26.Bölüm

45.6K 3.6K 632
                                    

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen :)

*


Tornésia'ya girdiğimiz hızda, neredeyse hiç dinlenmeden geri dönüyorduk. Dinlenme molalarımız, yalnızca uykusuzluk dayanılamaz noktalara geldiğinde oluyordu. Mecbur kalmadığı sürece kimse konuşmuyordu. O kadar bitkin düşmüştük ki, yürümüyor adeta sürükleniyorduk. Dönüşümüz beş gün sürmüştü. Orman sınırına yaklaştığımızda koruyucular sessizce selamlarını verip geri döndüler. Orién evlerinin ışıkları teker teker görüş alanımıza girmeye başladığında, yüzüme istemsiz bir gülümseme yerleşti.Orman sınırından çıkıp, şehri tam olarak karşımıza aldığımızda durup, derin bir oh çektik.

"Sonunda döndüğümüze inanamıyorum," dedim tepede ışıl ışıl parlayan Lermont'a bakarak.

"Ben gerçekten bayılmak üzereyim," dedi Shann kolumdan destek alarak.

"Sonuna geldik kızlar, dayanın."

Lermont'a uzanan yolda son adımlar, son yollar bir türlü bitmek bilmezken, belki de maceramızda sona bu kadar yaklaştığımızdan hiç olmadığı kadar karanlık bir şekilde düştü aklıma o soru. Midemi kavrayıp tüm gücü ile sıkan o eller, nefes almamı da engelliyordu. Hava sıcaktı ve saatlerdir yüksek bir tempo ile yürüyorduk ama ben titriyordum. Ya Lily dayanamamışsa?

Lermont'tan kaçarken kullandığımız dik patikayı çıkarken, Shann ile göz göze geldik. Gözlerinde bariz bir heyecan ve merak vardı. Benim aklımın içinde dönen o soru, belli ki onun da beynini kurcalıyordu.

Lermont görüş alanımıza girerken, ne kadar çok özlediğimi yeni fark ediyordum. Burası benim yıllar sonra ev diyebileceğim ilk yerdi. Demek insanlar evlerinden uzak kaldığında böyle hissediyor, geri dönerken böyle heyecanlanıyorlardı. İçimdeki bir yerin bu kadar boş kaldığını, yeni fark ediyordum.

Tırmanırken nefes nefese kalmış ve üç dört kez mola vermiştil ama patikanın sonuna ulaşabilmiştik. Yurdun arka tarafındaki duvardan bahçeye atlayıp, bahçedeki ağaçların arasından koşarak ilerledik.

Revire girip merdivenleri üçer üçer atlayarak çıktık. Lily'nin odasının kapısını hızla açıp, elim kapının kolundayken, öylece boş duran yatağa baktım. Lily yoktu. Ona dair en ufak bir iz yoktu. Yo hayır. Bu olamaz. Hayır, olamaz. Arkamdan boş odaya bakan kızlara döndüm. Hepsinin şaşkınlık ve korku ile gözleri açılmıştı.

"Başka odaya almışlardır," dedi Kathy.

Başka odaya almışlardır. Başka odaya almış olmaları gerekiyordu. Belki de iyileşmişti. Tanrım, ne olur iyileşmiş olsun. Ne olur!

Tekrar merdivenlere doğru koşarken, karşımızdan gelen hemşireye, "Lily nerede?" diye sordum.

"Durumu çok ağırlaştı, üçüncü kata aldılar."

Üçüncü kata çıktığımızda, koridorun sonundaki pencerenin önüne konulmuş koltuklarda oturmuş kitap okuyan Claire'i gördüğümüzde o da sesimizi duyup bize baktı. Kitabı kenara atarak ayağa kalktı. "Şükürler olsun!" dedi ağlayarak.

"Nerede!"

En yakındaki odayı gösterdi. "Bu odada."

İçeri girdiğimizde Samantha; Lily'nin yatağının yanındaki sandalyede, dirseklerini bacaklarına dayamış, elleri ile yüzünü kapatmış oturuyordu. Bizi görünce ayağa fırladı.

"Elena! Siz..."

Cümlesini tamamlamasına izin vermedim. "Bulduk Samantha! Ona iyi gelecek ilacı bulduk! "

Orién : ANKA ATEŞİ | KADER ATEŞİ | KÜLWhere stories live. Discover now