KÜL| 23. Bölüm

17.5K 1.8K 336
                                    

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen.


Önceki Bölümden

Nate'e baktım. "Bizi buldular, geliyorlar."

Şaşkınlığı kısa sürdü. Kaşları, anlayamamış olmanın verdiği öfkeyle çatıldı. "Bu nasıl oldu? Birisi mi söyledi?"

"Bilmiyorum. Bildiğim tek şey hemen burayı terk etmek zorunda olduğumuz."

Savaşın ortasındaysanız, ne kadar kaçmaya çalışırsanız çalışın, o sizi yine buluyordu. Ve işte, yine başlıyorduk.

23. Bölüm

Neyse ki Gemla daha önce kaçmaları gerekirse ne yapmaları gerektiğini planlamış, örgütteki herkese plan dahilinde bir görev vermişti. Gerekli malzemelerin ve ihtiyaçların ayarlanması ve herkesin bir araya toplanması tahmin ettiğimden çok daha kısa sürmüştü. Yaklaşık otuz yetişkin ve dokuz çocukla birlikte olabilecek en kısa sürede yola koyulmuştuk. Çocukların bizimle gelmesi taraftarı değildim ama bu insanların başka şansı yoktu. Yiyecek ekmeği bile zor bulurlarken kimse onların çocuklarıyla ilgilenmek istemiyordu.

Ordu işe yarayacak durumda olan atların neredeyse tamamını topladığı için yürümek zorundaydık. Yanımızdaki iki at arabasına da eşyalarımızı yükleyip çocukları bindirmiştik.

Dönüp arkamızda yürüyen insanlara baktım. Birçoğu sefil haldeydi. Yüzlerinden umutsuzluk okunuyordu. Gemla'nın planına göre ilk durağımız olan kaya mağaralarına gidecektik. Planın devamı yoktu, gerisini bizim halletmemiz gerekiyordu. Bizim sınıra gidip bariyeri kaldırmaya çalışacağımız kesindi. Örgütün tüm üyelerini görmeden önce onları da bizimle götürüp bariyer kalktığında Orién'e geçmelerini sağlamayı düşünmüştüm ama sınıra kadar bizimle gelmelerinin imkanı yoktu. Bizi yalnızca yavaşlatırlardı.

"Aklından ne geçtiğini biliyorum," dedi Nate sessizce. "Çoğu yaşlı. Bizimle gelmelerini bırak uzun süre dayanamazlar bile."

"Ayrılmamız gerekiyor," dedim tekrar önüme dönerken. Nate bana daha da yaklaşıp elimi sımsıkı kavradı.

"Önce onların güvenliğinden emin olalım. Biz başımızın çaresine her türlü bakarız."

"Ben de öyle düşünüyorum."

Beni endişelendiriyorlardı ama asla kendi güvenliğimizi onlarınkinin önüne koymazdım. Onlar bizden çok daha çaresiz durumdaydı.

Yaklaşık dört saat mümkün olduğunca az dinlenerek yolumuza devam ettik. Bella arkamızda bıraktığımız izleri silip farklı yönlere giden sahte izler bırakıyordu. Yol boyunca yerimizi nasıl öğrenmiş olabileceklerine kafa yordum. Olan biten her şeyi tekrar gözden geçirdim. Hiçbir şeyi atlamak istemediğimden en ince ayrıntının üzerinde bile oyalanıyordum ama kaçırdığım bir şeyin hissi beni rahatsız ediyordu. Belki örgütün içinde çok iyi gizlenmiş bir köstebek vardı. Bu rahatsızlık hissi iblis cadının güçlerini tam olarak bilmememden kaynaklanıyordu büyük ihtimalle. Ve bir de bir süredir kabullendiğim bir gerçekten: Cadının güçlerini beni çok korkutuyordu.

Son molamızın üzerinden çok uzun zaman geçmişti. Neyse ki Gemla kaya mağaralarına vardığımızı duyurdu. Nerede olduğunu gösterdi ama mağaralar dışarıdan görünmüyordu. Mağaralardan birine girdiğimizde burayı bilmeyen birinin asla bulamayacağından emin oldum. Gemla tüm bunları önceden planlayarak akıllılık etmişti. Daha önce mağaraya her ihtimale karşı erzak ve battaniye gibi malzemeler de bırakmıştı. İnsanlar at arabalarından yukarı taşıdıkları malzemeleri paylaşıp dinlenirlerken Nate, "Plana ihtiyacımız var," dedi sesini yükselterek. Arkadaşlarımız bize doğru toplanırken diğerlerine yardım eden Zelna, Rikli ve Gemla da bize katıldı. Daire şeklinde oturduğumuzda Nate uzatmadan konuya girdi.

Orién : ANKA ATEŞİ | KADER ATEŞİ | KÜLWhere stories live. Discover now