KÜL| 26. Bölüm

26K 1.9K 1.4K
                                    

Oy vermeyi unutmayın lütfen :)

Sessiz geçen sabah kahvaltısından sonra enerjilerimizi kopyalamış, kahini şaşırtmak için ülkenin farklı yerlerine yollamıştım. Ondan hemen sonra da yollara düşmüştük tekrar. Mola vermemize rağmen kimsenin keyfi yoktu. Uyusak bile asla tam olarak dinlenememenin yanında içinde bulunduğumuz durumun gerginliği de dayanma sınırlarımızı zorluyordu. Jeff bile ilk kez sessizdi.

Yol boyunca peşimizdeki askerlerin enerjilerini kontrol ettim. Hâlâ dünkü konumlarındaydılar. Harekete geçmeden önce kahinden gelecek emri bekliyor olmalıydılar. İletişim kurabilmek için ne tür bir büyü kullandıklarını düşünmek istemiyordum. Tek yaptığım askerleri kontrol edip yürümeye devam etmekti. Geri kalan her şeyi Nate'e bırakmıştım.

Havanın kararmasına yaklaşık üç saat kala yolumuza bir köy çıktı. Önce çevresini dolaşıp kolaçan ettik. Olağanüstü bir durum varmış gibi görünmüyordu. Hava kararıp köyün içine girmeden önce bir süre saklanıp neler olduğunu gözetleyecektik. Nate ve kuzenleri köydeki hareketliliği, kaç ev olduğunu, kaç kişinin olabileceğini tartışırken bir kızlarla ayaklarımızı uzatmış oturuyorduk.

"Akşam birden fazla kişiyle iletişim kurabileceğimi sanmıyorum," dedi Lily. "Sadece bir kişiyi seçmeliyiz."

"Bence Simon," dedi Shanny. Sesi neredeyse uyumak üzereymiş gibi yorgun çıkıyordu. "Şu an en önemli şey Orién ordusunun ne durumda olduğu."

"Ordu buraya girse de girmese de biz planımızı devam ettireceğiz," dedi Amy. "Bence Bella'ların ne durumda olduğunu öğrenmeliyiz. Onlar en azından bizimle aynı kapanın içinde. Ayrıca eğer yakalandılarsa..." devam edemeyip duraksadı. Devam ederken sesi çok daha güçsüz çıkmıştı. "Bella'nın ne durumda olduğunu merak ediyorum."

Lily bir şey söylemedi. Shanny karşı çıkmadı. Kimse karar verme sorumluluğunu üzerine almak istemiyordu. Lily'ye baktım. Bir kişiyle bile iletişim kurabilecekmiş gibi görünmüyordu.

"Bu gece sadece dinlen Lily."

Lily başını sallayarak cevap verdi ama Amy itiraz edecek gibi duruyordu. Bakışları ikimiz arasında gidip geldi. İtiraz etmek istemesine rağmen Lily'nin ne kadar bitkin durumda olduğunu gördüğünden bir şey söyleyip söylememe konusunda kararsız kalmıştı. O bir şey söylemeden ben açıkladım.

"Onu ben de merak ediyorum. Ama şu an yapabileceğimiz hiçbir şey yok Amy. Bu gece yalnızca dinlenelim. Eğer bu gece de dinlenemezsek her şeyi riske atmış oluruz."

Amy gönülsüzce kabul etti.

Birkaç saat sonra hava tamamen karardığında köye giren Nate ve Lucas kısa süre sonra geri döndü. Gözlerine kestirdikleri bir eve girecektik. Planları doğrultusunda hareket ettik. Sessizliğe gömülmüş köydeki evlerin arasından sessizce geçtik. Bu sessizlik beni üzüyordu. İster istemez önceden nasıl bir yer olduğunu merak ediyordum. Bir yanım bu ülkeyle, burada yaşayan insanlarla savaşın eşiğinde olduğumuzu, karşı karşıya gelebileceğimizi ve empati yapmamam gerektiğini haykırırken; bir yanım da bize katılabileceklerini, bazılarının aksine onların bu savaşı istemediğini, onları anlamaya çalışmamı istiyordu. En iyisi iki düşünceyi de kafamdan uzaklaştırıp arkadaşlarımın güvenliğini önceliğim yapmamdı. 

Biz kapının yan tarafına gizlendiğimizde Nate ve Jeff kapıyı çaldı. Kenardan olup biteni görebiliyordum. Kapı açıldığında Jeff kapıyı açan kadının ağzını kapatıp içeri itti. Arkalarından hızlıca içeri girip kapıyı arkamızdan kapattık. Jeff'ten kurtulmaya çalışan kadının gözleri korkudan sonuna kadar açılmıştı. Jeff ve diğerleri kadını sakinleştirmeye çalışırken biz hiç oralı olmayıp yanan sobanın başına toplandık. Sıcağa girdiğim anda ne kadar üşüdüğümü, soğuğun nasıl da kemiklerime kadar işlediğini daha net anlamıştım. İçerisi sıcak olmasına rağmen ceketlerimizi çıkarma girişiminde bile bulunmamıştık. Sıcak soğuğun değdiği her yere, kemiklerime kadar işleyene dek de çıkarmayacaktım.

Orién : ANKA ATEŞİ | KADER ATEŞİ | KÜLWhere stories live. Discover now