31.Bölüm\1

35.6K 3.4K 319
                                    

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen :)

*

Karnili ilaçlarımı hazırlayıp yeniden odaya döndü.

"Bu kremi her aklına geldiğinde sür. Bu ilacı da şimdi, uyumadan önce ve sabah uyanır uyanmaz iç. Sesin bir iki güne düzelir merak etme. Geçmiş olsun tatlım ucuz atlatmışsın."

Revirdeki yatağın üzerinde otururken kızlar, yurtta nöbetçi kalan adını bilmediğim bir profesör ve haberi alınca yatağından kalkıp dehşet içinde revire koşan Samantha beni izliyordu. Takımımızın geri kalanının henüz olanlardan haberi yoktu. Hiç kimse değilse bile, Jeff'in herkesi ayağa kaldıracağını ve Nate'in başıma nöbetçi misali dikileceğini bildiğimden, onlara haber verilmemesi konusunda kızları özellikle uyarmıştım. En azından sabah biraz daha toparlanmış olurdum ve zaten yanımızda bir profesör ve Samantha vardı.

Samantha ile bana kimin saldırdığını görmediğim konusunda kısa bir konuşma yapıp, yarın daha detaylı konuşma kararı aldıktan sonra odamıza döndük. Kızları uyumaları konusunda zorla ikna edip, kendimi suyun şefkatli kollarına bıraktım.

Çok korkmuştum. Daha önce ölümle burun buruna geldiğim anlar olmuştu ama belki de ilk defa bu kadar çok korkmuştum, çünkü çaresiz kalmıştım. Beni hareket edemeyeceğim bir şekilde sarıp, boğazımı son gücü ile sıkmıştı. Nefes alamamıştım ve beynimde dönüp duran tek düşünce de bu olmuştu. Nefes alamıyorum. Öleceğim. Nefes alamıyorum. Son anda kurtulmuştum elinden. Son anda kurtulmuştum ölümden ve bu yine Nate sayesinde olmuştu.

Sabah uyandığımda daha iyi hissediyordum. İlaçlarımı uygulayıp dolapta elime geçen ilk şeyleri üzerime geçirdiğimde, boynuma morlukları kapaması için bir fular doladım.

"İyi misin? Bugün derse girme istersen," dedi Bella. Amy ile endişeli gözlerle beni izliyorlardı.

Gülümsedim. "İyiyim merak etmeyin." Sesim hala biraz kısıktı.

Salona indiğimizde kızlar bizi bekliyordu. Shanny beni hemen kollarının arasına aldı.

"İyi misin?"

Akşam yüz elli kez falan sarılıp, nasıl olduğumu sormuşlardı ve bu sabah da devam ediyordu.

"Kızlar korktuğunuzu ve beni merak ettiğinizi biliyorum. Ama gerçekten iyiyim. Evet sesim hala biraz kısık olabilir ama bugün konuşurken acı çekmiyorum en azından. Korkmayın artık. Ya da korktuğunuzu belli etmeyin. Dik durun,sağlam yürüyün. Dik durun ki bizim kolay kolay korkmayacağımızı ve pes etmeyeceğimizi görsünler. Merak etmeyin. Bunların hepsinin hesabı sorulacak."

İçimde, bunun öylesine bir saldırı olmadığına dair bir his vardı. Ayrıca Lerin'in başına gelen olay tarzında bir saldırı da değildi. Elimde bu histen başka bir kanıt yoktu ama neredeyse emindim, bunun altında Caroline vardı.

Yurttan çıkıp güneşli havaya adım attığımızda, kendimi çok daha iyi hissediyordum.

Takımın geri kalanı bahçedeki bir bankta güneşli havanın tadını çıkarıyordu. Sıcaklık birkaç saat sonra dayanılamaz boyutlara ulaşacağından bu saatler dışarıda olmak için en uygun saatlerdi. Bizi gördüklerinde ayaklanarak yanımıza geldiler. Herkes birbirini selamlarken Nate, bir terslik olduğunu fark etmiş gibi gözlerini bana dikmişti. Yanıma kadar gelip, hiçbir şey söylemeden işaret parmağı ile boynuma doladığım fuları hafifçe indirdiğinde gözleri irileşti.

"Boynuna ne oldu?"

Nate'in sorusuyla diğerlerinin ilgisi de bana çevrildi.

"Akşam saldırıya uğradım," dedim gayet rahat bir şekilde.

Orién : ANKA ATEŞİ | KADER ATEŞİ | KÜLWhere stories live. Discover now