KADER ATEŞİ / 23. BÖLÜM

29.9K 3K 1.6K
                                    

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen :)

*

Nate ve diğerleri bugün de dönmemişlerdi. Duş alıp yatmaya hazırlanırken Amy'nin coşkusuna ve mutluluğuna eşlik etmeye çalışsam da çok başarılı olamadığımı biliyordum. Nate'i o kadar özlemiştim ki, midemi sıkan eller ne zaman gülümseyecek olsam beni daha da sıkıyordu sanki. Onu özleyeceğimi biliyordum ancak bu kadar yoğun bir özlem duyacağım aklımın ucundan bile geçmezdi. Tüm hayatım boyunca, yaşayan hiç kimseyi böylesine özlememiştim ben.

Omuzlarım çökmüş vaziyette yatağımda oturmuş Nate'i düşünürken, kapımız beklenmedik bir şekilde tıklatıldığında yerimden sıçradım. Gelenin Nate olabileceği düşüncesiyle, Amy yatağın üzerine topladığı bacaklarını henüz yere dahi indiremeden ben çoktan kapıya varmıştım bile. Gülümsememe engel olamadan heyecanla kapıyı açtım. Karşısında beni bu denli mutlu ve heyecanlı gören Simon'ın dudakları kıvrılırken, benimkiler düştü.

"Başka birini bekliyordun sanırım," derken üzerinden alaycılık akıyordu.

Cevap verme gereksinimi duymadım. "Ne istiyorsun?" diye sordum kollarımı göğsümde birleştirip.

O sinir bozucu sırıtışı yüzünde daha da yayılırken, "Çok kibarsın," dedi.

Umurumda olmadığını göstermek isteyerek tek omzumu kaldırdım. "Evet biliyorum. Ama sorumun cevabı bu değil."

Bir şeyi onaylıyormuş gibi kafasını iki yana salladı. "Tam da Chris'in anlattığı gibisin."

Sabrımı taşırdığını belli ederek derin bir nefes çekip gözlerimi devirdim. "Onun hakkımda söylediği şeyler umurumda değil. Son kez soruyorum, ne istiyorsun?"

"Bana anlatman gereken şeyleri anlatmanı."

Çok yorgundum ve Nate'ten başka bir şey düşünemiyordum. Ancak onu bugün reddedersem anlatana kadar peşimi bırakmayacaktı. En mantıklısı, olan biteni hızlıca anlatıp bir an önce ondan kurtulmaktı.

Bariz bir hoşnutsuzlukla oflayıp kenara çekildim. "İçeri geç."

İçeri girmek yerine odayı süzdü. "Burası çok küçük. Böyle küçük yerlerden hoşlanmam dışarı çıkalım."

Sinirlerim hepten ayağa kalkarken -Nate yakınlarımda değilken, hele ki nerede olduğunu ve ne zaman döneceğini bilmezken çok daha kolay sinirleniyordum- tekrar karşısına dikildim. "Sabrımı mı sınıyorsun?"

Benim gerginliğimden keyif alıyormuş gibi rahat bir hali vardı. "Samantha'ya söz verdin."

"Samantha'ya sana merak ettiklerini anlatacağıma dair söz verdim. Her istediğini yapacağımı söylemedim."

Ellerini pantolonunun ceplerine soktu. "Beni ilgilendirmez. Ya şimdi anlatırsın ya da başına bela olurum."

"Beni çok da şaşırtmaz," dedikten sonra bizi şaşkınlıkla izleyen Amy'ye döndüm. "Birazdan dönerim."

Kapıyı arkamdan çekip alayla karışık yapay bir kibarlık takındım. "Nerede dinlemek istersin sevgili Simon?"

"Balkon güzel görünüyor."

"Harika. Senden başka bir yer söylemeni beklemezdim zaten," dedim, sinirle yürümeye başlarken.

"Bu da ne demek şimdi?"

"İnan seni hiç ilgilendirmiyor," derken merdivenleri hızla çıkmaya başladım. Neredeyse koşuyor bile sayılabilirdim. Ona katlanamıyordum. Özellikle de onu Chris ile gördükten sonra, her hareketi bana onu hatırlatıyordu. Sinir bozucu inadı da bunu kolaylaştırıyordu.

Orién : ANKA ATEŞİ | KADER ATEŞİ | KÜLWhere stories live. Discover now