JYİ•65

11.7K 1.1K 414
                                    

Göğüs kafesinin altında bir cennet var

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Göğüs kafesinin altında bir cennet var.
Orası benim kutsal toprağım.

|•|

Sıcacık esen rüzgar yattığım yerde beni gülümsetmeye yetiyordu. Bir de arka plandaki kuş cıvıltılarına karışan yeğenlerimin sesleri artı bir gülümseme sebebimdi. Ah, bir de Dua'nın her an zihnime düşen düşü beni gülümsetiyordu. Hal bunlar olunca ben sanırım dünyanın en mutlu adamıydım. Kuşkusuz çok mutluydum. Artık her haliyle hemhal olduğum bir kadın vardı. Bu kadını bir sabah mutfağın ortasında ağlarken bulabilirdiniz. "Ah, güzelim. Niye ağlıyorsun?" Diye sorduğumda kısık sesi ile kesik kesik "Soğan yaktı. Gözlerimi soğan yaktı!" Derdi kimi zaman. Onun ıslak yanaklarını öpmekten geri kalmayıp bizim için hazırladığı yemeğe onun kaldığı yerden seve seve devam ederdim ki o bir daha da ağlamasın. Sevdiğim kadını uyurken izleyebilmek için ondan önce uyandım ve ondan sonra uyudum. O uyurken yanaklarını örten kirpikleri seyretmek en güzel rüyaydı. Onun bana kitap okuduğu akşamlarda başım göğüs kafesine yakın olurdu. Hemen göğüs kafesinde varlığını sürdüren cennetim vardı. Parmakları saçlarımı okşarken küçücük beline sokulurdum. Yaptığı keyifli banyoların ardından saçlarını taramamı isterdi. Her bir saç teline nazik davranır, canını yakmaktan korkardım. Saçlarını örmemi istediğinde bunun için çaba harcardım. Ne yazık ki başarılı değildim. "Saçlarımı örmeyi bir alıştırma süreci olarak kabul et, İlhan Berk. İleride bu deneyim işine yarayabilir." Diyordu. Kendi küçük kızımın saçlarını örecek olmanın düşüncesi midemdeki kelebekleri kusmama sebep olacak cinstendi. Korkunç ama içten içe mutluluk barındırıyordu. Sadece bir ihtimalden ibret bile olsa ayaklarımı yerden kesecek bir mutluluktu. Ayrı kaldığımız her anın acısını çıkarmak için çok aceleciydik. Yakın zamana Kıbrıs biletlerimizi almıştık. Kız tarafı ile ailelerin tanışması ve küçük bir yüzük merasimi yakında gerçekleşecekti. Tüm bu teferruatın içinde umurumda olan tek şey resmî olarak Dua kızıyla bir yola çıkmaktı. Bu uzun belki zahmetli yolda elim onun elini tuttuktan sonra her şey çok daha kolay geliyordu. Heyecan vericiydi.

Yattığım hamak olması gerektiğinden de hızlı sallanınca gözlerimi açtım. Etrafım tahmin ettiğim üzere küçük uzaylılar tarafından sarılmıştı.

Duru "Yayı uçuyoy!" Diye bağırıyordu.

Selen hem zıplayıp hem kendi etrafında dönerken "Ben de uçmak istiyorum!" Diyordu.

Tek ayağımı yere atınca anında durdum. Beni sallamış olmalarına şaşırmıştım. Şu beş kızın toplam kilosu ben etmezdi.

"Anneleriniz sütün içine ne atıyor? Ne bu güç hanımlar?"

"Pekmez! Bal!" Derken bir ağızdan bağırıyorlardı.

Öykü ağzındaki emziği çıkarıp bana uzattığında onu yakalayıp kucağıma aldım. "Hayır. O senin." Diyerek emziğini ağzına geri verdim. Hamağa çıkmak isteyen kızları tek tek içeri aldığımda birden kendimi ayakta onları sallarken buldum. "Vay be... Resmen oyuna getirdiniz beni."

juliet yaşamak istiyorWhere stories live. Discover now