Aynı

1.5K 122 111
                                    

Surahn - Watching the World

"Tuğçe?" diye sordum ağzımdaki kocaman lokmayı çiğnemeye çalışırken. İştahım artmıştı sanki bu dönemde. Kendimden beklemeyeceğim kadar iştahla ve çok yiyordum ayağımı kırdığımdan beri. Neyse ki Barış da karşımda aynı şekilde yediğinden sorun olmuyordu. Benim ağız doluluğumda tamamlayamadığım soruyu anlayamamış olacak ki göz kırptı sorar gibi. Onun da ağzı doluydu çünkü.

Ağzımdakileri saçmadan kıkırdadım halimize. Sanki günlerdir açmışız gibi yiyorduk. Oysa yaptığımız tek şey yemek yemekti aslında. Bütün gün evde durunca yemek yemiyorsak da atıştırıyorduk bir şeyler. Sanırım ikimizin de midesi büyümüştü biraz, ondandı 'bu komik halimiz. Ağzımdaki koca lokmayı iyice çevirip yutmaya çalışarak tekrar "Tuğçe" dedim ama tabi Barış'ın anlamasına yardımcı olan bir yenilik değildi bu. Sonunda tamamen yutup "Tatile gitmiyor muydu Tuğçe?" diye tam sorumu sordum.

Sonunda sorduğumu anlamış olmanın verdiği rahatlıkla gülümsedi. "Gidiyor hala." deyip suyundan içti biraz, "Berk Erenlerde işte.". Anlamamış gibi kıstım gözlerimi, "E ama Erenler Fethiye'ye gidiyor diyorsun.". "Berk'le." deyip bir lokma daha attı ağzına. O kısmı tahmin etmiştim de anlamadığım kısım neden Tuğçe tatile tek başına giderken Selin'in bebekli tatile gidiyor oluşuydu. Hani Berk için de gerçek annesiyle gitmesi daha sağlıklıydı sonuçta.

Sanki aklımı okumuş gibi "Selin kendi teklif etmiş." diyerek yaslandı arkasına, "Tuğçe tek başına bakıyor sonuçta. Erenler yardım etse de tek yani kız. Çok yorulmuş. En azından Eren'in dediği o. Selin de kıyamamış. Hem Berk'le biraz daha bağ kurmak iyi olur falan diyormuş. Muhtemelen Eren bağ kursun diye uğraşıyor da...".

Ah benim tatlı arkadaşım ya... Ne işlerin içine düştü!

Cevap vermek yerine sesli bir nefes verdiğimde gülüp "Nasıl da kız tarafısın bu konuda Elçin." dedi, "Selin seviyor Berk'i. Bir de rahat çocuk sayılır Berk. Huysuzlanırsa Eren devrede hep zaten. İyiler yani. Sen niye dert ettin bu kadar?". Hiçbir fikrim yoktu aslında. Gerçekten herkes halinden memnun gibiydi. Selin'e hala bazı şeylerin çok garip geldiğini biliyordum. Arada görüştüğümüzde Eren'den uzaklaşıp fısır fısır anlatıyordu bana. Ama genel olarak bir şikayeti yoktu. Öğrendiklerindeki korkuların hiçbiri gerçek olmamıştı en azından. Eren hala deli gibi aşıktı Selin'e. Ve gerçekten hiçbir şey giremiyordu Selin'le aralarına. Berk dahil... Sanırım bundan biraz rahatsızdı Selin. Babalığını etkilemek istemiyordu. Muhtemelen bu tatili de Eren'le Berk için istemişti.

"Yoo" diyerek bıraktım ben de çatalımı, "Takmadım da... Ne bileyim ya çocukla tatil falan çok zor göründü gözüme sadece. Selin iyi göze alıyor bazı şeyleri.". Derin bir nefes eşliğinde arkasına yaslanırken gözleri hiç ayrılmadı benden. Bakışları öyle garipti ki bir an nefes alamadığımı hissettim. Barış baktıkça kesildi sanki nefesim. Öylece asılı kaldık sanki zamanda birkaç saniyeliğine. Ya da bana çok uzun geldi anın ateşinden, bilemedim. Ama sonra ellerini dizlerine vurarak yaslanırken aldığı gibi derin bir nefes vererek kalktı ayağa, "Doydun mu bebeğim?".

Ne ya da neler diyecektin de susturdun kendini yine Barış?

Başımı salladım sadece. Nedense o bakışından hiç hoşlanmamıştım çünkü ve üstüme ağırlık gibi çökmüştü o bakış. Yanağıma ıslak bir öpücük kondurup tabağımı önümden alıyordu ki yakaladım bileğinden. "Doydum dedin?" dedi şaşkın şaşkın, "Ondan al-". "Ne diyecektin?". Lafı bölününce biraz daha şaşırarak arkamdan yanıma geçirdi yavaşça bedenini. Bileğini hala sıkı sıkı kavradığımdan çok uzaklaşamadığından gözlerini kısıp "Elçin?" dedi sorar gibi, "Hayırdır bebeğim?".

CapellaWhere stories live. Discover now