JYİ•34

14.3K 1.5K 904
                                    

Aşık olmakta bir çeşit intihar değil midir?

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Aşık olmakta bir çeşit intihar değil midir?

|•|

Yılın son haftasını finallere not yetiştirme ve Mollaibrahimoğlu'nun verdiği sorularla uğraşmakla geçirdim. Bir de Dua ile... Hafta boyu her gün belirsiz saatlerde geldi.

"Kan verip geldim." Ya da "Hastaneden geliyorum." Ya da "Yârim iyi benim işim vardı hastanede." Giriş cümleleriydi. Bunlar değişse de devamı hep aynıydı. "Uykum var. Yatağını benimle paylaşır mısın, İlhan Berk?"

Benim cevabım belliydi. Ona daima açıktım. Onu öyle hızlı hayatıma almıştım ki bazen bu kız kimdi diye kendimi sorgularken buluyordum. Sonra onun Dua olduğunu kendime hatırlatıyordu. O Dua'ydı. Dağınık saçlı, minik suratlı ve kuş kadar bir kızdı. Kitap okur ve yazmak isterdi. Kız kardeşini yaşatmak için kendi hayatından vazgeçebilecek kadar güçlü biriydi. Ona imreniyordum. Nasıl bu kadar güçlüydü? Nasıl gülebiliyordu? Nasıl hiçbir şey olmamış ayaktaydı? Bilmiyorum. Bilmemek beni üzüyordu. Zayıf düşürüyordu. Ona karşı eksik hissediyordum. Ona gerçekten yardım etmek istiyordum. Halbuki kızın savaştığı kulvara çok yabancıydım. Ona karşı, hislerimize karşı tamamen yabancıydım. Korkmakta haklıydım. Biliyorum ki bu kız benim sonumdu.

Bir hafta aşağı yukarı şöyle geçti; O, yatağımda uyurken, ben ders çalışmaya çalıştım. O, yatağımda kitap okurken, ben okula gidip geldim. O, yatağımda telefonu ile oynarken, ben ders kayıtlarımı dinledim. O, yatağımda sessizce ağlarken, ben bunu fark etmemiş gibi davranmaya çalıştım. O, yatağımda soğuk soğuk terlerken, ben kollarındaki morlukları görmemek için üzerini değiştirmedim. O, yatağımda bir şeyler yerken, ben de ona eşlik ettim. O, yatağımda bana bir şeyler anlatırken onu dinledim. O, yatağımda kemoterapinin etkilerini söylerken korkmadım. O, yatağımda bana sarılmak istediğinde tereddüt etmeden usulca yanına uzandım.

Nasıl davranmam gerektiğinden emin olamayarak yanında uzanırken bana doğru döndü. Gülümsedi. Ve kollarımda... Kaskatı kesilirken nefesimi tuttum. Kollarımı başının etrafına sarıp onu göğsüme hapsettim. Çenemi başının üzerine koydum. Tuttuğum nefesi saldım. Gözlerimi yumarken kokusu bana kollarımda olduğunu söylüyordu. Kollarımdaki kızın tüm vücudunu hissederken dürtülerimi kontrol altında tuttum. Ona sıkıca sarıldım. Buz gibi olmuş burnunun ucu boynuma değerken ürpermemeye çalıştım. Göz yaşları tişörtümü ıslatırken bunu sorun etmemeye çalıştım. Yalvararak ağlarken gözlerimi sıkıca yumdum. Korkmasın istedim. Ondan daha çok korktuğumu fark edene kadar onu her şeyden koruyabilirdim... Onu kurtaramayacağımı bildiğim halde sıkıca sarıldım. En azından tek başına düşmesin istedim. Elimden başka bir şeyin geldiği yoktu.

Sonunda uyuya kaldığında ben de kendimi bıraktım. İlk kez birine karşı böyle şeyler hissediyordum. Hislerimin farkındaydım da yoğunluğunun bu derece olacağını bilememiştim. Nasıl onsuz bir hayatı yaşayamam diye düşünürüm? Nasıl onuşuz ilerisini göremem? Bu nasıl aptalca bir bağlanma böyle? Her şey nasıl bu kadar kontrolümden çıkar? Artık geri dönüşümün olmadığını düşünmek... bana ne yaptın, Dua? Tüm yollarım çıkmaz da... Tüm yollarımın tek bir sonu var. O da kollarımda kaybolan bu küçük kız. Bu nasıl oldu?

juliet yaşamak istiyorHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin