JYİ•28

11.5K 1.5K 531
                                    

Tüm dikenlerini ortaya çıkardın ama,Senin bir gül olduğunu görebiliyorum

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Tüm dikenlerini ortaya çıkardın ama,
Senin bir gül olduğunu görebiliyorum.
|bts|

Onu kollarımın arasına aldım. Küçücüktü. İçinde evreni barındıran bu kız birçok kez öldürülmüştü. Aynı kişi tarafından defalarca. Ve o, severek vermişti canını.

Beynimden vurulmuşa dönmüştüm. Ellerim titriyordu. Aklım almıyordu. Kendimi... kendimi onun yerine dahi koyamıyordum. Katlanması gereken ne kadar çok acısı varmış. Onu başlarda yabani diye etiketlerken ne kadar ön yargılıymışım. Kaçamadığı, katlanarak yaşamak zorunda kaldığı hayatı karanlık ve soğukmuş. O, kanadı defalarca kırılmış yaralı bir kuşmuş. Yuvasından itilmiş ve unutulmuş... Kalbi kırık, boynu daima bükük... Halbuki ne güzel gülüyor... Halbuki ne güzel yaşıyor, yaşatıyor... Nasıl? Nasıl böyle güçlüsün? Bu kadarcık bedenle bu denli büyük bir yürekle, yükle... Nasıl yaşıyorsun, Dua?

"Şimdi burada seninle gülmek, yemek yemek, konuşmak bile yanlış geliyor. Hakkım yokmuş gibi hissediyorum. O, hastaneleri hiç sevmez ama orada. İğnelerden korkar ama günde kaç kez vurulduğunu sayamaz. Şimdi burada sana sarılmak yanlış... O... O hastayken benim elimden bir şey gelmezken seni sevmek çok yanlış geliyor. Eğer onu yaşatamazsam yaşamaya hakkım yok gibi hissediyorum. Çünkü benim var oluş amacım onu yaşatmak. Ben... ben böyle hissediyorum, İlhan Berk."

Daha sıkı sarıldım. Yüzü boynumda kaybolurken sıcak gözyaşlarının tenimi yaktığını hissediyordum. Hıçkırıkları ile bedenim sarsılırken saçlarını okşadım. Başımın ağrıdığını hissediyor, beynim bir boşluğun içinde süzülüyordu. Boş. Bomboş hissediyordum... Dua'nın kazağımı sıkıca tuttuğunu hissettim. Bana tutunuşundaki ihtiyacı ve kalan diğer şeylerin içinde kayboldum. Kayboluyordum. Acısıyla... Onunla beraber... Uzaya hiç gitmedim ama uzay boşluğunda süzülüyorum. İçimdeki boşluk öyle büyük ki uzay boşluğu da neymiş... Biri bana söylesin istiyorum; bu acılar nasıl telafi edilir? Nasıl iyileşir bu kız?

Dua geri çekilip kan çanağına dönen gözlerini bana dikene kadar geçen zamanı takip edemedim. Yüzü gözü yaşlarla ıslanmışken yüzüme baktı. Gülümsedi bile. Ellerini kaldırıp yüzümü avuçları arasına aldı. Yanaklarımdaki ıslaklığı kurulamaya çalışırken ağladığımdan bile habersizdim. Benim haberim yok. Akmış gitmiş yaşlarım, insan olmuşluğum...

Kırık dökük bir gülüş dudaklarının uçlarında gezintiye çıktı. "Çok güzelsin." Dedi. Erkek adam güzel olur mu hiç?"İlhan Berk..." Dedi. Adımı sevdim. "Sana ne zaman aşık olduğumu bilmiyorum. Ben sana aşık oldum." Kalbim yörüngesinden çıktı. Ben de sana karşı boş değilim hani. "16 yaşındayım ve elimde şu göğsümde atan kalbimden başka bir şeyim yok." 18 yaşındayım ve elimde şu göğsümde atan kalbimden başka bir şeyim yok. "Karşılığını istemiyorum." Karşılığını istiyorum ama. "Bencilce belki ama yanımda olmanı istiyorum. Bunu neden istediğimi bilmeden. Her şey bitene kadar... Bahar tekrar gelip çiçekler tekrar açana kadar... Yârim bu eve sağlıklı bir şekilde geri dönene kadar... Ben burada kalsam... sen olduğun yerde beni bekler misin?"

İri yaşlar gözlerinden yuvarlanıp yanaklarından süzülürken dudağını ısırdı. Gözlerimi karşımda duran kıza diktim. Kaşları ince ve kavisli. Kirpikleri gür ve şu an ıslak... Gözleri alaca... Ağladığı için daha çok lekeli bir ela. Burnu hokka dediklerinden... Küçük ve şu an kırmızı... Üst dudağı ince, alt dudağı ona göre daha dolgun... Yanaklarından burnu üzerine doğru saçılmış çiller var. Samanyolu gibi. Herhangi bir güzergahları yok. Saçları omzunu geçer, daima karpuz kokar. Boynu uzun ince... Teni pirinç renginden... Beyaz. Vücudu küçük ama güzel... Ayrıntılarda yatan kusurlar... Mükemmellikten ziyade kusurların içine gizlenmiş güzellikler... görmek için kalbinizle bakmanız şart... bu kız... bu kız beni tamamen ele geçirdi. Ona karşı hisselerim öyle evirildi ki elim ayağım kalbime, kalbim beynime dolandı. Fark ediyorum ki senden başka çıkışım yok. Kaçtığım kişi ile ulaşmak istediğim kişi nasıl aynı kişi olur? Bu nasıl bir paradoks?

Elimi ensesine koyup onu kendime çekerken dudaklarımı alnına bastırdım. Teni yumuşak ve sıcak. Güzel kokulu. İçimde patlayan bir şeyler var. Silkip atamıyorum. Onun üzülme ihtimaline dahi katlanamıyorum.

"Seni bekleyeceğim." Diye saçlarının arasına konuştum. Tekrar beş yaşıma dönüp ısrarla inat ettim. "Ben de seninle bekleyeceğim. Yârim dönene, çiçekler tekrar açana kadar ben de bekleyeceğim... hiçbir yere gitmeyeceğim. Bana ihtiyacın olmadığını söyleyene kadar ya da yüzüme bakmaktan bıkana kadar ya da artık gitmemi söyleyene kadar... tam burada kalacak ve seni bekleyeceğim, Dua..."

Dua nefesini salıp bana tutunurken "Garantisi olmayan bir iş olacak." Diye fısıldadı. "Ben bekleyeceğim ama seni değ-"

"Biliyorum. Biliyorum. Umurumda değil. Sadece bekleyelim. Hayırlısı olsun."

"Hayırlısı?"

"Hayırlısı."

Dua geri çekilip yüzüme baktı. Gülümsedi. "Şimdi hayırlısı bizim sonsuza dekimiz mi oldu?"

Güldüm. "Kulağa hoş geliyor." Sanırım.

Dua kıkırdayarak alnını omzuma koydu. Buruktu. Kırıktı. Benim güzel kızımdı.

"Hayırlısı, İlhan Berk."

Kollarımı ona sardım. Onu içime, içime çektim.  Çenemi başına yasladım. Gözlerimi yumdum. Bir damla yaş daha süzülüp giderken benden, ona tutundum.

"Hayırlısı, Dua."

"

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
juliet yaşamak istiyorWhere stories live. Discover now