KÜL| 27.Bölüm

14.9K 1.5K 613
                                    

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen ♥

Köyde bir isyan başlatılacağı haberi tüm köylülere verilmişti. Ve tabii kimsenin bu köyden çıkıp bizi arayan askerlere haber uçuramayacağı da... Köyün etrafı Amy ve benim tarafımdan sürekli kolaçan ediliyordu.

Savaş yanlısı birkaç aile –aileden geriye kalan kişiler- hariç tüm köy küçük köy meydanında toplanmıştı. Ürkek gözlerine cesurluğun parıltıları eklenmişti. Bir şey yapmak istiyorlardı ama bize ve kendilerine tam olarak güvenmiyorlardı. Yardımın geleceği sınırlar kapalı ve biz de bir avuç insandık ne de olsa. Ama Nate'in de söylediği gibi en uzun yolculuklar da küçük bir adımla başlar.

Nate, herkesin büyük bir çember oluşturmasını istedi. Biz de köylülerin arasına karışıp söylediğini yaptık. Nate, oluşturduğumuz çemberin ortasındaki boşluğa geçerek konuşmasına başladı. Veliaht prens Nate, yüksek perdedeki kendinden emin sesi, sarsılmaz gücü ve hipnotize eden enerjisiyle çemberdeki herkesin tek tek gözlerine bakarak konuştu.

"Öncelikle kavramanız gereken şey, bunun gerçek bir savaş olduğu! Ölü insanlar göreceksiniz. Sizin öldürdüğünüz ölü insanlar. Kopan kollar, bacaklar, kafalar göreceksiniz. Belki önceden tanıdığınız, iyi günler dilediğiniz kişileri öldürmek zorunda kalacaksınız. O yüzden şunu kafanıza yazın: Savaşmak istemeyen herkesi ordudan kurtaracağız! Geride kalanlar, size saldırmayı seçmiş olanlar artık düşmanımız! Karşınızdaki kişi, eskiden tanıdığınız o insan değil. O sizi öldürmek isteyen düşmanınız!"

İnsanları süzdüm. Birkaç kişi yerinde huzursuzca kıpırdansa da diğerlerinin ürkek gözlerindeki minik cesur parıltıları daha da artmıştı.

"Bazılarınızın korktuğunu görüyorum," derken sesi biraz öncekine göre daha yumuşak çıkıyordu. "Bu sizi korkak yapmaz. Aksine, koca bir ordunun karşısına bir avuç insan olmanıza rağmen çıkma cesareti gösteren sizler, benim tanıdığım en cesur insanlardansınız."

Birkaç yüzde gülümseme belirdi.

"Bilmenizi istediğim çok önemli bir şey var. Orién ordusu Relinan'a işgal için değil, bizi kurtarmak için girecek. Biz derken beni ve arkadaşlarımı kastetmiyorum. Hepimizi kastediyorum."

Köylüler birbirlerine bakıp kafalarını sallayarak onu onayladılar. Nate'e güveniyorlardı.

"Aklınızın karışık olduğunu, bir sürü soruyla dolu olduğunu ve endişeli olduğunuzu biliyorum. Nasıl olacak? Gücümüz onlara nasıl yetecek? Bunları düşündüğünüzü biliyorum. O yüzden şunu söylemeliyim ki burada gördüğünüz insanlar..." Eliyle bizi işaret etti. "Küçük bir orduya bedeldir. Kendi gözlerinizle de görmeniz için güçlerinden bir parça gösterecekler size. Sonrasında hızlı bir dövüş eğitimi alacaksınız. En temel şeyleri olabilecek en hızlı şekilde öğretmeye çalışacağız."

Nate kenara çekildiğinde, biz sırayla ortaya geçip hızlıca kendimizi tanıttıktan sonra güçlerimizi gösterdik. Bizi büyülenmiş gibi izliyorlardı. Arkadaşlarım güçlerini onlara tanıttıkça köylülerin gözlerindeki cesaret daha da büyümüştü. Dikleşen vücutları ilk kez umut duyduklarını gösteriyordu.

İnsanları izlerken, "Fazla umutlular," dedim yanımdaki Nate'e. Ona baktığımda onun da benim gibi insanları izlediğini gördüm. Keskin gözleriyle her birini tek tek analiz ediyordu. "Bu insanlar asker değil, köylü. Acaba yanlış mı yapıyoruz?"

Bakışları bana döndü. "Farkındayım. Ölümün kapılarında olduğunun farkında değiller henüz. Savaşın nasıl bir şey olduğunu bilmiyorlar. Ama yarın askerler köye geldiğinde fark edeceklerdir merak etme."

Orién : ANKA ATEŞİ | KADER ATEŞİ | KÜLWhere stories live. Discover now