46.Bölüm

29.6K 3.2K 259
                                    

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen :)

**

İki hafta su gibi akıp geçmiş, yorgunluktan bayılana kadar çalışmıştık ve nihayet Lermont Oyunları gününe uyanmıştık. Hazırlanırken herkeste anlayamadığım bir sakinlik vardı ve mecbur olmadıkça kimse konuşmuyordu.

Bir gün önce tüm öğrencilere verilen özel kıyafetlerimi çıkardım. Uzun kollu, yakasız, göğsünden boğaza kadar düğmeleri olan, bol keten bir gömlek. Boğaz ve bilek kısmı ufacık bir boşluk bile bırakmayacak şekilde tamamen kapanıyordu. Üst kısmı bol, paçalara doğru daralan kahverengi, yine keten olduğunu düşündüğüm ama emin olamadığım -emin olduğum tek şey çok rahat olduğuydu- bir pantolon. Nereye takılacağını anlayamadığım kahverengi bir kemer ve diz altına kadar uzanan bir çizme.

Kıyafetleri yatağa atıp yanına oturdum.

"Bu sıcakta neden bunları giyiyoruz?"

"Bunlar özel kumaşlar," dedi Bella bir yandan giyinirken. "Terletmez, sıcağı geçirmez. Ayrıca kolların, boğazın ve bileklerin kapalı. Eğer üç santim boyunda, aptal bir böcek tarafından ısırılıp elenmek istiyorsan giyme. Ya da birinin alevleri yüzünden kıyafetlerinin yanmasını ve çıplak kalmayı istiyorsan."

Anında ayağa kalkıp giyinmeye başladım. En son elimde kemer kalmıştı. Havaya kaldırdım.

"Bu nereye?"

Bella gülümseyip yanıma geldi. Kemeri elimden alıp pantolona değil, gömleğin üzerinden bağladı.

"Tamam işte bu kadar kaptan. Hazırsın."

Herkes hazırlanıp takım tamamlandığında, bahçeye inmek için odadan çıktık. Nate ve ben en arkadan gidiyorduk.

"Söylediklerimi unutma," dedi Nate.

"Unutmayacağım."

"Ben her zaman yanında olacağım ama yine de söyleyeyim. Yaralanma."

"Yaralanmayacağım."

"Başına buyruk hareket etme."

"Etmeyeceğim."

"Eğlenmeyi unutma."

"Eğleneceğim."

"Rahatla."

"Rahatlayacağım."

Nate'in yandan bakışı ile güldüm. "Tamam tamam."

Bir yandan konuşup koridorda yürürken, karşımızdan üç tane kız geldi. Gözlerini benim üzerime dikmişlerdi. Kızlar iyice yaklaşırken kendimi her şeye karşı hazırladım. Tam karşımıza gelince durdular.

"Elena? Elena sen misin? " dedi sarışın olan ortadaki kız.

"Evet?"

"Ben Sara. Arkadaşlarım Emilia ve Janet."

"Memnun oldum. Size nasıl yardım edebilirim?"

"Mutlaka duymuşsundur," dedi Sara. "Ben Caroline'ın saçlarını tamamen yaktığı şu kızım."

"Ah evet duydum. Ben.. Ben saçların için çok üzüldüm. Seninkine benzer bir olay yaşamıştım."

"Üzülme," dedi gülümseyerek. "Geçti. Artık okula geri döndüm. Yalan söylemeyeceğim, Caroline'dan korkuyordum ve asla dönmek istemiyordum. Arkadaşlarım da öyle. Onlar da bir şekilde Caroline ve arkadaşlarının aşağılamalarına maruz kaldılar ve okuldan ayrıldılar. Ama sonra senin ve Nate'in ismini duyduk. Neler yaptığınızı öğrendik. Arkadaşınız için yaptıklarınızı ve Caroline ve Chris'i bütün okulun önünde nasıl rezil ettiğinizi. Herkes sizi konuşuyordu. Ateş ve Su," derken Nate'e bakıp yeniden bana döndü, "Ateş ve Suya karşı diyorlardı. Sana yaptıkları, bize yaptıklarına göre çok daha ağır şeylerdi. Her şeyden önce senin canına kast ettiler. İşte o zaman geri dönmemiz gerektiğini anladık. Bundan sonra da ne olursa olsun gitmeyeceğiz, ve ne olursa olsun her zaman sizi destekleyeceğiz."

Sara uzanıp ellerimi ellerinin arasına aldı.

"Eğer bizi kabul ederseniz ve isterseniz, yardıma her zaman açığız."

Gülümsedim. "Tabi ki kabul ederiz."

"Sayıca az olduğunuzu biliyoruz. Eğer ihtiyaç olursa lütfen bize gelin. Takımınıza seve seve katılırız. Lermont'tan ayrılsak da Samantha sayesinde çalışmalarımıza devam edebildik."

"Eğer ihtiyaç duyarsak geleceğiz."

"Biz sizi daha fazla tutmayalım. Lütfen gidin ve oyunları kazanın," deyip yanımızdan ayrıldılar.

Ben arkalarından bakarken Nate "Elena?" dediğinde tekrar ona döndüm. Düşünceli bir hali vardı.

"Efendim?"

"Simurg."

"Simurg? Ne olmuş Simurg'a?"

"Otuz kuş," dedi. Gülümsedi. "Otuz olduk. Tamamlandık."

Bir anda öylece kalakaldım. Otuz kuş. Şimdi tam tamına otuz Anka olmuştuk.

*

Orién : ANKA ATEŞİ | KADER ATEŞİ | KÜLWhere stories live. Discover now