KADER ATEŞİ / 29. BÖLÜM

27.7K 2.8K 1.4K
                                    

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen :)

**

Sonraki günler oldukça sakin geçmişti. Tabii sakin diye neye dendiğine göre değişirdi. Herhangi bir olayın olmamasına sakinlik denirse evet, öyleydi. Ama içimde neler döndüğünden kimsenin haberi yoktu.

Ailemin beni suçladığı kabuslar gitmişti. Yangını hala görüyordum ama bu sefer hissettiklerim farklıydı. Bu sefer merak uyanıyordu içimde. Öfke ve nefret... Kabuslarla dolu birkaç saatlik rahatsız uykudan uyandığım anda ise sorular başlıyordu. Kim yaptı? Neden yaptı?

Yemek yiyemiyordum. Kilo verdiğimin farkındaydım. Gözaltlarıma çöken rengin her geçen gün daha da karardığının farkındaydım. Tıpkı içim gibi... Cevabını bulamadığım soruların, her geçen gün beni içten içe yiyip bitirdiğinin de farkındaydım. Ama hiçbir şey beni yavaşlatamazdı. Belki benim için iyi bir şey bile sayılırdı uykusuz geceler. Daha fazla okuyabiliyordum.

Boş olduğum her an güçlerimi geliştirebilmek için çalışmalar yapıyordum. Samantha'nın önerisi ile meditasyona da başlamıştım. Kızlar da bana ellerinden geldiğince yardımcı oluyorlardı. Samantha ve Profesör Edmond'ın verdiği, içinde zihin bariyeri büyüleri ile ilgili bilgiler olan kitapları okuyor ve önemli yerleri not alıyorlardı. Yaptığımız her şeyin işe yaradığını hissedebiliyordum. Yavaş da olsa ilerlediğimi hissedebiliyordum. Bir sonraki sefere o görünmez bariyeri aşacaktım ve o gece neler olduğunu öğrenecektim. Ondan sonra ise geriye yalnızca yangının sorumlularını bulmak kalıyordu.

Chris ve Caroline yine ortalıktan kaybolmuştu. Tekrar birlikte olma ihtimallerini düşünsem de, Caroline'ın çarşamba günü ortaya çıkıp gerçekten de George ile takıldığını gördüğümde, onların defterlerinin tamamen kapandığına emin olmuştum. George'a aşık olmadığından emindim. George, onun için tüm mağlubiyetlerinin yanında ufak da olsa bir galibiyetti. Evet, ben battım ama batarken Elena'dan bir parça koparmayı başardım mesajıydı. Onun takımının en güçlü üyelerinden birini, daha da önemlisi ailesinden birini ondan alabilecek kadar güçlüyüm hala gösterisiydi. Caroline, asla tam olarak mağlup edilebilecek bir kız değildi.

Bir sonraki gün ise Chris geri dönmüştü. Belki George ve Caroline'ın birlikte olduğu haberi çıkarmıştı onu saklandığı ininden. Görmek istemediğim kim varsa yine gözümün önünde belirmişti ama Nate yoktu. Belki de böylesi daha iyiydi. Kendime ve güçlerime odaklanmaktan başka bir şey yapmak istemiyordum. Tek isteğim buydu ama yalnızca Cuma gününe kadar buna izin verilmişti.

Öğle yemeğimizi alıp afiyetle yemek üzere masamıza oturmuştuk ki George ve Caroline masamızın yanında beliriverdi. George, çekinerek, "Merhaba," dediğinde herkes o kadar şaşkındı ki, cevap bile verememişlerdi. Beni artık hiçbir şey kolay kolay şaşırtamayacağı için sadece ne yapmaya çalıştıklarını anlamaya çalışarak onlara bakıp, özellikle cevap vermemeyi seçmiştim. George'un her şeye rağmen bir cevap beklentisi olduğunu, bir cevap almak yerine şaşkın bakışlarla karşılaştığında afallamasından anlamıştım. Direkt olarak benimle konuştu.

"Elena, sizinle biraz konuşabilir miyiz?"

Cevabım anında, olabilecek en sert ve keskin tonda gelmişti.

"Hayır."

George hala yaptığı şeyin anormal bir durum olduğunun farkında değilmiş gibi şoka uğrarken Caroline gözlerini devirip, "Söylemiştim," diyerek yanımızdan ayrılmak için George'un kolunu tuttu. George ise onunla gitmek yerine onu geri çekti.

"Caroline'ı babasının yaptığı şeyler yüzünden yargılamıyorsun değil mi?" diye sorduğunda beni sinirlendirmeyi başarmıştı.

"Tabii ki öyle bir şey yapmıyorum," dedim. Onca zamandır ailemden saydığım bir kişinin böyle bir cümle kurabilmiş olması mideme bir sancının girmesine neden olmuştu. Bizi hiç mi tanımadın konularına hiç girmeyecektim.

Orién : ANKA ATEŞİ | KADER ATEŞİ | KÜLWhere stories live. Discover now