Sancı

865 76 149
                                    

Karsu - On the Road

Hayatımda bundan daha büyük bir acı çektiğimi hiç hatırlamıyordum ve bildiklerime göre henüz bu başlangıçtı. Ama kendimi korkutmanın bir manası yoktu.

Kızın geliyor Elçin, anne olacaksın. Kızını göreceksin. Bunları düşün Elçin.

İç sesim elinden geldiğince bana yardımcı olmaya çalışsa da içimde bir şeylerin koptuğunu hissediyordum. Daha kötüsü içimde bir şeylerin ters gittiğine dair bir his vardı bu sancılarımı daha da sancılı yapıyordu sanki. Yeri ıslatan suya bakıp sesli nefes alıp vermelerime devam ettim bir süre. Hiçbir şey yapmadan. Hiç kıpırdamadan. Farkında olmadan bağırarak belki biraz.

Barış'a kalktı sonunda bakışlarım yerden. Rengi kalmamıştı. Gerçek anlamda rengi kalmamıştı. Benim gibi yere bakıyordu ne olduğunu anlamıyormuş gibi. "Barııııııış!" dedim acı içinde. Gitmemiz gerekiyordu. Bir şeyler tersse de Ender hanım çözmeliydi. O yüzden hemen hastaneye gitmemiz gerekiyordu.

Başını iki yana sallayıp kendine geldikten sonra koluma girdi heyecanla, "Gel bebeğim yaslan iyice bana.". Başımı salladım sadece. Sesimi sadece acıyla birlikte çıkarabiliyordum ve anlamlı kelimeleri bulmakta zorlanıyordum çünkü şu an. Başım karnıma doğru eğikti istemsizce. Her sancıda biraz daha küçüldüğümü hissediyordum. Önüme düşen saçlarım verdiğim nefesle havalanıp tekrar yüzüme çarpıyordu ama kendilerinden rahatsız olamayacak kadar acı içindeydim.

Birkaç adım atabilmiştim ki Barış'ın durmasıyla mecbur kaldırdım başımı tekrar. "Bebeğim" dedi gözleri dolu dolu. Aynı doluluk bende de vardı. Ama benimkinde bir miktar acıdan dolayı da gelen yaşlar eklenmişti sanırım. Bir nefes verip devamını getirmesi için baktım yüzüne. Bir süre ne yapacağını bilmiyor gibi bakındı ama sonunda "Kucak!" dedi heyecanla. "Ne?" diyebildim sıkılı dişlerimin arasında. Ağzımı açtığım an çığlık atmam gerekiyordu çünkü. "Kucağıma alabilir miyim seni? Bir sorun yaratmaz değil mi? Yürüyemeyeceksin çünkü.".

Alabilir mi beni? Allahım keşke bunun bilimsel cevabını bilseydim ama sanırım bilsem de umurumda olmazdı şu an. Yürüyemiyorum çünkü, haklı bebeğim.

"Al!" dedim kolumu boynuna sarıp ve hiç bekletmeden kucakladı beni bebeğim. Kapıdan çıkmadan en önemli bavulu da eline alıp "Sıkı tutun bebeğim." diyerek terlemiş alnımı öptü. Gözlerindeki korku, heyecan, aşk ve yaşlar... "Barış" dedim nefes nefese. Hiç durmadan asansöre giderken "Söyle bebeğim. Söyle birtanem" diyerek bavulu bırakıp tuşa bastı hızlıca.

Ama ben konuşmayınca gözleri hemen bana döndü. Gözlerimdeki yaşları görmüş olacak ki heyecanla gülümsedi bana. Yaşlarımın üstüne birer öpücük bırakıp "İyi olacak" diye fısıldadı, "Her şey çok iyi olacak bebeğim. Kavuşuyoruz kızımıza. Sakin ol tamam mı?".

Olacak değil mi? Ben acıdan böyle hissediyorum.

Bir şey demeden biraz daha sardım kollarımı boynuna gelen sancıyla. Dudakları terlemiş saçlarımda asansöre binerken "Alabilsem biraz acını keşke..." diye mırıldandı. Benim duymamam gerekiyordu sanırım ama biraz fazla yakındık duymamam imkansızdı o yüzden. Asansörün içine girdiğimizde bavulu bırakıp tekrar bana döndürdü bakışlarını. Eliyle yüzüme yapışan saçlarımı geriye atıp "Nasıl bu kadar güzelsin şu an?" dediğinde gülümsedim istemsizce. Akan yaşımı silip "Haksızlık yani bu kadarı. Ben doğum yapmıyorum ve maymun gibi gözüküyorum." dediğinde gülerek başımı göğsüne kapattım tamamen. Ama gelen sancıyla gülüşüm kesildi anında. "Isır." dedi aklımdan geçeni anlamış gibi, "Isır bebeğim. Paylaşalım acıyı. Isır.".

"Koparırım." diyemedim çünkü şu an tahmin ettiği kadar acı çekmemden bile acı çekiyordu zaten. Tahmin edemediği bir acı içinde olduğumu söylememe gerek yoktu haliyle. Yine de hafifçe geçirdim dişlerimi. Ya da ben hafif sandım ama Barış'tan çıkan sessiz inleme pek hafif olmadığını gösterdi anında.

CapellaWhere stories live. Discover now