KADER ATEŞİ / 41.BÖLÜM

22.9K 2.7K 5.1K
                                    

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen :)

Geçen bölüm sizi çok uğraştırdığım için bu bölüm sınır falan koymuyorum. Ama yine de bol bol yorum yapın, arada başka kitapları okumak için girdiğinizde buraya da uğrayın olur mu? :)

Bu arada 500.000 olduk! Yeeeeyyy! :) Sizi seviyorum ♥ Hem de çok kocaman ♥

*

Finale doğru...

**

Uyku ile uyanıklık arasındaki çizgideyken, çok fazla uyuduğumu düşünüp, sıçrayarak uyandım. Öğle saatlerini geçmiştik. Düşündüğümden çok uyusam da, hâlâ yeteri kadar uyumamıştım.

Yatağımdan kalkıp yüzümü yıkadım. Saçlarımı tarayıp topladım. Sağlıklı düşünebilmek için biraz olsun kafamı dağıtmaya ihtiyacım vardı. Yarım saatliğine, Nate'in kız kardeşinin yanına gidip, her şey yolundaymış gibi onunla oyun oynadım. Beni gördüğüne memnundu. En azından birinin yüzünün güldüğünü görmek, onu güldürebilmek iyi gelmişti. Tekrar geleceğime dair verdiğim onlarca söz sonrasında beni bıraktığında yanından ayrıldım. Gerçek dünyaya dönmenin vakti gelmişti.

Arkadaşlarım, dün geceden beri arama ekibi ile birlikte dışarıdaydı ve henüz geri dönmemişlerdi.

Amy'nin odasına uğradım. Uyuduğunu görünce kapıyı yavaşça kapatıp çıktım.

Toplantı salonuna uğradım. Kral ve birkaç asker bir şeyler üzerinde çalışıyordu.

"Aldığımız tüm ihbarlar sonuçsuz çıktı. Elimizde hâlâ bir şey yok," dedi kral Boeyroth.

Oradan da çıkıp, aşağı katlara indim. Bahçeye çıktığımda herhangi bir hedefim olmadan yürüdüm. Tyler, Kathy ve Claire'i düşündüm. Onlara bir şey olacağını düşünmemiştim hiç. Hemen bulacağımızı düşünmüştüm. Ama şimdi, kaybolmalarının üzerinden saatler geçmişken, bu kadar çaresizken ilk kez umutsuzca onları düşündüm. Canlarını yakıyorlar mıydı acaba? Lerin'in görüntüsü aklıma geldiğimde içim ezildi. Ya arkadaşlarıma da ona yaptıklarını yapıyorlarsa? Onların canlarının yandığını düşünemiyordum. Kötü şeyleri yakıştıramıyordum onlara.

Acaba yeterince çabalamıyor muyduk? Yapabileceğimiz başka şeyler vardı ama yapmıyor muyduk?

Durdum. Olduğum yerde durdum. Boynumdaki zinciri çekip, pusulamı çıkardım.

Nate... Seni özledim...

Kim bilir ne haldeydi şu an. Yorgundu, çaresizdi, öfkeliydi.

Pusulam parladı ve içindeki galakside yıldızlar parladı. En parlak yıldızlar, sol tarafa doğru sıralandığında, oraya döndüm. Nate oradaydı. Oradaydı ve beni düşünüyordu. Keşke arkadaşlarımın nerede olduğunu bulmak da bu kadar kolay olsaydı.

***

Samantha'nın arabası sarayın önünde durduğunda, güneş batmak üzeydi. Onun geleceğini öğrendiğimden beri kapının önünde gelmesini bekliyordum. Bir şey yapmasına gerek yoktu, varlığı bile bana güç veriyordu.

"Sorun ne?" diye sordu Samantha endişe içinde, birbirimize doğru yürürken.

"Çok güçlü büyüler kullanıyorlar, her yerden engelleniyorum. Kral büyücüleri çağırttı. Eğer büyüyü aşabilirsek yerlerini öğrenebiliriz."

"Tirin'dekileri mi?

"Evet."

"Görünenden çok daha kötü durumdayız, değil mi?" diye sorduğunda kafamı salladım.

Orién : ANKA ATEŞİ | KADER ATEŞİ | KÜLWhere stories live. Discover now