JYİ•55

11K 1.3K 518
                                    

Beklemek de bir çeşit intihar değil midir?

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Beklemek de bir çeşit intihar değil midir?

|•|

Birkaç saat önce yabancı olan kız artık ailenin bir üyesiymiş gibi muamele görürken artık omuzlarımdan kalkan yükle rahat nefesler alabiliyordum. Babam Juliet'in Türkiye'de yaşayabilmesi için birtakım arkadaşlarını aracı koyarken eniştemler hep bir elden kalacak yer ve ilerleyen günler için plan program yapmaya dahi başlamıştı. Oh be, dünya varmış. Birilerinden bir şeyler saklamak, bu denli büyük bir olayın altından tek başıma gelmek ne kadar zormuş. İyi ki kaç yaşında olursam olayım benim derdimle dertlenen bir ailem varmış. Şükürler olsun.

İstanbul'da çoktan akşam olmuşken ailem yazın hararetlendirdiği evden taşıp bahçeye sığınmıştı. Serin bir duşun ardından ben de aralarına karışmak istedim. Geldiğimizde benim odam da oynayan yeğenlerimle tanışmak ilk işimdi. Doğumları üzerine ziyarete gelemediklerim, hiç görmediklerim vardı. Beni ilk kez gördüklerinden yanıma yaklaşmaktan çekinirken alışmak için zamana ihtiyaç duyuyorlardı.

"Doğru mu anladım? Sen annemin ve teyzemlerin küçük erkek kardeşi misin?" Diye soran Övgü, Piraye'nin beş yaşındaki ilk kızıydı. Üstün zekalı teşhisi konulan bu küçük hanım bana cin gibi bakıyordu.

"Evet." Dedim. Odanın ortasında oturmuş etrafımı saran küçük kızları izliyordum. "Ben annelerinizin en küçük kardeşiyim. Yani sizin dayınızım."

"Annemin küçük kardeşisin öyle mi? Ama hiç küçük değilsin ki!" Dedi Övgü.

Övgü'ye baktım. "Sen üstün zekalı olduğuna emin misin?" Diye sordum.

Küçük kız güldü. "Emin olduğum için insanlarla iletişime geçtim." Dedi.

Gözlerimi kırpıştırıp "Ciddi olamazsın." Dedim.

"Teyze bu mu şimdi benim dayım?"

Övgü'yü kucağıma alırken "Ben sana doğduğun zaman altın taktım ufaklık." Diyordum. "Bu mu denir mi dayıya?"

"Yayı, sen şimyi yılyızlayın yanına mı gittin?" Diye araya giren Selen, Celile ablamın dört yaşındaki en büyük kızıydı.

"Tabii, akıllım." Dedi Duru, Saba'nın üç yaşındaki ikinci kızıydı. "Yıldızlayın yanına gidip bizleye bu tokalayı aldı."

Saba ablam "Teşekkür ettiniz mi kızlar?" Diye sorunca hepsi bir ağızdan bana teşekkür etmeye başladı.

Hepsine hediye olarak yıldızlı tokalar almıştım. Çok basit ve küçük bir hediye olduğunun farkındaydım. Ama hediye almak için girdiğim yerde o tokalara resmen aşık olmuştum. Kızlar tokalar dışında aldığım diğer hediyelere pek heyecanlanmamışlardı bile. Hepsi aynı tokayı takınca ilgileri daha büyük olmuştu.

"Toka için teşekkür ederim, dayı. Ama seni affedebileceğimi sanmıyorum." Dedi Hanzade.

Şimdiden 6 yaşında güzeller güzeli bir kız çocuğuydu. Açıkçası canım acıdı. "Nedenmiş dayısının ilk göz ağrısı?" Diye sordum.

juliet yaşamak istiyorWhere stories live. Discover now