JYİ•18

14.9K 1.5K 620
                                    

Kalbime dalgalar çarpıp dağıtıyor

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Kalbime dalgalar çarpıp dağıtıyor.
exo

Bugün üniversitedeki ilk günüm. Açıkçası biraz heyecanlıyım. Bir üniversiteli için utanç duyuyorum. Heyecanlıyım! Derin birkaç nefesle bastırmaya çalışıyorum. Bunun üstesinden gelebilirim. Belki de gelemeyip sınıfın ortasına kusarım. Yeni ortamlara karşı fobim var. Bu yedi yaşındayken de sorun oluyordu. On sekiz oldum hala sorun. Demek ki neymiş; bazı şeyler yaşla ilgili değil. Veya cinsiyetle. O sümüksü, süngerimsi beyinle ilgili olmalı. Son birkaç gecedir bu öğrenci evdeyim ama alışamadım. Tavanı bile yabancıydı. Çalan alarmı anında susturdum. İlk gün ya, olağanüstü hallere sahibim. Sırtı bana dönük Fırat hala uyurken yataktan kalkıp tuvalete gitmek için odadan çıktım. Evin tek tuvaleti vardı ve beşimiz tarafından ortak kullanılan bir alandı. Uyku sersemi uyuşuk bir şekilde yürürken Can birden odasından çıkıp tek bir adımla benden önce tuvalete girip yüzüme tokat gibi kapıyı çarpınca üniversite hayatının acı olacağını o an anladım.

"Lan!" Kendime not; tuvalete gitmek için alarmı iki dakika erkene kur.

Sabah kahvaltı olayını ise nasıl atlarız diye anlaşmışız gibi millet evde geziniyordu. Aslında biz beşimiz de sabah adamı değiliz. Kimse birbiriyle konuşmadığı gibi suratına da bakmıyordu.

"Kahvaltı yapsak mı? Yani sabahları kahvaltı yapılır ya..."

"Yok." Dedi Özgür, Yağız'ın sorusuna. "Hemen çıkalım." Sonra Can'ı muhatap alıp "Abi, okulun büfesinden yeriz biz." Dedi.

Yağız başını olumsuz anlamda sallarken "Şunu yapmayın lan." Dedi. "Tek kalmaya karşı büyük sorun yaşıyorum zaten. Sizde yeni evliler gibi mıç mıç geliyorsunuz sizde."

"Dedik, biz sana gel diye." Özgür ile Can aynı bölüme girince yalnız kalan bizler de haliyle biraz kıskanıyorduk.

Yağız cevap vermeyince Özgür'ün yanına geçip "İşin bittiyse çekil." Dedim.

"Tek ayna bu mu?"

"Ayakkabılarımı giydim. İçeri giremem."

Özgür söylene söylene bana yer verirken Fırat "Acele etmezsek otobüsü kaçırırız." Dedi. "Son çıkan kapıyı kilitlesin."

Sonrası bir kargaşa. Bir bakmışım sona kalmışım. Can asansöre koşarken "Sona kalan dona kalır." Diyordu. "Acele et, İlhan!"

Piçler. Ama sevgili piçler. Arkalarından hançerler fırlatan gözlerimle baktıktan sonra kapıya döndüm. Kapıyı annem usulü alttan üstten ikişer defa kilitleyip tabana kuvvet merdivenlerden indim. Evden aynı okula diye çıkıp Sarıyer de bulunan ayrı kampüs binalarımıza koşturduk. Tek otobüsle okula yarım saatte gidiyorduk. Daha yakın evler daha pahalıydı. O yüzden uyku ve kahvaltıdan illa feragat edilecekti. Okul bünyesindeki yerleşkede de kalabilirdik pekala ama yerleşke il dışı öğrencilere öncelik tanıyordu. Elbette yararlanabilirdik ama istediğimiz gibi olmazdı. Ayrı yurtlara verilebilirdik. Hem üniversiteli olmanın ayrıcalığı ayrı evde yaşamaktır.

juliet yaşamak istiyorHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin