KADER ATEŞİ / 15. BÖLÜM

37.5K 2.9K 731
                                    


OY VERMEYİ VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN LÜTFEN ^^

*

Yemekhanenin kapısından içeri girdiğimizde tüm gözler bize döndü. Evet, şu an okulun en güçlü takımıydık ama bakışların büyük çoğunluğu Nate ile birleşmiş ellerimizdeydi. Onları umursamadan geçtik aralarından. Artık böyle olsun istiyordum. Birazcık normal olmak istiyordum. Her an ölüm veya savaş korkusuyla yaşamak istemiyordum. Bunlar güzel günlerdi ve biz bunu herkesten çok hak etmiştik. Kimsenin bunu bozmasına izin vermeyecektim.

Masamıza otururken, "Bugün ne yapıyoruz?" diye sordu Kathy.

"Siz ne istiyorsanız yapabilirsiniz," dedi Nate büyük bir ciddiyetle. "Biz bugünü Elena ile baş başa geçireceğiz. Yarınki dersler iptal, yarın hep birlikte bir şeyler yapabiliriz." Bana bakarak ekledi. "Konuşmamız gereken şeyler var."

Kahvaltımız bitip diğerleri teker teker yanımızdan ayrılırken, baş başa kaldık.

Bütün gün baş başa olacağımızın heyecanı sararken Nate'e döndüm.

"Ee, ne yapıyoruz?"

Ayağa kalkıp, elimi tutarak beni de kaldırdı.

"Hadi gidelim."

"Nereye gidiyoruz?"

"Tepede kayalıklar var. Orada bizi kimse rahatsız etmez."

"Kulağa güzel geliyor."

Yemek salonunda elimi tutan Nate, bahsettiği kayalıklara gidene dek bir kez bile bırakmadı.

Kayalıklardaki yerimizi aldığımızda okula nasıl geldiğimi, neler olduğunu, onlardan gizlediğim her şeyi en ufak ayrıntısına kadar anlattım. Tüm sorularına içtenlikle, hiçbir şey gizlemeden cevap verdim. Hiç yargılamadı, sorgulamadı beni. Cevap vermek istemediğimde sadece söylememin yeterli olduğunu hatırlattı defalarca. Ama ben her şeyi anlatmak istiyordum. Her şeyi bilmesini istiyordum.

Belki ilk defa bu kadar uzun süre konuşmuştuk ve düşündüğümden çok daha fazla eğlenmiştim. Saatin nasıl geçtiğini anlayamadan hava kararmaya başlamıştı bile.

"Aslında ormandaki şu olayda, orman koruyucularının bize yardım etmesinden bahsediyorum, başka bir şey olduğunu anlamıştım. Ama bu aklımın ucundan bile geçmemişti," dedi Nate.

"Biliyorum," dedim gülerek. "O zamanlar sorularınla çok sıkıştırmıştın beni."

"Seni zor duruma düşürmek istememiştim," dedi, saçlarımı özenli bir şefkatle okşayarak geri atıp. Hiç söylememiş olsa da, saçlarımın yüzümü kapatmasını sevmediğini biliyordum.

"Sadece sana sıkıntı veren bir şey olduğunu biliyordum. Benimle paylaşırsan, belki biraz olsun rahatlarsın diye düşünmüştüm."

Kalbimi sıkıştıran, boğazımı sıkan eller bir anda geri geldi. Kader olduğumu onlardan gizlemek benim için zordu ama o günlerde beni asıl boğan şey, ailemi öldüren yangını benim çıkardığımı öğrenmiş olmamdı. Bir an gördüğüm şeyleri Nate'e anlatmayı istedim. Ama nasıl dile getireceğimi bilmiyordum. Nasıl söyleyebilirdim ki? Ailemi öldüren yangını ben çıkardım diye nasıl derdim? Kalbime saplanıp kalmış bu kelimeleri, nasıl söküp gün ışığına dökebilirdim? Hem, o zaman daha çok kanatmaz mıydı çıktıkları yaraları?

Nate'in sesi ile yeniden ona döndüm.

"Bir sorum daha var. Aslında bunu sormak istemiyorum. Ama öğrenmek de istiyorum."

"Sorun yok. İstediğini sorabilirsin," dedim gülümseyip ona güven vererek.

Birkaç saniye nasıl soracağını düşünürmüş gibi gözlerimin içine baktı.

Orién : ANKA ATEŞİ | KADER ATEŞİ | KÜLWhere stories live. Discover now