KADER ATEŞİ / 36. BÖLÜM

23K 2.5K 847
                                    

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen :) 

**

Okula vardığımızda Nate ve diğerleri saraya döndüler. Ben de kızlarla birlikte eşyalarımı odama yerleştirdikten sonra beni çağıran Samantha'nın odasına gittim. İçeri girdiğimde Samantha, profesör Edmond ile birlikte beni bekliyordu. Beni gördüklerinde ayağa kalktılar.

"Doğum günün kutlu olsun hayatım!"

Samantha beni kollarının arasında alırken nedense çok fazla duygulanmıştım. Belki onu annem yerine koyduğum içindi. Belki de o yüzden ona sarıldığımda annemin yokluğunu ilk kez hissetmiştim.

"Teşekkür ederim," dedim, gözlerim dolduğu için titreyerek çıkan sesimle.

Samantha'dan sonra Edmond sarıldı. "Doğum günlerinin yalnızca ilkinde ağlanır Elena. Sonrakilerde hep gülmelisin."

"Mutluluktan," dedim, kirpiklerimde kalmış yaşları silerek.

Samantha bana bir hediye paketi uzattı. "Bu da bizim hediyemiz."

"İnanamıyorum," dedim, paketi alırken. "Doğum günüm olduğunu bildiğinizden haberim yoktu."

"Aç hadi," dedi Edmond.

Paketi açtığımda içinden şeffaf, avucumun yarısı kadar yuvarlak bir taş çıktı.

"Buna ay taşı derler," dedi Edmond. "Çok nadir bulunan, gizemli bir taştır. Bazı büyücüler ve kahinler yanlarında taşırmış. Kimisi güçlerini daha da kuvvetlendirdiğini, kimisi şans getirdiğini düşüyor. Aslına bakarsan ne için kullandığına göre değişiyor sihri."

"Çok teşekkür ederim," dedim büyük bir minnetle. "Bugün haddinden fazla şımartılıyorum."

"Çok daha fazlasını hak ediyorsun," dedi Samantha.

Kısa bir sohbetin ardından yanlarından ayrılıp, ay taşını da diğer hediyelerimin yanına koymak için odama gittim. Kızlar akşam yemeği için hazırlanıyordu. Lily ise salonda tek başına, düşünceli bir şekilde oturuyordu. Beni gördüğünde, "Ne için çağırmış?" diye sordu.

Yanına oturup elimdeki taşı gösterdim. "Doğum günü hediyemi vermek için."

Lily taşı eline alıp inceledi. "Değerli bir taş mıymış?"

Başımı salladım. "Ay taşı derlermiş. Şans getirdiğine ve güçleri arttırdığına inanılırmış. Çok nadir bulunan bir şeymiş."

"Vay canına," dedi Lily, taşı havaya kaldırıp içinden arka tarafı görüp göremeyeceğini test ederken. "Sanırım gelmiş geçmiş en değerli doğum günü hediyelerini sen aldın."

"Önemli olan yanımda olmanız. Ama yanımda böyle düşünceli olmanızı istemiyorum," dediğimde, taş ile ilgilenmeyi bırakıp bana baktı.

"Neyin var Lily?"

Taşı bana uzattıktan sonra sıkıntılı bir şekilde konuştu. "Söylediğin gibi uzun süredir Caroline ve Chris'in rüyalarını izliyorum. Caroline'da kayda değer bir şey yok ama Chris'in dün gördükleri oldukça canımı sıktı. Söylemek için doğum gününün geçmesini bekliyordum aslında."

Elini tuttum. "Önemli değil Lily. Bugün de diğerleri gibi bir gün işte."

"Doğum gününde senden nefret eden birinin rüyasında seni zevkle öldürdüğünü öğrenmek istemezsin diye düşündüm."

Lily'nin naifliği ve ince düşüncesi beni güldürmüştü. "Bununla ilgili ciddi planları var mı?"

"Hayır. Sadece seni öldürdüğünü gördü ve bunu yaparken o kadar mutluydu ki... Sana olan takıntısı ve nefreti çok büyük Elena. Beni korkutuyor. Chris'in çok acayip bir iç dünyası var. Sürekli seninle uğraşıp, ormanda bir yerlere yürüdüğünü görüyor. Bir şeyler kovalıyor ya da kaçıyor. Normal bir rüyası yok, hep karanlık."

"Seni rahatsız ediyorsa izlemeyi bırakabilirsin. Bunu istedim diye yapmak zorunda değilsin, biliyorsun."

"Biliyorum. Bunu kendi isteğimle yapıyorum. Zaten saniyelik anlar olarak görüyorum, henüz bu kadar uzaktan tam olarak rüyanın içine girebilecek kadar güçlenmedim. Bu kadarına katlanabilirim."

Tuttuğum elini sıktım. "Sizin gibi arkadaşlarım varken bana bir şey yapamaz."

O da elimi sıktı. "Her zaman."

*

Bu bölüm aslında bir önceki bölüme aitti ama takımımızın tatilini kötü bir şekilde bitirmek istemediğim için ayrı bir bölüm olarak yayımladım. :) Kısacık çerezlik bir bölüm oldu :)

Orién : ANKA ATEŞİ | KADER ATEŞİ | KÜLWhere stories live. Discover now