KADER ATEŞİ / 39. BÖLÜM

27.5K 2.7K 1.7K
                                    

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen :)

*

Balo salonunun kapıları açıldığında içeri girip, merdivenin başında bir süre durarak salona baktık. Nate'in doğum gününde galaksinin renklerine boyanmış camlar bu sefer boştu ama salon, ışığı gökkuşağı renginde yansıtan kristallerle süslenmişti.

Veliaht prens Nate'in kader sevgilisi Elena'nın geldiğinin salondaki insanlar tarafından fark edilmesi tahminimden de kısa sürmüştü. Takımım –ailem- tüm güzellikleriyle yanımda, yarım adım arkamda sıralanmışken, bizi rahatça görebilmeleri için birkaç saniye daha orada durup, geçenkinin aksine beyaz giyinmiş sevgilime gülümsedim. Bu sefer de siyahlar içinde olan bendim. Omuzlarımdan düşecekmiş gibi duran kalın askılar ve hafif göğüs dekoltesi boynumu boş bıraktığından, kral ve kraliçenin hediyesi olan kolyeyi takmıştım. Saçlarımı iri dalgalar şeklinde hafifçe dalgalandırıp, sol tarafını omzumun üzerine atıp, sağ tarafını Nate'in hediyesi olan toka ile toplamıştım.

Nate bana doğru yürürken elbisemin eteğini hafifçe kaldırıp, gözlerimi ondan ayırmadan merdivenden indim. Nate gelirken farklı yerlerdeki Lucas, Jeff, Tyler ve Andore de bizi karşılamak için Nate'e katılmıştı.

Son birkaç basamağı, Nate'in uzattığı elini tutarak indim. Son basamağı inerken Nate elimi öperek önümde eğildi. Aynı şekilde ben de eğilerek selam verdikten sonra koluna girdim.

Birbirimize bakarak kalabalığın içine doğru yürürken, "Yeterince gösterişli bir giriş miydi?" diye sordum fısıldayarak.

Davetlilerin arasından yürürken elbisenin uzun kuyruğu ve ince kumaşı yüzünden son derece dikkatli olmam gerektiğini aklıma yazdım. Saçma bir kaza yüzünden rezil olmak istemezdim.

Nate'in kahkaha atmamak için kendini tutmasını ve hemen sonra dudaklarına yerleştirdiği kibar gülümsemesini hayranlıkla izledim. "Hayatımda gördüğüm en muhteşem girişti. Misafirlerin ağzı açık kaldı."

"Peki ya senin?"

"Senin güzelliğin beni sana her baktığımda şok ediyor."

Önce kral Boeyroth'u, sonra kraliçe Joelna'yı selamladık. Kraliçe Joelna ile aramızdaki samimiyetin misafirler için ikinci bir şok olduğunu fark edebiliyordum.

Nate beni önemli misafirleri ile tanıştırmak için salonun bir köşesinden diğerine dolaştırdı. Bir yandan da hem Orién hem misafirlerin geldiği ülkeler ile ilgili bilgiler veriyordu.

"Yanına gideceğimiz kişiler prens ve prenses olduğu için yanlarına gidiyoruz. Eğer bizim evimizde bizim konuğumuz olmasalardı gitmek zorunda değildik. Ya da biz onların konuğu olsaydık, onlar bizim yanımıza gelmek zorundaydılar."

Salonda farklı ülkelerden tam sekiz prenses, dört prens vardı. Yalan söylemeyecektim, hiç birinden hoşlanmamıştım. Prensesler fazla şımarık, prensler ise fazla kasıntıydılar. Biz onu bulmadan bizi bulan dördüncü ve son prens ise en sinir bozucu olandı. Bir anda karşımıza çıkıvermesi beni korkutsa da belli etmeme konusunda oldukça başarılıydım.

"Merhaba," derken, yanımda Nate yokmuş gibi, siyah kıyafeti nedeniyle tamamen kararmış gözlerini yalnızca bana dikmişti. Bakışları son derece rahatsız ediciydi.

Nate, "Relinan'ın veliaht prensi Tonemun. Kız arkadaşım Elena," diyerek bizi tanıştırdığında, uzattığım elimi nazikçe öptü.

"Kader Elena. Seninle tanışmak benim için bir onur."

"Benim için de öyle," dedim, gülümsemeye çalışarak. Relinan'ı derslerden biliyordum. Tarih boyunca Orién'le aralarında belirli bir sorun olmasa da, hep gergin bir ilişkileri olmuştu. Relinan tarihinde ilk kez bir prens, Orién'in davetine katılmıştı.

Orién : ANKA ATEŞİ | KADER ATEŞİ | KÜLWhere stories live. Discover now