9.Bölüm

43.9K 3.8K 870
                                    

Oy vermeyi unutmayın lütfen :)

Keyifli okumalar.

*

Uykumun arasında bir ses duydum. 

"Ben şehre gidiyorum gelmek ister misin?" 

Zorla hayır cevabı vermiştim. Gözlerimi açıp etrafıma bakındım. Rüya mı görmüştüm? Uykumun arasında bir şeyler yaptığımda, uyanınca onun ne olduğunu hatırlamazdım. Bu kadarını bile hatırlamam ilginçti. Oturup sırtımı yatak başlığına yasladım. Hava bugün yağmurlu gibi görünüyordu.

Ayılmayı başardığımda yüzümü yıkayıp üzerimi değiştirdim. Saçımı da bir şekle soktuktan sonra ortak salona indim. Anlaşılan Amy gerçekten gitmişti. Kızlar bu akşam gelecekti ve onlar da geldiğinde Chris ile olanları anlatmayı beynimin bir tarafına yazıp, kahvaltı için odadan çıktım. Odaların bulunduğu uzun koridordan çıkamadan, Chris'in üst kattan indiğini gördüm. Yanında iki kişi daha vardı. Onların arkasından ben de çıktım yurttan. Belli ki onlar da yemekhaneye gidiyordu. Önümdeki sahne bir filmden alınmış gibiydi. Chris tüm yakışıklılığı ile yürüyor, bahçede ve yemekhanede onu gören herkes selam veriyordu. 

"Selam Chris." "Naber Chris." Günaydın Chris."

Onun hemen arkasından sıraya gireceğimi sanmıştım ama onu gören iki kız hızla tepsilerini kapıp, Chris'in arkasına geçtiler. Chris onunla konuşmaya çalışan kızlara tüm centilmenliği ile cevap verirken, arkalarında bekleyen beni gördü.

"Elena, günaydın. Sen de mi geç yattın?" 

Yüzündeki ve ses tonundaki imaya gülmekten kendimi alamadım. Kızlar beni aşağılayan gözlerle süzerken onları kime benzettiğimi hatırlamaya çalıştım. Iyk. Doğru ya, Caroline.

"Evet. Akşam saatin nasıl geçtiğini anlamamışım."

"Ben de öyle. Neyse, görüşürüz," dedi tepsisini yeniden eline alıp masasına doğru giderken. Arkasından bakarken, kimse görmeden bana dönüp göz kırptı.

Üzerinde hiçbir şeyin kalmadığı tepsimi boşların bırakıldığı yere bıraktığımda, bu kahvaltı işine git gide daha çok alıştığımı fark ettim. Chris bugün birlikte vakit geçirmek istemişti ama bir anda gözden kaybolmuştu.Etrafa bir kez daha göz atıp göremeyince, odaya gidip duş almaya karar verdim. Acaba yine bir işi mi çıkmıştı? Ya da dün bugün birlikte vakit geçirmek istediğini söylerken çok uykuluydu ve sabah uyanınca pişman olmuştu. Bu düşünce nedense içimde büyük bir hayal kırıklığı hissetmeme neden olmuştu. Omuzlarımı dik tutamıyordum yürürken.

Yurdun merdivenlerinden çıkıp odamızın bulunduğu koridora döndüğümde, önüme aniden birinin çıkmasıyla sıçrayıp birkaç adım geri kaçtım. Elim istem dışı hızlanan kalbimin üzerine gitmişti. 

"Chris," dedim tuttuğumu fark etmediğim nefesimi geri verirken.

"Seni yine korkuttum," dedi özür diler bir ifadeyle. "Yine ne düşünüyordun?"

"Ah, ben mi? Ben..." Hazırlıksız yakalandığımdan afallamıştım. Seni diyecek halim yoktu ya! "Uyanamadım hala o yüzden dalgındım biraz."

"Pekala. Bir saate hazır olur musun?"

"Ne için? Yani, ne yapacağız?"

"Hiçbir şey. Sadece sokaklarda boş boş dolanırız. Saçma şeylerden bahsederiz. Sorumlulukları ve görevleri burada bırakır, öylesine iki insan oluruz. Yine kusana kadar abur cubur yeriz."

"Harika bir plan," dedim gülümseyerek. Hiçbir şey yapmamak iyi gelecekti. "Bir saat sonra görüşürüz."

Hızlı bir duş, özenle toplanan saçlar, bu sefer daha özenle seçilmiş kıyafetler ve bir saat sonra hazırdım. Ceketimi üzerime geçirirken kapalı salon kapısının tıklatılması ile koşarak aşağı indim. Bir yandan da neden bu kadar heyecanlandığımı düşündüm. Neyse ki aradaki mesafe kısaydı ve çok düşünmeme gerek kalmamıştı.

Orién : ANKA ATEŞİ | KADER ATEŞİ | KÜLحيث تعيش القصص. اكتشف الآن