5. Bölüm

30K 1.4K 20
                                    

Bu gün biraz daha fazla yorum isteyebilir miyim? :)) 

5.Bölüm  

 

Selen yatağında döndü bir kez daha, uyuyamamaktan sıkılmıştı hatta her şeyden sıkılmıştı! Tam üç gündür okula gidemiyordu, hatta dışarı dahi çıkmamıştı ama boğuluyordu artık. Sonunda Selen üzerinde ki çarşafı ayaklarıyla iterek attı üzerinden ve doğruldu yatağında. Gece saat bire geliyordu, en güzeli kitap okuyarak biraz zaman geçirmekti ama o sırada cep telefonu çalmaya başlamıştı. Hem de bu saatte! Selen meraklı bir şekilde hızla telefonunu aldı eline ve... Hayretle yüzünde bir gülümseme oluştu!
__ Ozan?
__ Merhaba güzelim... Geç saatte aradım biliyorum ama uyumadığın konusunda yanılmamış olmak hoşuma gitti.
Selen elinde telefon erimek üzereydi. Öyle mutluydu ki yerinde duramayan bir hareketle hemen ayağa kalkmıştı. Onu en son gördüğü gece her şey öyle feciydi ki kendisinden uzaklaşabileceğini düşünerek içi içini yemişti. Tabii bunda onu aradığında telefonu açmaması da etkili olmuştu ama şimdi hiç bir şeyin önemi yoktu.
__ Evet, bu ara pek uyuyamıyorum.
__ Hıı, peki okula neden gelmiyorsun?
İşte bu! Bir yalan sebebi daha... Selen solmuş yüzüyle beraber aklına gelen ilk şeyi söyledi ona.
__ Kuzenim... Yani her zaman gelemiyor yanımıza, uzun da kalamayacak. O yüzden onu gezdiriyorum biraz. 
__ Anladım! Herhalde hayatı burnundan getiriyordur.
Ozan'ın sesi baştan sona değişmişti, Korhan'ı sevmediği için onu suçlayamazdı. Ama yine de sözde kuzenini savunmaya geçti hemen.
__ Normalde öyle değildir aslında sadece... Bana çok düşkün, o yüzden çok korumacı davranıyor.
__ Gerçekten çok sevimli... Neyse! Seni ne zaman görebileceğim? 
Bir gün Ozan'ın kendisine bu soruyu soracağını bile tahmin edemezken şimdi Ozan da kendisini seviyordu ama Selen içi huzurlu bir şekilde "hemen buluşalım" bile diyemiyordu ona. Ne biçim kaderdi bu? Çok şanssızdı hatta feci şekilde şanssız.
__ Şey... Yarın filan evdeyim ama dışarı çıkabileceğimi sanmıyorum.
__ Güzel! Evine gelebilirim...
İnanamıyordu Selen, gülümsedi bir an! Ama Ozan hemen huzursuz bir şekilde devam etmişti konuşmasına.
__ O kuzenin de evde olacak mı?
__ Aslında, evet... Ama ev de çok boş oda var. Yani biraz yalnız kalabiliriz.
__ İşte bu duymak istediğim tek şeydi! O zaman yarın öğleden sonra kapınızı çalabilirim.
__ Harika!
Telefonu görüşmek üzere kapattıklarında Selen hızla kendini yatağa bıraktı. Bir an önce yarın olmasını istiyordu ve bunun için uyuması gerekiyordu ama şimdi nasıl uyuyacaktı? Gerçi önemli değildi artık, uyuyamasa bile moralini bozamazdı. Hatta neden uyumaya çalışacaktı ki... Yatağından kalkarak kendisine kahve yapmak için mutfağa gitti ve ardından kahvesini alarak salona doğru yürüdü. Yüzünde hala bir gülümseme vardı. Işığı açarak hiç tereddütsüz koltuğa doğru dönmüştü ki bir çift kısılmış mavi gözle karşılaştı. Öyle korkmuştu ki elinden kahvesini atacaktı neredeyse! Kendini zor tutmuştu. 
Korhan gülümsedi bu tepkiye, nihayet gözleri aydınlığa alışmaya başlıyordu.
__ Üç gündür korkmadığın için telaşlanmıştım. Neyse kendine gelmişsin anlaşılan!
__ Karanlıkta gizlenirsen herhalde böyle olur, diye payladı Selen onu ama hemen sonra yine gülümseyerek yanına oturdu.
Her neyse bu gün kızmayacağım. Hatta... Kahve içer misin?
__ Gecenin bu saatin de kahve mi içiyorsun?
Selen arkasına yaslanıp bacak bacak üstüne atarken Korhan'ın bakışları bir an onun bacaklarına kaymıştı yine. Biri bu kıza sürekli bu kadar kısa giyinmemesini söylemeliydi! 
__ Biliyor musun seni o gece yaptıklarından dolayı affettim.
__ Gerçekten mi?
Bu kelimenin alayla söylenmiş olması pek de umurunda değildi. Selen heyecanlı bir tavırla koltukta bacaklarını altına aldı ve ona doğru döndü tamamen. Korhan koltukta oldukça kaymış olduğu için Selen ona bakarken yüzünü kaldırmak zorunda kalmıyordu. Doğrusu bu çok hoşuna gitmişti!
__ Tabii ki... Ozan'ı benden soğutamamışsın! Yarın buraya geliyor. 
Korhan neredeyse yüzünü buruşturacaktı ama bunun yerine Selen'in parlayan yüzüne bakmaya devam etti.
__ Yalnız bir ricam olacak. Yani... Yalnız kalmak biraz hoşumuza gider, hem zaten ev de bir tehlike yok değil mi?
__ Ne o? Sevgilin beni görünce korkup kaçar diye mi korkuyorsun?
İşte bu Selen'in yüzünde ki gülümsemeyi silmişti. İnanamayarak ona bakarken konuştu sert, azarlar bir ses tonuyla!
__ Bak yine aynı saygısızlığı yapıyorsun! Hakkında ileri geri konuşamazsın, onu tanımıyorsun bile!
Aslında susmalıydı Korhan ama nedense durduramıyordu bir türlü kendini. O Ozan denilen adamın o kadar açık ve net bir şekilde ne olduğunu görmüştü ki... Tanrı aşkına bu masum kızın ne işi olurdu öyle bir adamla? Tam anlamıyla hayal kırıklılığına uğrayacak hatta hayatı alt üst olacaktı. Gerçi âşık olduğunu sanmıyordu ama bunu fazlasıyla abartacağına dair en küçük bir şüphesi bile yoktu.
__ Sen onu tanıdığını mı zannediyorsun? Eminim kendine yarattığın dünya gibi onu da gözünde baştan yaratmışsındır.
__ Ne çok şey biliyorsun sen öyle! İki dakika da onu üç günde de beni çözmüşsün tebrikler! Kendini beğenmiş, ukala!
Korhan'ın dudaklarında belli belirsiz bir gülümseme belirmişti. Bu kızın içinde uslanmaz bir cadı vardı, gözlerinden çıkan alevler onu daha da canlandırıyordu sanki. Hafif bir iç çekti Korhan.
__ Sakin ol... Kahveni dökeceksin.
Selen de bunun farkındaydı. Neredeyse masaya vurarak bıraktı bardağını.
__ Bak. Onun hakkında yorum yapmanı istemiyorum anladın mı? Onun nasıl biri olduğunu kavramak işine gelmiyor, tamam! O zaman sadece sus!
__ İşime mi gelmiyor, dedi Korhan kaşlarını çatıp yerinde doğrulurken!
Farkında bile değilsin! Adam senin baktığın gibi gözlerimin içine bile bakmayı bile beceremedi. Korkak bir züppeden başka bir şey değil! Sana ne verebilir zannediyorsun?
__ Senin gibilerinin veremeyeceği pek çok şeyi verebileceğini biliyorum!
__ Öyle mi, neymiş onlar?
__ Aşk...
Korhan bir an midesinin kasıldığını hissetti! Bunu neden önemsiyordu neden kızıyordu bilmiyordu ama o an bakışlarının bir ateşi bile dondurabileceğinden emindi. Emindi ama Selen gerçek bir cesaret abidesiydi! Küçücük olmasına rağmen kendisinden gözlerini ayırmıyor ona açıkça meydan okuyordu. Aşkından, ondan o kadar emin olması Korhan'ın sinirlerini bozuyordu. Farkında olmadan biraz daha yaklaşmıştı ona.
__ Aşk ha... Şu yaşadığını aşk mı zannediyorsun? Aşk, tutku... O zavallı nereden bilecek bunları?
__ Anlaşılan sen biliyorsun!
__ Onun seni öpmeye çalışırken ki o beceriksizliğini fark edebilecek kadar biliyorum.
Selen bir an da kıpkırmızı olmuştu. Hızla yerinden kalkmak istedi ama kolundan yakalandığı için bir an da kendini yeniden Korhan'ın yanında otururken bulmuştu. Evet, nefret ediyordu ondan! İlk öpücüğüyle dalga geçtiği için, onu küçük düşürdüğü için... Ağlayabilirdi ama öfkesi onu engelliyordu, neyse ki!
Korhan'sa onu dibine çekip oturttuğunda gördüklerinden memnundu. Bu küçük şeytan onun kendisini tanımadığını sanıyordu ama... Kendisine dik bakışları, kızarmış yanakları neredeyse titreyen dudaklarıyla ona çok şey anlatıyordu. Hem de hoşuna giden şeyler! Selen sevgilisiyle şimdiye kadar pek zaman geçirmemiş olmalıydı, açıkçası öpüşmeyi bildiğinden bile emin değildi. Tek bildiği o ufacık dokunuş olmalıydı.
__ İstersen sana kanıtlayabilirim.
Bu sözcükler dudaklarından kendiliğinden dökülürken Selen inanamayarak baktı ona bir an ama o mavi bakışlar dudaklarına doğru inmişti hiç acele etmeden! Ama o öylesine bir bakış değildi… Selen bir an onun dudaklarına dokunduğunu hisseder gibi olmuştu. İçinde deli bir ürperti, garip bir sıcaklık hissederken yerinde biraz doğrulmak istedi ama kımıldayamamıştı bile!

