KÜL| 9. Bölüm

22.7K 2.3K 966
                                    

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen :)

Birkaç gün Matt'in, birkaç gün Jamie'nin evinde kaldık. Kasabanın sokaklarında dolaştık, film izledik, kutu oyunları oynadık, alışveriş yaptık. Dışarıdan bakanların gözünde bir grup sıradan genç kızdık sadece. Ve biz de öyleymişiz gibi davrandık.

Nate'i çok özlemiştim ama bunu yaşamam gerekiyordu. Kızlarla baş başa kalıp, her şeyden uzaklaşmamız gerekiyordu. Bir süre sıradan insanlar olmamız gerekiyordu. Yeniden kahkaha atabilmemiz gerekiyordu.

Kathy ve Lily'nin, anne ve babasını birbirlerini öperken görmesi onlar için biraz korkunçtu ama yine de mutluydular.

Her akşam yattığımızda, bizim için güzel şeyleri sıralıyorduk. İyileşme aşamamızın bir parçasıydı bu. Daha hızlı iyileşebilmek için hayatımızdaki güzel şeyleri sıralıyorduk. Bazen acıtsa, içinde hüzün barındırsa da sonunda yine de gülümsetiyordu bu cümleler.

Sonrasında sadece gecelere ait bir şey değil, gündüzün de bir parçası oldu bu cümleler. Lily gözlerinin dolduğu bir sırada mutfağa koşup buzdolabını açtı. İçinden dondurma kutusunu çıkarıp kaşıklarken, "Dondurma güzel," dedi. Bir yandan gözyaşlarını siliyor, bir yandan dondurma yiyor, diğer yandan da "Dondurma güzel," diyordu. Önce hepimizi üzen, sonra Lily dahil hepimizi kahkahalarla güldüren bir an olmuştu bu.

Güzel şeyleri sıraladıktan sonra iyi geceler ve tatlı rüya dilekleri geliyordu.

Kathy'nin evinde son sabahımızda annesi ile vedalaştıktan sonra Lermont'taki haftanın son okul gününe yetişmek için tekrar Orién'e döndük. Boyut kapısını Lermont'un giriş kapısının hemen önüne açtık. Okula girmeden önce, yanıma aldığım tek şey olan Claire'in Anka broşunu göğsüme taktım.

Bahçeden okul binasına doğru yürürken tüm gözler üzerimizdeydi. Her şeye ve herkese rağmen dik durduk, adımlarımızı güçlü attık. Ta ki okul kapısından içeri girene dek... Bir anda o güçlü adımlarımız olduğu yerde kaldı. Okuldaki tüm o curcuna bir anda kesilmiş, herkes bizim gibi olduğu yerde kalmış, her yer sessizliğe gömülmüştü. Claire'in, George'un, Karl'ın, Profesör Edmond'ın ve hayatını kaybeden tüm öğrenci ve profesörlerin büyütülüp çerçevelenmiş fotoğrafları şövalelerin üzerinde yan yana sıralanmıştı. Oyunlarda broşumu verdiğim Puma takımından Lisa'nın fotoğrafı da oradaydı. Caroline yüzünden okulu bıraktıktan sonra bizim sayemizde geri dönen, otuzuncu kuş Sara da vardı. Ve tanımadığım öğrenciler... Gülen yüzleri ile orada duruyor, artık hiç olmayacaklarını bize hatırlatıyorlardı. Ne çok kayıp vermiştik... Ve ben uyurken onların anma törenlerini bile kaçırmıştım.

Fotoğraflara doğru yürüdüğümde, arkadaşlarım da yanımda geldi. Claire'in fotoğrafının karşısında durdum. Parmak uçlarımla yanağını okşadım.

"En azından artık mutlu olduğunu biliyorum," diye fısıldadım. Yalnızca arkadaşlarım duymuştu söylediğimi.

George'un yüzüne dokundum. Onu affetmiştim. Onu özlüyordum...

Bella'nın, birbiri ardına yaşlar dökülen gözlerine baktım. "Onu ben de özlüyorum," dediğimde, kafasını salladı. Sanki bir teşekkür vardı bakışlarında. Bir hain için yas tutmadığını, affedilen ve herkes tarafından özlenilen biri için yas tuttuğunu belirttiğim için...

Karl'ın, Profesör Edmond'ın yüzlerine dokundum. Onlar da benim hayatıma dokunmuşlardı. Yaşarlarken benim de onların hayatına dokunabildiğimi umut ettim.

*

Derslere girip çıktık. Ders aralarında soğuk olsa da bahçedeki masamızda oturduk. Gülüp eğlendiğimiz, oyunlara hazırlanırken planlar kurduğumuz, Anka adını aldığımız masada... İlk günün zor olacağını hepimiz biliyorduk. Çok konuşmadık. Öğrenci ve profesörlerin taziyelerini kabul ettik. Öyle yemeğinde yine oradaydık ve öğleden sonra da. Dersler bittiğinde yine bahçedeki masamıza çıktık. Hava kararmaya yüz tutmuştu ama hâlâ orada oturuyorduk.

Orién : ANKA ATEŞİ | KADER ATEŞİ | KÜLWhere stories live. Discover now