Bu bölüm şimdiye dek yazdığım en özel bölümdü. Normalde daha uzundu ama ben bunu özel olarak yayımlamak istediğim için ikiye böldüm. O yüzden bu ve sonraki bölüm biraz kısa olacak. Bir önceki bölüm 200 oyu geçtiğinde söz verdiğim gibi yeni bölümü yayımlayacağım. Bunu ekstra bölüm olarak düşünebilirsiniz.
*
Güneş yeniden doğdu, yükseldi ve alçaldı. Akşamüstü sakinliğinde vakit gelmişti. Sessizce hazırlandık. Lermont'taki odalarımızdan getirttiğimiz Anka broşlarımızı taktık.
Claire'in broşu elimdeydi.
Claire'in cenazesi... Böyle bir cümlenin kurulacağı asla aklıma gelmezdi.
Kral'ın emri ile kraliyet ailesinin mezarlığına gömülecekti. Tüm saray halkı ve çalışanları ile yüzlerce asker bahçedeydi. Askerler dışında herkesin ellerinde mumlar vardı.
Claire'in tabutunun çıkmasını beklerken gökyüzüne baktım. Hiç kuş yoktu. Sesleri bile duyulmuyordu. Ne rüzgar esiyordu, ne denizin sesi duyuluyordu.
Karanlık bir bulut geliyordu Orién'in üzerine. Sanki Claire'in ölümünün farkındaydı tüm evren. Ölüm sessizliği vardı, yas rengine boyanmıştı her yer.
Nate yanımda, elimi sımsıkı tutuyordu.
Lerin'i anmak için gelen o kişiler bugün de buradaydılar. Bu kez Claire için söyleyeceklerdi ilahilerini.
İlahilerin başlaması ile Claire'i çıkardılar. Sarayın kulelerine simsiyah bayraklar çekildi.
Özel bir araç ile kraliyet mezarlığına taşındı. Kral ve kraliçe onu onurlandırmak için arabanın hemen arkasında yürüyordu. Onların arkasında ise biz vardık. Önümde ilerleyen arabayı izlerken aklımdan tek bir şey geçiyordu. Sadece tek bir şey.
O tabutun içinde taşınan, benim arkadaşım mı?
Mezarlığa girdiğimizde bir yere oturdum. Daha fazla ayakta duracak gücüm kalmamıştı. Nate elini omzuma koymuş, yanımda ayakta duruyordu. Etrafıma bakındım. Arkadaşlarım da benim gibi bulduklara yere çökmüşlerdi.
Tabutu indirildi, üzeri kapatıldı. Toprağın üstüne kar beyazı çiçekler dikildi. Claire'i onurlandırmak için ilk çiçekleri kral ve kraliçe dikmişti. Joelna benim de onlara katılmamı işaret ettiğinde kafamı sallayarak reddettim.
Claire'in mezarının üzeri çiçeklerle dolduğunda merasim bitmişti.
Artık Claire yoktu. Claire gitmişti.
Güneş çekildiğinde mezarlıktan çıktık. Saraydan şehre indik. Şehirdeki insanlar bizi fenerleri ile evlerinin önünde bekliyorlardı. Hepsi bize katıldı.
Ellerimizdeki mumları denize bıraktık. Suyun içinde, bıraktığım mumun uzaklaşmasını uzunca bir süre bekledim. Gözden kaybolduğunda, Claire ile son bağım da kopmuş gibi hissettim. Ruhumdan bir parçamı alıp gitmişti. Artık olmadığı kesin olarak yüzüme çarpılmıştı sanki. Gözyaşları içinde son kez veda ettim ona.
"Huzur içinde uyu Claire."
Umarım dünyada bulamadığın huzuru orada bulursun.
Saraya döndüğümüzde, balkondan sahili izledik. O kadar sessizdi ki, halkın sahile bıraktığı fenerlerin arasında dua edenlerin seslerini buradan bile duyabiliyorduk.
Gökyüzünde tek bir yıldız bile görünmüyordu. O siyah bulutlar engelliyordu yıldızları. Karanlığa gömülmüştü Orién. Tıpkı bizim gibi...
"Kathy güçlü bir kız, değil mi?" diye sordu Lily. "Benim daha fazla acı kaldıracak gücüm kalmadı."
"Bunu düşünme bile," dedi Bella, göğsüne yatmış Lily'e sıkıca sarılarak.
Gün doğarken dualar bitti. Fenerleri teker teker söndürüp evlerine döndüler. Herkes için hayata geri dönme vakti gelmişti. Biz ise acımız ile baş başa kalmıştık.
Birkaç saat daha orada oturduktan sonra, odalarımıza giderken bir şey hissettim. Çiçeğe dönüşen bir tomurcuk gibi... Bahar gibi... Uyanış gibi...
Koşarak Kathy'nin odasına girdim. Oydu. Hayata tutunacaktı.
Ne olduğunu anlamayan arkadaşlarım panik halindeydi.
Kathy'nin elini tuttum. Ağlarken aynı anda kahkahalar atıyordum.
"Teşekkür ederim," dedim. Elini öpüp yanağıma koydum. "Teşekkür ederim Kathy."
Amy, Bella, Shanny, Lily ve ben, Kathy'nin yanına yatıp zorlukla sığdık. Böyle bir günde bize en iyi gelecek şey buydu. Her zaman yaptığımız gibi, bugün de birbirimize tutunacaktık.
Uykuya dalmamız çok kısa sürmüştü.
*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Orién : ANKA ATEŞİ | KADER ATEŞİ | KÜL
FantasyKülkedisinin prensese değil, Anka'ya dönüşme hikayesi. Sonsuzluğa kanat çırpan otuz kuşun öyküsü.| Elena'nın hayatı, ruhu farklı bir boyuta çekilene dek; ev, iş ve ailesini kaybettiği yangını gördüğü kabuslardan ibaretti. Samantha; tanımadığı bir...