FİNAL

38.1K 2.4K 2.9K
                                    

Son kez; oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen.

*

Sona görseller ekledim ve en sonda kalbimden kopan birkaç cümle var ♥

Bella

Elena ve Lily'nin, ordudan kaçmak isteyen askerlere gönderdikleri mesaj karşılığını almıştı. Ordudan kaçan savaş karşıtı askerlerin sayısı bine ulaşmıştı. Zindandan kurtardıkları üç bin kişi ile birlikte yolda onlara katılan bin asker. Ve Elena'lar ile gelen kadınlar. Bu topraklar belki onlara mezar olacaktı, Bella da diğerleri gibi bunun gayet farkındaydı. Öleceklerse bile onlardan da epey bir kişiyi yanlarında götüreceğine de emindi. Nate'in dediği gibi, buradan Ankaların geçtiğini herkes bilecekti. Burayı birbirine katmadan gitmeyeceklerdi.

Büyük grubun en önünde Tonemun ile birlikte yürüyorlardı. Tonemun'un durumu hiç iyi değildi. Ondan destek almasını söyleyecekken vazgeçti. Kabul etmeyecekti. Halkının önünde dimdik yürümek istiyordu. Güvenlerine layık bir prens olmak istiyordu.

Yorgunluk ve açlık kendini sessizlik olarak gösteriyordu. Binlerce kişinin yürürken ezdikleri kuru ve donmuş dalların çıkardığı çatırtı seslerinden başka ses çıkmıyordu. Bir de zindandaki kötü şartlar yüzünden hasta olup neredeyse ciğerleri çıkacakmış gibi öksürenler vardı.

Bela bu saatten sonra neler olacağını kestiremiyordu. Tek isteği bir an önce arkadaşlarına kavuşmak ve onlarla olduğunu düşündüğü şifacı kadınların hemen Tonemun'la ilgilenmesiydi.

Tekdüze yürüyüşlerinde birinin fırlayarak koşmasıyla ilk kez bir hareketlilik oldu. Bella'nın tüm duyuları olası bir saldırıya karşı atağa geçmiş olsa da adamın neden koştuğunu fark etmesi uzun sürmedi. İlerideki ağaçların arasından bir kadının koştuğunu gördü. Bir saniye içerisinde de yüzlerce kişinin ağaçların arasından onlara doğru yürüdüğünü... Ve Elena'yı... Ve arkadaşlarını...

Hiçbir şey bitmemişti hatta daha başlamamıştı ama Bella onları gördüğünde gözyaşlarını tutamadı. Üç parçaya ayrılmış takımlarının en azından iki parçası yeniden birleşmişti.

Başkaları da koşmaya başladı birbirlerine. Sesler yükseldi. Kadınlar, erkekler eşlerine seslendi. Anneler oğullarına... Kavuşmalar yaşandı, gözyaşları birbirine karıştı ormanın içinde.

Kızlara doğru koştu Bella. Bir kolunu Elena ve Lily'ye, bir kolunu Amy ve Shanny'ye sardı. Jeff, Lucas ve Nate de sardı onları. Ne kadar güçlü olursa olsun, arkadaşlarının yanındayken kendini daha güçlü hissediyordu.

Birbirlerinden ayrıldıklarında, Nate ve Tonemun'un elleri birleşti. İki prens gibi değil, iki dost gibi.

"Teşekkür ederim," dedi Tonemun. Elena'ya baktı sonra ve tekrar etti. "Teşekkür ederim."

"Senin için geldiler," dedi Nate. Tonemun ona inanmaz gibi baktığında ekledi: "Senin verdiğin mücadeleyi anlattım onlara Tonemun. Veliaht prenslerinin, gelecekteki krallarının onlar için, ülkeleri için ne kadar çabaladığını anlatmaktan fazla bir şey yapmadım. Hepsi senin için geldi. Senin yanında savaşabilmek için."

"Sizin ve onların bana olan inancını boşa çıkarmayacağım. Hepiniz için savaşacağım."

Nate, Tonemun'un önünden hafifçe eğildiğinde, Tonemun da aynısını yaptı. Görülmeye değer bir andı. Nitekim çevrelerindeki herkes her ne yapıyorsa bırakmış, onları izlemeye koyulmuştu. İki krallığın gelecekteki iki kralı, iki cesur asker, iki dost, ormanın ortasında birbirlerine bağlılıklarını sunmuşlardı.

Orién : ANKA ATEŞİ | KADER ATEŞİ | KÜLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin