımın döndüğünü hissettim.

"Günaydın." Dedim gözlerine bakarak. Sonrasında dudaklarımın üzerine kapanan dudaklarının muhteşem tadıyla bana küçük bir ziyafet sundu.

"Erkencisin." Dediğim de ayağa kalkıp gardıroba doğru ilerlemeye başlamıştı bile.

"Bugün işyerine gitmem gerek Güvercin. Yönetim kurulu toplantısı olacak. Demir ile birkaç gündür ortaklığımız üzerinde çalışıyoruz."

"Ortaklıktan ayrılıyor musunuz?" diyerek şaşkınca yatakta doğrulup üzerimi çarşaf ile kapattım.

"Ne ayrılması güzelim, sadece daha önce yaptığımız iş bölümünde birkaç değişiklik yaptık ve bununla ilgili imzalamamız gerek birkaç şey var. Aynı zamanda yönetimi de bu durumdan haberdar etmemiz gerek."

"Hım. Gizli değilse ne gibi değişiklikler yaptınız sevgilim? Yoksa daha mı fazla çalışacaksın artık?" diye sordum dudaklarımı memnuniyetsizce büzerek.

"Sen benim karımsın Güvercin. Sevdiğim kadınsın. Senden gizleyeceğim bir şey olamaz. Bir daha öyle konuştuğunu duymayacağım." Kaşlarını çatmış vaziyette benimle konuşurken bir yandan da elinde tuttuğu beyaz gömleği, giymeye çalışıyordu. "Biliyorsun burada ve yurtdışında otel ve kumarhane işletiyoruz."

Bunu öyle bir söylemişti ki. "Biliyorum." dedim gülümseyerek.

"Seni bu kadar gülümseten ne bebeğim? Yaptığımız iş sana komik mi göründü?" Gömleğinin düğmelerini iliklerken tekrar yanıma geldi.

"Hayır tabi Yağız." dedim gülmeye devam ederken. "Öyle bir söyledin ki sanki koskoca oteller zincirinden değil de mahalledeki bir bakkal dükkanından bahsediyorsun."

HIRÇIN GÜVERCİNWhere stories live. Discover now