__N-ne kanıtlayacaksın ki?

Korhan bu kısık sesle beraber gözlerini Selen’in bakışlarına çevirdi. Gözlerin de panik vardı ama sadece panik değil… O da öpmesini istiyordu, kabul edemese bile içten içe bekliyordu. Hiç tereddüt etmedi Korhan! Bir elini Selen’in yüzüne götürerek ona doğru eğildi biraz daha… Şimdi nefesini hissedebiliyordu. Sıcacık, tatlı… Çok tatlı!

__ Gerçek bir öpüşmenin nasıl bir şey olduğunu, diye fısıldadı yavaşça gözlerini Selen’in etkilenen bakışlarından hiç ayırmadan!

Ve… Ona âşık olmadığını…

Selen gülmeye çalıştı bu sözlere! Hayır, onu etkileyememeliydi. Yüzü etkileyici değildi, kokusunun hiçbir özelliği yoktu. Sonra dudakları… Evet, dudakları… Tanrım!

__ Aşığım ona.

Korhan ona bakarken ufacık bir gülümsemeyle başını iki yana salladı yavaşça.

__ Değilsin!

Bu öylesine yumuşacık ve kendinden emin bir cevaptı ki… Korktu Selen, neden korktuğunu bilmiyordu ama kaçmak için bu sefer güç bulabilecekti kendinde. Ama bu güç Korhan’ın aniden dudaklarını dudaklarına basmasıyla gerçek bir paniğe dönüşmüştü. Hızla elini Korhan’ın göğsüne bastırdı ama onu kıpırdatamadı bile yerinden…

Sonra ise… Bu panik yerini yavaşça daha önce hiç tatmadığı tatlı, sıcacık bir iç çekilmesine bıraktı! Kıpırdayamıyordu yine, donup kalmıştı sanki Korhan’ın sıkıca kendisini saran kolları arasında. Dudakları… Yumuşacıktı, dudaklarının her bir zerresini dudaklarını aralayarak öpüyordu, dudaklarını içine çekmek istercesine!

Selen orada eriyip gideceğini hissediyor, çaresizlikle serbest kalacağı anı bekliyor hem de bırakmasından korkuyordu. Ama sonra… Dudaklarında ki o tatlı baskı azaldı yavaşça. Aynı an da kalp atışları sekti bir an Selen’in! Hızlı nefesi dudaklarında ılık, ürpertici bir esinti yaratırken çaresizce araladı Selen gözlerini ve…

O delici bakışlarla karşılaşmak o an ölüm gibiydi! O kadar kesin, can acıtıcı ve… Mükemmeldi ki! Selen nefesini tuttuğunun farkında değildi, bekliyordu sadece!
Sonra… Korhan’ın parmaklarını hissetti çenesinde ve çenesi hafifçe aşağı doğru çekildi. Selen dudaklarının aralandığını fark etti ve o mavi gözlerle göz göze onun kendisine tekrar yaklaşmasını seyretti. Hiçbir şey yapamıyordu, kalbi galiba atmıyordu!

Yavaşça ağır çekimde gibi dudaklarının üst dudağını ele geçirişi karşısında tüm bedeninde değişik bir irkilmeyle sarsıldı Selen. Gerçekten bayılacaktı! Ama Korhan daha fazla dayanamamıştı! Korhan’ın tam anlamıyla dudaklarını kavrayışını ve dilini hissetmek gerçek anlamda uçuşa geçmek gibi bir şeydi. Hayır, bu kadarı çok fazlaydı!

Selen sonunda hızla kopardı dudaklarını Korhan’dan ve ayağa fırladı ama bütün vücudu titriyordu, dudakları yanıyordu. Hırstan gözleri dolarken bir adım geriye gitmişti yavaşça.

__ Haklıymışsın… Sana güvendiğimi söylemiştim meğer insanları hiç tanımıyormuşum!

Kor GibiTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang