•Yağız Üstün•

8.5K 855 142
                                    

Bu bölüm gelecekten bir alıntı olup tamamen bağımsız bir bölümdür.

Bu bölüm gelecekten bir alıntı olup tamamen bağımsız bir bölümdür

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


29 Şubat,

|YAĞIZ ÜSTÜN|

Mezarlığın yanına vardığımda yüzümde bir gülümseme vardı. Dört yılda bir denk gelen 29 Şubat ile soluğu yine mezarlığın başında almıştım. 29 Şubat'ta başka hiçbir işim olmazdı. Zaten dört yılda bir geldiği için bu üçüncü seferimizdi. İlk yıllar nerdeyse her gün geldiğimi hatırlayınca içim burkuluyordu. Gençliğime haksızlık ettiğimi biliyordum. Her gece özür diliyordum. Ama ilk kez aşık olmuştum. Ayaklarım yere basmıyordu. Kalbimin kanatları uçuruyordu beni. Ölürse ölürüm sanmıştım. Ölememiştim. Ama yaşayamadım da Yârim. Sen 19 yaşında, hayatının baharında elimden aldığından beri ölüydüm.

Yağan kar ince bir örtü gibi serilmişken mezarlığın üzerine elimdeki buketten çıkardığım çiçekleri teker teker dizdim. Farklı birkaç çeşitten oluşan çiçekleri Yârim'in seveceğini biliyordum. Odasını da çiçeklerle süslerdi. Güzel öleceğini söylerdi. Keşke ölmeseydi... sonumuz ayrılık bile olsaydı bunu yapan ölüm olmasaydı keşke...

Çiçek dizme işi bitince geri çekilip mezarlığın ayak ucunda durdum. Özellikle gülümsüyordum. Biraz zordu. Mezarın ayak ucunda durulunca içinde yatan kişinin geleni göreceğini söylemişlerdi. İlk kez iyi görünmek istiyordum.

Derin bir nefes alıp kocaman gülümsedim. "Ben geldim, Yârim." Dedim. "Kar yağıyor. Kar yağsın diye çok dua etmiştik, ama o yıl hiç yağmadı." Burnumu çekip ağlamamak için gözlerimi kırpıştırdım. "Ben bugün 29 yaşındayım, Yârim. Sen ise hala 19 yaşındasın." Üşümüş yanağımdan aşağı sıcacık bir yaş süzüldü. Elimin tersi ile silip "Bugün buraya seninle bir sır paylaşmaya geldim." Dedim. Gülmeye çalıştım. Gözlerimi mezara diktim. Öyle ki göz göze geldiğimizi düşündüm. "Ben tekrar aşık oldum." Dedim gülerek.

Sonra başım öne, gözyaşlarım yer düştü. Kontrolsüz bir şekilde ağlamaya başladım. Kendimi yoklarken iç savaşımı en kanlı haliyle yapıyordum. Seni söküp atamıyorsam kabullenmem gereken şey; artık bana senin aşkının iyi gelmediğidir. Kabul et, Yârim. Ölünle yaşayamam. Mutlu olmamı isterken istediği şey bu değil miydi? Tek başıma acınla yapayalnız ölürken mutlu olamazdım ki... bizim tayfaya bakarken mutlu olamazdım...

"Buraya geldim. Çünkü ölü olduğunu, artık yaşamıyor olduğunu kendime kanıtlamam gerekti. Sen demiştin ki; sen ilk aşkım, ilk şiirim, yastığıma düşen ilk gözyaşımsın... bedenimi toprağa, ruhumu senin içine gömüyorum. Ben buraya bu yükten kurtulmaya geldim, Yârim. Sen bana aşkı öğrettin... ben de güzel seven bir adam olmak istiyorum... seni aşmak, büyümek ve hayatımı yaşamak istiyorum. Seni son nefesime kadar seveceğim... ama artık aşık olduğum kişi sen değilsin... bence onu tanısan seversin... çünkü o seni sevdi... benimle birlikte seni kabul ederek beni de sevdi... onu da kaybetmek istemiyorum... lütfen, mutlu olmama izin ver..."

Sen yaşayanların dünyasına ait değilsin, Yârim. Sana karşı bir zamanlar olan hislerime saygı duyuyorum... ama artık aynı kalabilmiş değilim... çokça bozuldum ve değiştim... Uzanıp toprağa dokundum. Bu bir avuç toprak sendin, Yârim. Mezar taşındaki isme baktım. Özür dilerim. Seni güzel hatırlamak isterim...

"Yârim Uygar. Ruhunu sana geri teslim ediyorum... huzur bulsun huzur... sende bundan sonra mutlu ol..."

<••••••>

Kurgumu okuduğunuz için teşekkür ederim.

juliet yaşamak istiyorWhere stories live. Discover now