85. Bölüm

12.8K 699 29
                                    

85. Bölüm

Aradan geçen üç gün çok yorucu ve uzundu. Korhan ve Tarık Bey iki koldan hastaneye adamlarını yerleştirmiş Gediz'in odasına giren çıkanların bir listesini tutuyordu. Bir yandansa her gün doktorla görüşerek iyileşme süreciyle ilgili bilgi alıyorlardı. Ne olursa olsun hiçbir zaman Gediz'e güvenemezlerdi. Tarık Bey özellikle bu konu üzerinde duruyor ve Gediz'in geçmişinden bir açık yakalamaya gayret ediyordu. Olurda bir gün tehdit etmeye kalkarsa durumu eşitleyebilecek bir şeyler olmalıydı ellerinde.

Korhan ise Gediz'in sorun yaratma ihtimalinden çok Selen için endişeleniyordu. O geceden sonra yaşanılanlara dair en küçük bir şey konuşmamışlardı oysa Korhan sevdiği kadının zehrini dökmesini, içine attığı her ne varsa yüksek sesle dile getirmesini istiyordu. Konuyu açmak için ilk gün bir iki adım atmıştı ama Selen'den aldığı sert sinyaller ona susmasını söylemişti. Israr etmek demek Selen'i üzmek belki de yıpratmak demekti. Tek istediği Selen'in iyi olmasıydı, o nasıl isterse öyle olacaktı! Öyle de oldu. Korhan hiçbir şey olmamış gibi yaşamaya devam etmelerine, yok sayışlarına izin verdi. Geceler hariç!

Çünkü Selen'in bilinçaltına itmek istediği ne varsa bir karabasan gibi geceleri üzerine çöküyor huzurlu bir uyku uyumasına asla izin vermiyordu. Kimi zaman Korhan'ın kollarında titreyerek ya da gözyaşlarıyla... Bazense çığlık atarak uyanıyordu. Eskiden Korhan'a sarıldığında uzak duran tüm o kötülükler artık engel tanımıyordu.

Korhan... Neyse ki o vardı! Tüm gece onu kollarının arasında tutup sallıyor, kulağına onu sakinleştiren sıcacık sesiyle tatlı sözler fısıldıyordu. O olmasa... Her şey çok daha kötü, katlanılmaz olurdu, biliyordu. Bir an önce kendisini toparlamazsa yeniden ilaç almak zorunda kalacağının da farkındaydı ve bundan nefret ediyordu!

Artık sağlıklı iyi bir eş, iyi bir anne olmak ve başladığı ancak bitiremediği kitabı yazmak istiyordu. Sadece normal olmayı diliyordu aslında... Kızının yanındayken sadece onu düşünebilmeyi, onunla oyun oynarken daha içten gülebilmeyi mesela... Ama günün yarısından fazlasını ona ayırsa dahi memnun değildi kendinden! Ruh haline her an çökebilen o endişeler... Aklının içinde kendisini kovalayan, rahat bırakmayan karabasan gibi düşünceler varken herhangi bir şeye uzun süre odaklanmak mümkün olmuyordu. O yüzden yazmak için bilgisayarının karşısına geçmeyi düşünmemişti bile... Daha fazla siniri bozulsun istemiyordu. Belliydi işte, istediği gibi olması için biraz daha zamana ihtiyacı vardı. Farklı bir taktik denemeliydi... Boş vermişlik, kendini zamanın akıcı sularına bırakmak... Neden olmasın?

Selen akşam saatlerinde aynanın karşısında düşünceli bir halde belki beş dakikadır saçlarını tarıyordu. Hafif bir iç çekerken banyodan gelen su sesi çekti dikkatini... Yüzünde bir gülümseme belirmişti. Üzerinde sadece iç çamaşırları vardı ama önemsemeden su sesleri gelen banyonun kapısını açtı. Korhan saçlarını sabunlamış durulamaya başlamıştı. Selen kapıyı arkasından kapatırken kalp atışlarının deli gibi göğsüne çarptığını hissedebiliyordu. Bu adam yanlışlıkla dünyaya inmiş olmalıydı, hem de hemen yanı başına... Bir insan nasıl bu kadar kusursuz olabilirdi ki? Bir de adaletten bahsedelerdi ama yoktu işte...

Selen Korhan'ın vücudundan akıp giden suları büyük bir hayranlıkla seyrederken Korhan ziyaretçisinden habersiz musluğu kapattı yavaşça ve aynı an da içgüdüsel olarak bakışlarını kapıya çevirdi. Selen kapıya yaslanmış hem de tenine çok yakıştırdığı o turkuaz rengi iç çamaşırlarıyla duruyordu. Aralarında biraz mesafe olsa da Selen'in sıcacık bakışlarında ki o ifadeyi çok iyi biliyordu. Ensesini kaplayan kısa saçlarını bir avucunda sıkarken bakışlarını Selen'in güzel vücudunda gezdirdi büyük bir keyifle.

Kor GibiKde žijí příběhy. Začni objevovat